Yelkenci: Öğretmen öğrencinin gözyaşını silecek!

İstanbul İl Mili Eğitim Müdürü Yelkenci: "Öğretmen öğrencinin gözünün içine bakacak . Gözyaşını silecek, evde anne babasının kardeşlerinin derdini bilecek. Her zaman onların derdi ile dertlenecek. Bulunduğunuz şehrin coğrafyasını, sosyolojisini, iklimini ve kültürünü bilecek ve dikkate alacaksınız."

Artık İstanbul'un bir 'Otomobil Sokağı' var. Nasıl diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Şöyle, İstanbul'da başlayan Okul-Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli ile Borsa İstanbul Başakşehir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi otomobil sokağında kurulmuş sanayi kuruluşlarının sınıflarında öğrenciler büyük bir heyecanla derslerini uygulamalı alıyor. Sorduğumda lise sonrası hayallerini çoğu hem çalışıp hem de açıktan üniversiteyi bitirmek oldu. Anlaşılan buradan mezun olan lise öğrencileri eğitim gördükleri sanayi kuruluşu tarafından işleri hazır olduğu için hayata daha bir güvenle bakabiliyorlar.

Bu mesleki eğitimden geçen öğrencilerin 'ana eleman' olarak rol üstleneceklerine ve büyük bir eksikliği giderecekleri duygusu ile kendilerine olan güveni görmüş bizde hissetmiş olduk. Umarız bu sistem Türkiye’de daha da yaygınlaşır ve daha çok kişi iş imkanına işverende çok ihtiyaç duyduğu yetişmiş iş gücüne kavuşmuş olur. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci'ye Öğretmen nasıl olmalı sorusunu sordum ve İstanbul İl Milli Eğitimin Türkiye'ye örnek olan projelerini ve İstanbul'da başlayan Okul-Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli’ni konuştuk.

Yelkenci: Öğretmen öğrencinin gözyaşını silecek!

Öğretmeni tanımlarsanız sevinirim... Öğretmen nasıl olmalı?

Öğrencinin gözünün içine bakacaksınız. Gözyaşını sileceksiniz. Evde anne babasının kardeşlerinin derdini bileceksiniz. Onlarla birlikte kirleneceksiniz. Onların üstünü temizleyeceksiniz. Onların derdi ile dertleneceksiniz. Her ne iş yaparsanız yapın, bulunduğunuz şehrin coğrafyasını, sosyolojisini, iklimini ve kültürünü bilecek ve dikkate alacaksınız. Öğretmen bütün bu değerlere sahip olmalı.

'Ailenin Dönüşümü ve Adab-ı muaşeret’ bu projeye neden ihtiyaç duyuldu?

1950’den itibaren büyükşehirlere özellikle İstanbul’a çok büyük göçler başladı. O dönemde ki göçlerin sebepleri ekonomikti. Daha sonra 1980’li yıllarda hem ekonomik hem teröre bağlı göçler büyük kitleler halinde devam etti. İstanbul çok hızlıca büyüdü bu arada sosyal bir kırılma yaşandı toplumun yapısı değişti. Göç eden insanlar köydeki kırsaldaki kültürlerini büyükşehirlere getiremediler. Geldikleri kentlerdeki şehir kültürünü de edinemediler. Dolayısı ile yüz yıllardır devam eden bir kültür, bir eğitim bu şekilde kesintiye uğradı. Bir başka sebep de aile yapısındaki değişim. Daha önce geniş aile yapısında çocuklar her şeyi sosyal öğrenme yolu ile anneannelerinden, babaannelerinden, dedelerinden ve diğer büyüklerinden öğreniyorlardı. Büyüklere saygıyı ifade eden babanın yanında bacak bacak üstüne atılmaz, yüksek sesle konuşulmaz bunları bizlere öğreten dedelerimiz, babaannelerimiz, anneannelerimiz. Aile yapısı değişince, geniş aile çekirdek aileye dönüşünce hem anne ve baba çalıştığı için çocuk bu sosyal öğrenme ortamını da yitirdi. Bu iki sebepten dolayı adabımuaşeret dediğimiz kuralları aktarma ortamı kayboldu.

Özellikle adabı muaşeret alanı dersle verilecek bir eğitim değil. Biz o yüzden bu konuda çok hassasız bu eksikliği tespit ettikten sonra tutup ders yapalım mantığımız asla yok. Bu konuda hassas davranmamızın sebebi bu konunun örtük öğrenme ile sosyal öğrenme yollarıyla yapılması gerektiği. Adab-ı muaşeret eğitiminin nasıl yapılacağı meselesinde ise sosyal öğrenme ortamları oluştururken bahsettiğimiz bir okul iklimidir. Şimdi ailede bunu kaybettik, maalesef televizyon ve internetten farklı şekilde besleniyor çocuklar. Ailede kaybedilen bu ortamı, bu iklimi okulda nasıl oluştururuz derdimiz bu. Anne babalar olarak biz ilk eğitimi vermeliyiz.

Yelkenci: Öğretmen öğrencinin gözyaşını silecek! - Resim : 2

Eğitimde başka hangi projeler hayata geçirildi ya da geçiriliyor?

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü olarak İstanbul Üniversitesi, İstanbul Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü ile yapılan protokoller kapsamında “İstanbul Öğretmen Akademileri” adıyla bir çalışma başlattık. Daha sonra bunu Bakanlığımız, Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü kendi programına da dahil etti.

Bu çalışma kapsamında, öğretmenlerimizin yöntem bakımından zenginleştirilmesi ve eğitim öğretim çalışmalarında ihtiyaç duyacakları noktalarda birikimlerinin güçlendirilmesini hedefledik. Bu sayede öğretmenlerimiz bunu öğrencileriyle paylaşarak okullarına yansıtacak ve çalışma bölgelerinde farkındalık oluşturacaklardı.

Akademi eğitiminin diğer amaçlarından biri, öğretmenin öğrenciye ulaşmasını sağlayıp, onun zihnine ve kalbine dokunmasına yardımcı olmaktır. Akademiler sınırlandırmalardan kaçıp sınırları aşarak yeni bir bakış açısıyla yeni bir dil oluşturmanın mümkün olduğuna dair bir yaklaşım sunuyor.

Öğretmen Akademileri öğretmenlere nasıl katkı sunuyor?

Eğitim fakültelerinde eğitim bilimleri bölümlerinde olduğu gibi mesleki ya da akademik alanda değil, biz öğretmenlerin bakış açılarını geliştirmeyi hedefliyoruz. Öğretmen olabilmek için asıl diğer donanımları da edinmelisiniz ki o zaman öğretmen olabilesiniz. Bir matematik öğretmeni edebiyat bilmeli, müzik bilmeli zaman zaman şiirden yada müzikten istifade ederek yöntem geliştirip dersini anlatabilmeli. Ayrıca sanat bilmeli ve sanatın diğer dalları resim, tiyatro, mimariyi bilebilmeli. Bütün bunlardan istifade edebilmeli. Kısaca öğretmen çelebî olabilmeli.

Bir neslin yetiştirilmesinde önderlik yapan öğretmenlerimiz büyük bir vazife şuuru ile görevlerini yürütmekte, kutlu mesleklerini aslına uygun olarak icra etme çabasını göstermekteler. Geleceğin büyük Türkiye’si, öğretmenlerimizin gayretiyle şekillenmektedir. Geleceğimiz olan gençlerimizin çağı anlama ve anlamlandırma çabası, geçmişi sağlıklı değerlendirme, geleceği doğru anlayabilme ufku, öğretmenlerimiz tarafından verilmektedir

Öğretmenler bu akademilerden mezun olduktan sonra nasıl bir çalışma içine giriyorlar?

Öğretmenler, bu akademiden mezun olduktan sonra diğer arkadaşlarına bu eğitimleri kendi okullarında diğer öğretmenlerle çalışmalar yapıyor.

İstanbul Öğretmen Akademileri bakış açısını değiştiren, yöntem merkezli, gönüllülük esasına dayalı, mekan ve insan üzerinden sivilleşmeyi hedefleyen bir zeminde şekillendirildi. Eğitimleri okullarda veya tek bir mekanda yapmıyoruz. Nerelerde yapıyoruz; Gülhane Parkı’ndaki Alay Köşkü yani Ahmet Hamdi Tanpınar Kütüphanesi, Fuat Sezgin Bilim Müzesi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Osmanlı’nın lisan mektebinde gerçekleştiriyoruz. II. Abdülhamit döneminde lisan eğitimi için açılan şimdi meslek lisesi olan lisan akademisinde yapıyoruz eğitimleri. Mesela oranın tavan süslemelerini İbrahim Çallı yapmış. Öğretmenlerimiz buralara geldiği zaman tüm bu detay bilgileri de öğrenmiş oluyor. Her mekanın insanlara hem duygu hem bilgi hem görgü noktasında katkısı oluyor.

Öğretmen akademilerinin eğitmenlerini nasıl seçiyorsunuz?

Öğretmen Akademilerinin eğitimlerine o alanın içinden yüzyıllardır bir geleneği devir almış ve sürdüren. İskender Pala, Selim İleri, Doğan Hızlan, Ali Ural, Savaş Barkçın, İhsan Fazlıoğlu, Ahmet Özhan, Erol Sayan gibi isimler bizim eğitimcilerimiz. Bu geleneği bizim devir almamız ve sonraki nesillere aktarmamız lazım.

Geçen yıl ilk yılımızdı, denedik ve oldukça verimli bir program oldu. Bu yıl yeni bir modül daha ekledik. Aktörlük yeteneği ile ilgili bir modül. Çünkü öğretmen aynı zamanda bir aktör. Bizim nicelik kaygımız yok. Nitelik çok önemli. Bu yıl 350 öğretmenimiz mezun oldu. Her yıl mezun olanlara farklı alanlar ile yeni eğitimler vereceğiz. Önümüzdeki yıl her dönem için bir program planladık. Yeni modulümüzle birlikte toplam 800 öğretmenimizi akademilere alabileceğiz. Bu yıl katılan arkadaşlarımızı da farklı programlara davet edip onları izlemeye ve ellerinden tutmaya devam edeceğiz.

Okul-Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli nasıl oluştu?

İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğü olarak Meslekî ve Teknik Anadolu Liselerimizin; eğitsel, sosyal ve ekonomik gereksinimlerinin sektör tarafından giderilmesi yolu ile güçlendirilmesi; işletmenin ihtiyaç duyduğu yeterliklere sahip sorumlu, nitelikli işgücünün yeni teknik ve yöntemlere dayalı olarak yetiştirmesine olanak sağlamak amacıyla Okul-Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli projesini hayata geçirdik.

Bu projenin asıl amacı neydi?

Mesleki eğitim kurumları ile sanayi ve sektör birlikleri arasında işbirliğinin sağlanarak arz-talep uyumsuzluğunun giderilmesi, yönetimsel ve operasyonel yeni bir mesleki ve teknik eğitim modeli oluşturulması hedeflendi.

İş dünyası ile nasıl bir işbirliğine gidildi?

Sektörle işbirliği alanları; teknolojik işbirliği, deneyim paylaşımı ve istihdam odaklı işbirliği şeklinde üç başlıkta kurguladık. Teknolojik işbirliği ile sektörün sahip olduğu bilgi ve teknolojiyle okulda kuracağı atölye/laboratuarlarda nitelikli teknik eleman yetiştiren öğretmenleri destekleyen güncel bilgi ve teknolojik eğitim desteği ile sektöre kazandırılması öngörülen öğrencilere sağlanacak güncel olanaklarla daha iyi bir eğitim – öğretim ortamı sağlanmasını hedefledik.

Deneyim paylaşımı ile işletmenin okula giderek ya da iş yerinde öğretmen ve öğrencilere, ilgili meslek alanındaki güncel uygulama ve yeniliklere dair deneyimlerini paylaşmasını, alan tanıtım, konferans, saha inceleme, fuar vb. organizasyonlarda okul ile yapacağı işbirliğini içerir. Böylelikle, güncel uygulamalar ve yenilikler konusunda birinci elden, iş üzerinde bilgi edinilmesini hedefledik.

İstihdam odaklı işbirliği ile öğrencilere, formal eğitimle sağlanan teorik bilgilerin uygulamaya taşınması ve uygulamaların gözlemlenmesi amacıyla paylaşılan işyeri deneyimlerinin işletmelerin istihdam politikalarında etkili olması sağlandı. İşletmenin, staj döneminde, kendi şekillendirdiği öğrenciyi mezuniyetini takiben istihdam etme oranının arttırılması hedeflemekteyiz.

Okul-Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli Projesini kimler destekliyor?

Projemiz İSO, İTO, diğer meslek odaları, STK’lar, özel sektör ve İŞKUR, KOSGEB ortaklığıyla yürütülmektedir. İSO, İTO, diğer meslek odaları ve STK’lar, işbirliği yapılacak alanlarla ilgili işletmeleri tespit ederek, ihtiyaçların belirlenmesinde ve işbirliği sürecinde kolaylaştırıcı, destekleyici ve hızlandırıcı fonksiyon üstlenmektedir. İŞKUR, proje geliştirme sürecinde ortaya çıkan gereksinimler ve mezunların istihdamları konusunda çalışmalar yapmış ve işletmelere destek vererek mezunlarımızın istihdamının artmasına önemli katkılar sağlamıştır. Bu bağlamda, İşbaşı Eğitim Programı süresince katılımcının (mezun öğrencinin) zaruri giderini, Genel Sağlık Sigortasını ve İş Kazası Meslek Hastalığı Sigorta primini bir yıl süreyle ödemeyi taahhüt etmiştir. İşbaşı Eğitim Programının sona ermesinden sonra katılımcının (mezun öğrencinin), işletme kadrosunda işe alınması durumunda ise imalat sektöründe 42 ay, diğer sektörlerde 30 ay süre ile işveren payı sigorta prim desteğini ödeyecektir. İşletmelerde beceri eğitimi alan öğrencilerin staj ücretlerinin 2/3’ünü de ödemeyi üstlenmiştir. Ayrıca KOSGEB, mesleki ve teknik eğitim kurumlarından mezun öğrencilerimize Girişimci Desteği sağlamıştır.

Okul-Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli ne zaman eğitime başladı?

Okul-Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli projemiz Ekim 2015 tarihinde hayata geçti.

İstanbul genelinde bugüne kadar kaç kurumla anlaşma sağlandı?

ilimizde bugüne kadar imzalanan protokol sayısı 283, protokoller kapsamında kurulan atölye/laboratuvar sayısı 122, bu atölye ve laboratuvarların yaklaşık maliyeti ise 85 milyon TL.dır.

Okul-Sanayi İşbirliği İstanbul Modeli ne kadar öğrenciye ulaşıldı?

Bu protokoller kapsamında bugüne kadar sektörün eğitim verdiği eğitici sayısı 5.124, sektörde staj imkanı bulan öğrenci sayısı 12.754, sektör tarafından okulda ya da işyerinde eğitim verilen öğrenci sayısı 15.617 ve mezuniyet sonrası sektör tarafından istihdam edilen öğrenci sayısı ise 5.500’dür.

Yelkenci: Öğretmen öğrencinin gözyaşını silecek! ile ilgili etiketler
GÜNÜN VİDEOSU

326 yolcu taşıyan uçakta korku dolu anlar! Piste sert iniş yaptı... O anlar kamerada

Alman Lufthansa’ya ait Boeing 747 tipi uçak Frankfurt-Los Angeles seferi sonunda piste sert iniş yaptı. 326 yolcu ve 19 mürettebat bulunan uçak iniş sonrası kontrollerin ardından Frankfurt’a geri döndü. Korku dolu anlar kameralara yansıdı.