Su uyusun, düşman uyumasın varsın...

Hüseyin Kaya

Hüseyin Kaya

“Ey düşman! yöntemlerinizle savaşmayacağız sizinle.”

İnsan dışında yaratılmış ne varsa var oluşunun gereğinden başkasını yapmaz.

Bir tek insan varlık nedenine aykırı bir tutum serbestisi imkanına sahiptir.

Bu serbesti nedeniyle olsa gerektir ki; “yeryüzünde fesat çıkaracak biri” olarak bir reddiye ile karşılaşmıştır.

Şimdi bu söylediklerimizi hemen örnekleyelim.

İsrail yine Mescidi haramın kutsiyetini ihlal ediyor ordaki müslümanları öldürüyor, yaralıyor, zulmediyor.

Azgınlaşmış Batı, Müslümanların finans kaynaklarına saldırıyor. Müslümanların yeterli olmayan kıpırdanmalarına bile izin vermek istemiyor. Katar’a dolaylı ve dolaysız müdahale ediyorlar. Üzüntü verici olan Peygamberin memleketinin yöneticileri de bu işe alet oluyorlar. Ve başkaca İslam beldelerinin yöneticileri de bu ihanet içerikli gafletten geri durmuyorlar.

Ülkemizde yaşadığımız 15 Temmuz ihanet süreci de başka bir örnek.

Düşman doğrudan muhataplıkla hareket etmiyor. İçimizden bir taifeyi kullanıyor.

Gerçi bu hep böyle olmadı mı?

Keçecibaşı Fuat Paşa Osmanlı'da Dışişleri Nazırlığı da yapmış şair mütefekkir bir adamdır. 3.Napolyon’un isteklerine karşı Osmanlı’nın güçlü oluşunu ortaya koymak adına şu meşhur sözü söylemiştir.

“Haşmetmeab, siz, bendenize, başka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç yüz senedir, siz (yani dış devletler) dışarıdan, biz (yani hainler) içeriden devamlı tahribine direnebilmiş olsun! Evet, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden, Osmanlı’yı yıkamadık!”

“Su uyur düşman uyumaz.” bu atasözü hakikatin bir tarafına işaret ediyor. Sadece düşmana karşı hazırlıklı olmaya yönelik vazgeçilmez bir nasihat. Diğer taraftan tarihimizdeki zaferlere bir bakın derim.

Hangi zaferimizde düşmandan daha fazlayız. Hangisinde silah ve diğer hazırlıklar açısından daha iyi durumdayız. Neredeyse hiçbirinde.

Dengelerin öngörmediği aklın izahsız kaldığı zaferlerle var olan varlığını sürdüren bir milletiz.

Şimdi de aynı durumdayız. Dolayısıyla aynı zaferlerin gelmesi yakındır.

İşte zaferin “nasılı” en önemli meselemizdir. Bedirden başlayarak kurtuluş mücadelesine kadarki zaferleri bir kez daha okuyun. Kur’andaki kıssaları tefekkür edin. Zaferin kodları nelerdir göreceksiniz.

Küresel imansızlığın savaş hazırlığına bir bakınız. Japonya'da denediler daha önce. İnsanlığın bittiği an. İkinci Dünya Savaşını hatılayın bu vahşiler topyekün nasıl kıydı insanlığa.

Elimizde herkesten daha etkili silahlar olsa ne yapacağız? Yani bir Batı şehrini yok mu edeceğiz.

Elbette biz eşrefi mahlukata hürmet eden bir sırrı sürdürüyoruz. Bizim savaşımız başkadır.

Uykuda olduğumuzdan unuttuğumuz yöntemleri hatırlayacağız. Ruhumuza heyecan aşılayacağız.

Bilinçli bir seçimin heyecanı ile gözden çıkaracağımız evlatlarımız mallarımız neyimiz varsa onlardan vazgececeğiz. Sahip olduğumuz şeylerin bizi korunaklı kılacağına dair kuruntularımız tehlikeli bir avuntudan başka bir şey değildir. Görmezden geldiğimiz her gaflet gözümüzü çıkarabilir.

Teslim olduk demenin yeterli olmadığı bir bilince ulaşmak durumundayız.

Zaferin geleceği günler böyle yakın olur.

Türkiye bütün saldırılara rağmen içeriği eksik bir gür sestir bu bilinç için, dolduracağız.

Bitirmeden İsrail askerlerinin aşağılık tutumlarına karşı şunu söylemek lazım.

Kaybedeceksiniz kaybetmeye mahkum olanlardansınız. Ürettiğiniz silahlar dışında bir şey yoktur sizi de yok edecek.

Diğer Yazıları