Sayın İmamoğlu Pervin Buldan'a sorar mısınız, o kalemi saklıyor mu?

Ülke içi gündem çok hızlı gelişiyor. Gelişen gündemler de öyle az buz önemi olan gündem maddeleri değil. Çok önemli ve geleceğimizi de yakından ilgilendiren gündem maddeleri. Bu nedenle HDP ile ilgili yazımı ve güncel gelişmeleri pek yazamadım.

Bu gelişmelerden ilk akla gelenleri sıralayacak olursak;

- Muharrem İnce ve Ümit Özdağ’ın istifaları, çıkışları ve yeni parti hazırlıklarıyla muhalefetteki partilerde bölünmeler arttı, seçime yönelik hareketlilik hızlandı.

- Yeni bir Anayasa’nın çalışması adım adım geliyor.

- Danıştay, Andımız ile ilgili “yasağın iptal edilmesi” kararını iptal etti. Yani Andımız okunmayacak.

- HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü.

- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP’nin kapatılması için iddianame hazırladı ve Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptı.

Özellikle HDP’ye yönelik kapatma davası gündemin ilk sıralarına yükseldi. Tam da böyle bir dönemde, adı sürekli muhalefet kesiminin 2023 Cumhurbaşkanı adayları arasında gösterilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun HDP ile, özellikle de Pervin Buldan ile iletişimi gündemden düşmüyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nda attığı twit ile başlayan, aynı gün fidan dikme törenine davetle devam eden, son olarak da Nevruz bayramını kutlamayla devam eden bir iletişim. Hoş, Nevruz Bayramı için neden arandı ben de onu çözemedim. Çünkü Nevruz Asya dünyasında Türk, Kürt, Fars bir çok halkın kutladığı bir bayram. Bu nedenle sadece geçmiş Nevruzları hep kana bulayan/bulamaya çalışan PKK terör örgütünün siyasi ayağı olduklarını defaatle kabullenen bir partinin eşbaşkanını aramak, Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinin Belediye Başkanı’na ne kadar yakıştı, bu kararı Atatürkçü, milliyetçi insanlarımız buna karar versin. Benim ta Çözüm Süreci’nden bu yana merak ettiğim bir şey var. Bu merak ettiğim şeyi Sayın İmamoğlu aracılığıyla Pervin Buldan’a sormak istiyorum. Önce aktarayım:

Pervin Buldan: Başkanım, size ait bir şey almak istiyorum?

(Bunun üzerine Başkan elindeki kalemini Pervin’e verdi.)”

Pervin Buldan’ın “Başkanım” dediği kişi teröristbaşı Abdullah Öcalan’dı. Bu talep, Çözüm Süreci’nde Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan’dan oluşan BDP (O dönem BDP vardı) heyetinin İmralı Cezaevi’nde teröristbaşı ile 23 Şubat 2013 tarihinde yaptığı görüşmenin en sonunda gerçekleşti. Olayın örgütün bastığı kitaptaki anlatımı da aynen aktardığım şekilde yazıyor.

Sayın İmamoğlu, işte benim merak ettiğim şu: Hazır Pervin Buldan ile bu kadar sık görüşüyorsunuz. Bir görüşmenizde sorar mısınız, Pervin Buldan binlerce insanımızın katili, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı PKK terör örgütünün elebaşının hediye ettiği kalemi hala saklıyor mu?

***

MESAJI KİMİN OKUYACAĞINA BİLE KARAR VEREMEYEN “SİYASİLER”

Hafızalarımızı sürekli diri tutmakta fayda var.

18 Mart 2013 tarihli İmralı’daki görüşme notundan aktarıyorum:

Abdullah Öcalan: (…) Newroz’da okunmak üzere bildiri hazırlıyorum. (…) Bunu Kürtçeye de çevirirsiniz. İki kişi okur bunu? Kimler olabilir?

Selahattin Demirtaş: Biz acaba bir barış anası okuyabilir mi diye düşündük. Ya da Mazlum Doğan’ın ablası var, o da olabilir.

A.Öcalan: Onlar da olabilir tabii. Ama şöyle yapalım: Türkçe olanını Sayın Sırrı Süreyya okusun, hitabeti iyidir. Tamam mı?

Sırrı Süreyya Önder: Güveninize layık olmaya çalışacağımdan şüpheniz olmasın.

A.Öcalan: Kürtçe olanını kim okuyabilir?

S. Demirtaş: Ahmet beyin Kürtçesi iyidir, okuyabilir.

A.Öcalan: Evet, Kürtçesi iyi olabilir, ama okumak farklı tabii. Pervin hanımın Kürtçesi nasıl, okuyabilir misiniz?

Pervin Buldan: Evet Başkanım, okuyabilirim.

A.Öcalan: Tamam, o halde bunları böyle netleştirdik. Pervin hanımın hitabeti ve ses tonu iyidir.

Sonuç mu? 21 Mart 2013 tarihinde Diyarbakır’daki PKK terör örgütünün gövde gösterisine dönen mitingde (“Nereden biliyorsun” diye sorarsanız biliyorum çünkü o mitingi Diyarbakır’da takip ettim) teröristbaşının mesajını Kürtçe Pervin Buldan, Türkçe ise Sırrı Süreyya Önder okudu.

Daha mesajı kimin okuyacağına bile terör örgütü elebaşıları olmadan karar veremeyenlerden Türkiye’yi kapsayan siyasetçi mi olur?

NOT: Selahattin Demirtaş’ın durumu daha acıklı. İki ayrı öneri yapıyor, teröristbaşı iki öneriyi de takmıyor. Demirtaş ise Öcalan’a itiraz edip “Biz bir siyasi partiyiz. Kendi karar organlarımız var. Kimin okuyacağına biz kendi aramızda karar veririz” diyemiyor. Gülsek mi acısak mı bilemedim.

***

DİYELİM HDP KAPATILDI… YA SONRA?

Aktarmıştık. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP’nin kapatılması için dava açtı. HDP'nin geleceğiyle ilgili kararı Anayasa Mahkemesi verecek. Bu nedenle konuşmak için erken. Ancak, kapatılması durumunda yeniden (her türlü terörle ve bölücülükle bağlantılı) bu tür yapıların boy göstermemesi açısından şu tedbirlerin önemli olduğunu düşünüyorum:

- Bir kez daha herhangi bir terör örgütünün yandaşlarının, siyasi uzantılarının parti kuramaması, seçimlere katılamaması için gerekli anayasal ve yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır.

- Terörün finansmanının önlenmesine yönelik çalışmalar kapsamında bu tür terörle iltisaklı partilerin tek kuruş bile kazanç sağlamasının önüne geçilmelidir.

Ve belki de en önemlisi:

- Bütün etnik zenginliklerimizin çatısı olan Türk millet kimliğiyle oynanmamalı, oynayanlarla ilgili gereken yapılmalıdır. HDP’yi oluşturan iklimin ve bölgemizdeki tüm ülkelere yönelik etnik ve mezhepsel bölücülüğün başlangıcı aynı dönemdir. Irak, Suriye paramparça edildi. Biz ise bu saldırıya direndik. Direnişimizin temelinde ise bütün zenginlikleriyle Türk milleti/ulusu bilincinin oluşmasıdır. Bizi birbirimizden ayıramadılar. Sadece bu direniş surunda gedik açtılar. HEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP ve HDP da bu gedikten faydalanarak zemin buldu. Bir an önce bu gediği onarmalı, öze dönmeli ve yüzde 90’ların üzerinde ortak paydası olan zenginliklerimizi Türk milleti bilinciyle donatmalıyız. Yani bilinçleri de artık berraklaştırmalıyız. Etnik Meclis hayali görenler, Türk milletinin, Türk devletinin düşmanları, bizi Yugoslavyalaştırmak, Iraklaştırmak, Suriyeleştirmek isteyenlerin aparatıdır. Unutulmasın ki, çatı çökerse hepimiz altında kalırız.

Diğer Yazıları