Ramazan yardımlarının vergiden indirimi

Ramazan ayı; müslümanlarca sabır, ibadet, rahmet, mağfiret ve bereket ayı olarak kabul edilmiştir. Kutsiyeti ve fazileti Kur’an ve sünnet ile sabit olan Ramazan ayı, aynı zamanda “on bir ayın sultanı” olarak kabul edilmektedir. 

Bu ayın gelmesi ile birlikte manevi atmosferin en üst düzeye çıktığını hep beraber görmekte ve yaşamaktayız. Bu iklimden ziyadesiyle faydalanabilmek için ülkemizde son yıllarda kişiler, şirketler ve kuruluşlar “Ramazan Paketi ” veya erzakı olarak tabir edilen ve içinde gıda, içecek, giyecek, yakacak ve temizlik malzemesini içeren paketlerini;  ya da hediye çeki/alışveriş kartı kendi çalışanlarına veya ihtiyaç sahiplerine yardım olarak dağıtmaktadır.

Yapılan yardım paketleri, hediye çeki/alışveriş kartı gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri açısından değerlendirildiğinde, vergisel boyutu da ortaya çıkmaktadır. 

Yapılan Yardımın Çeşitleri

Yapılan bağış ve yardımların ilgili kişi ve kurumlara göre iki farklı şekilde yapılmaktadır:

1-Şirketlerin kendi çalışanlarına yapılan yardımlar,

2-İhtiyaç sahiplerine doğrudan veya dolaylı yapılan yardımlar,

1-ŞİRKETLERİN KENDİ ÇALIŞANLARINA YAPILAN YARDIMLAR 

Şirketlerin kendi bünyelerinde çalışanlarına dağıttığı “Ramazan Paketleri” ayni ücret olarak dikkate alınmalıdır. Şirketlerde çalışanların hizmetleri karşılığında ödenen ücret “nakdi ücret” niteliğinde olup, yapılan yardımlar da “ayni ücret” mahiyetindedir. Bu nedenle Ramazan ayında çalışanlara verilen yardım paketlerinin, hediye çeki/alışveriş kartı vergilendirilmesinde; Gelir Vergisi, Katma Değer Vergisi, Damga Vergisi ve Sosyal Güvenlik Kanunu ayrı ayrı dikkate alınması gerekir.

a. 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu

Çalışanlara dağıtılan Ramazan Paketi veya hediye çeki/alışveriş kartı “ayni ücret” mahiyetinde olduğundan Gelir Vergisine tabi olacaktır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 61.maddesine göre “Ücret; işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında “Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.

Yukarıdaki ücretin tanımından da anlaşılacağı üzere para ile (nakit) ödeme dışında “ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler” de ücret olarak kabul edilmektedir.

Ayni ücretin vergilendirilmesinde ise Gelir Vergisi Kanunu’nun 63. maddesindeki tanımlamadan öyle anlaşılıyor ki önce bu ayni ücretin nakde çevrilmesi gereklidir. Çalışanlara verilen ayınlar (ramazan paketi, hediye çeki/alışveriş kartı), Gelir Vergisi Matrahının belirlenmesinde “net” olarak kabul edilerek brüt matrah hesaplanmak kaydı ile ücret olarak vergilendirilecektir. Ayrıca söz konusu bedel ücret bordrosunda gösterilmeli ve toplam gelir vergisi matrahına ilave edilerek, hesaplanan verginin muhtasar beyanname ile beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.

b-3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu

Katma  Değer  Vergisi  Kanunu’nun  verginin  konusu ve verginin konusunu teşkil eden işlemleri belirleyen 1. maddesinin 1 numaralı bendinde “ticari, sınaî,  zirai  faaliyet ve  serbest   meslek   faaliyeti   çerçevesinde  yapılan  teslim  ve  hizmetlerin”  katma değer vergisine tabi olacağı, aynı Kanunun  teslim  sayılan  halleri düzenleyen 3. maddenin a bendinde “vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun vergiye tabi işlemler dışındaki  amaçlarla işletmeden   çekilmesi, vergiye tabi malların işletme personeline ücret, prim, ikramiye, hediye, teberru  gibi namlarla verilmesinin”  teslim sayılacağı belirtilmiştir.

Kanunun 5.  maddesinde ise “vergiye tabi bir hizmetten işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer   şahısların karşılıksız yararlandırılması hizmet sayılır” hükmüne yer verilmiştir.

Yapılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere personele ayın veya hizmet olarak verilen ücretler katma değer vergisinin konusuna girmektedir.

KDV Kanunu’nun 27’inci maddesinde, “Bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olacağı” hüküm altına alınmıştır.

Bu itibarla, ramazan paketlerinin bedelinin tespit edilememesi durumunda, değerlemede emsal bedeli esas alınacaktır. Dolayısıyla çalışanlara verilen ramazan paketlerinin emsal bedelleri tespit edilip, bu bedel üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.

Ayrıca, söz konusu yardımların satın alınması sırasında işletme tarafından yüklenilmiş olan ve indirim konusu yapılan KDV’lerin, yardımın yapıldığı dönemde düzeltilerek ilave edilecek KDV olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Ramazan paketlerinin içinde yiyecek, içecek ve temizlik ürünleri gibi birbirinden bağımsız olarak tüketilebilen ve farklı katma değer vergisi oranlarına tabi ürünlerin paketlenerek, fatura veya benzeri vesikalarda malın cinsinin “Ramazan Paketi” tutarının da tek bir tutar olarak gösterilmesi suretiyle satışa sunulması halinde bu pakete, koli içindeki katma değer vergisi oranı en yüksek olan ürünün tabi olduğu katma değer vergisi oranı uygulanacaktır.

Ancak paket içindeki ürünlerin, fatura veya benzeri vesikalarda ayrı ayrı fiyatlandırılarak, ayrı kalemler halinde gösterilmesi durumunda ise her bir ürüne, ürünün tabi olduğu katma değer vergisi oranının uygulanacağı tabiidir. Hediye çeki/alışveriş kartı ile yapılan işlemlerde uygulama bu yönde olacaktır.

c-488 sayılı Damga Vergisi Kanunu

Şirket çalışanlarına dağıtılan yardım paketleri, hediye çeki/alışveriş kartı ayni ücret olduğundan, 488 sayılı Damga Vergisi Kanun’a göre damga vergisine tabi olacaktır.

d-5510 sayılı SGK Kanunu

5510 sayılı Kanun’un 80. maddesinin a bendinin 2. fıkrası şu şekildedir:

"2) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların,"...

denilmek suretiyle prim ve ikramiye benzeri ödemelerin sigorta primine dahil edileceği hükmedilmiştir. Burada önemli olan ödemenin nakit olup olmadığıdır. Zira prim ve ikramiye nakit olarak ödenen bir unsurdur. İşte bu yüzden sigorta primine dahil edilmesi gerektiği madde hükmünde belirtilmiştir.

5510 sayılı kanunun 80. maddesinin c bendi ise;

“c) (b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz.” şeklindedir.

Yukarıdaki açıklamadan da görüleceği üzere ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemelerin prime esas kazanca dahil edilmesi gerekmektedir. Ramazan paketi, hediye çeki/alışveriş kartı ayni olarak yapıldığı için (yani çalışanlara erzak şeklinde verildiğinden) kanun hükmüne göre sigorta primine esas kazancın tespitinde dikkate alınmayacaktır.

Aynı zaman da işsizlik sigortası da hesaplanmayacaktır.

2-İhtiyaç sahiplerine yapılan yardımlar

a-İhtiyaç sahiplerine doğrudan  yapılan yardımlar

Şirketler kendi çalışanları dışındaki kişilere doğrudan Ramazan yardımı yapması halinde bu yardımlar için ödenen bedeller kanunen kabul edilmeyen gider niteliğindedir.

Yani söz konusu paketler için ödenen bedeller şirket kayıtlarına gider olarak alınıp, yardım yapıldığında ise kanunen kabul edilmeyen gider olarak kayıtlara intikal ettirilip beyan edilmelidir.

Bu tür yardımlarda Ramazan paketlerinin alımında ödenen bedeller gider yazılır ve KDV’si de indirim konusu yapılır. İndirim konusu yapılan KDV’lerin, yardımın yapıldığı dönemde düzeltilerek ilave edilecek KDV olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Yardımların hediye çeki/alışveriş kartı olarak, ihtiyaç sahiplerine dağıtılması durumunda, dağıtıma konu hediye çeklerinin/alışveriş kartlarının KVK’nda belirtilen şartlar sağlanmadığı hallerde KDV dahil tutarın ticari kazancın tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

b-İhtiyaç sahiplerine dolaylı yapılan yardımlar

Şirketlerin dağıtacakları paketleri ihtiyaç sahiplerine doğrudan değil de “Gıda Bankacılığı” faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflar aracı kılınarak yapılması halinde; söz konusu paketlerin maliyet bedeli ile gider kayıt edilerek gelir veya kurumlar vergisi matrahından düşülecektir.

Nitekim, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanuna 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi; fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden indirileceği şeklinde hükmedilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununda gıda bankacılığı faaliyetleri ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamakta ancak 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6. maddesinin 2. bendinde “Safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır” ifadesine yer verildiğinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde yapılan düzenlemelerden kurumlar vergisine tabi firmalar da yararlanabilecektir.

Öte yandan gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yiyecek maddelerin verilmesi KDV’den de istisna edilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Sosyal ve Askeri Amaçlı İstisnalarla Diğer İstisnalar” başlıklı 17/2-b maddesi hükmü; …“Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin teslimi, …” şeklindedir.

Dolayısı ile bu teslimler için Katma Değer Vergisi hesaplanmasına gerek yoktur.

Düzenlenecek faturada, bağışa konu malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılı olacak. Ayrıca faturada “ihtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır.” ibaresinin yer alması da zorunludur.

Katma değer vergisi mükellefleri, bir vergilendirme döneminde yaptıkları bağışların toplam tutarını ilgili dönem beyannamesine dahil etmek suretiyle beyanda bulunacaklardır.

KDV Kanununun 17/2-b bendinde yer alan bağışlara konu olan mal ve hizmetlerin alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisi indirilebilecektir.

Bu nedenle, bağışın yapıldığı dönemde, bağışlanan gıda maddelerinin iktisabı dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi tutarı bağışçının “Gıda Bankacılığı Kapsamında” yaptığı Bağış ve Yardımlar için herhangi bir KDV düzeltme işlemi yapılmayacaktır.

Bu istisna kapsamında yapılan işlemlere ilişkin yüklenilen KDV indirilebilir, ancak indirim yoluyla giderilemeyen KDV iade edilemeyecektir.  

 

HAS SÖZ

"Ancak iki kişiye gıpta edilir. Bunlar, Allah'ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayan kimse ile Allah'ın kendisine verdiği (ilim ve) hikmete göre karar veren ve onu başkasına öğreten kimsedir." 

(Hz. Muhammed S.A.V.)

Diğer Yazıları