Jean-Baptiste Grenouille sefalet, açlık ve pislik içerisinde yüzen 18. yüzyılın Paris'inde bir balık satıcısı kadının oğlu olarak tezgah arkasında çöplerin arasında doğar. Annesi de daha önceki doğumlarında hep bebeklerinin ölü doğduğu için onu da çöplerin arasına atmıştır. Denizden karaya atılan balık gibi anne karnından dünyaya atılmış ve ölüme terk edilmiştir Jean-Baptiste.
O kızın kokusunu bulabilmek için katil oldu!
Çalıştığı yerde karşılaştığı kızın kokusundan etkilenen Jean-Baptiste Grenouill, hayatı boyunca bu kokuyu tekrar bulabilmenin peşine düşer. Kokuyu bulmak için bir sürü kadını öldüren bu katil, kurbanlarına akıl almaz şeyler yapar. İşte Jean-Baptiste Grenouill'in kokulara hükmettiği ilginç öyküsü...
Ama Jean-Baptiste Grenouille yaşar ve yetimhanede büyür. Koku duyusunun ne kadar gelişmiş olduğunu fark eder. İyi ve kötü koku ayrımı yapmayan Jean-Baptiste bulabildiği her şeyin kokusuna vakıf olmaya çalışır. Onun için dünya kokulardan ibarettir.
Gençlik döneminde Jean-Baptiste tabakhanede çalışmaya başlar. Bu sırada meyve satan güzel bir proleter kıza rastlar ve kızın kokusunu içine çeker. Kız Jean-Baptiste'i fark ettiğinde çığlık atmaya çalışır. Ne yapacağını bilemeyen Jean kızın ağzını kapatır ve soluk almasını engeller.
Kızı istemeden de olsa öldürmüştür Jean-Baptiste. Ancak hala rastladığı en güzel kokuyu mümkün olduğunca daha fazla duymak ister. Ölümle yaşamın bir arada olduğu bu keskin kokuyu proleter kızın vücudundan avuçlarıyla toplayarak kaybetmemeye çalışır ama bir süre sonra artık eskisi gibi kokmamaktadır kız. Jean-Baptiste de bundan sonra kokuları saklamanın yolunu aramaya çalışacaktır.