Muhalefet nerede?

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Erken seçim kararı alındı, günler ilerliyor. İktidar bloğu seçim kampanyasını başlattı, tam gaz gidiyor.Muhalefet ise hala çatı aday, sosyal demokrat aday, merkez aday gibi bir türlü netleşmeyen isimlerle enerjisini yitirerek yol almaya çalışıyor…

Abdullah Gül’ün adaylığının (sonrasında aksini söyleseler de) CHP’nin projesi olduğu ortaya çıktı. Akşener’i ikna edemeyince ve gönderdikleri 15 vekil için de nezaketen bir teşekkür ve “ihtiyacımız yoktu”, cevabı alınca CHP iyice şaşkına döndü. CHP içinde zaten aday olmak için birbirini ezen pek çok isim varken, Abdullah Gül’ün adaylığına partinin tabanını da tavanını da ikna etmek mümkün görünmüyordu ama yine de denediler.

Şimdi, açıklayacakları bir aday ile parti sıkıntıya girer mi, hizipler birbirlerini yer mi, kimi gösterseler de bu işi kazasız belasız atlatsalar, onun hesabındalar…

Muhalefeti güçlü olmayan bir ülkenin demokrasisi her zaman yozlaşmaya açıktır.


Muhalefet, iktidarı denetleyen, hizaya sokan, devletin olması gereken çerçevesi içinde tutan en büyük amildir. Ancak, kendini hizaya sokamayan bir muhalefetin böyle bir görevi yapabilmesi de zaten beklenemez.


“Sıfır baraj” diyerek büyük bir blok ile seçime girip parlamento çoğunluğu hedefindeler. Aslında Abdullah Gül üzerinden gerçekleştiremedikleri çatının bir devamı bu. İçlerine HDP’yi de alacaklar (doğal olarak PKK ve YPG’yi de) ve bu blokla hesapça Türkiye’de bir iktidar değişikliği temin edecekler…

Ne yazık ki, gücü kimlere teslim edeceklerini ve kendilerini kimlere mahkum ettiklerinin hiçbir önemi yok bu projeksiyona bakınca…


AK Parti’yi geçmişte HDP ve açılım sürecinde PKK ile flört ile suçlayanlar, şimdi kendileri aynı sarmalın içinde çırpınıyorlar, ama bir türlü söyleyemiyorlar…


AK Parti’yi geçmişte FETÖ ile içiçe olmakla itham edenler şimdi pek çok yerde onlarla birlikteler, ama dile getiremiyorlar…


Abdullah Gül’ün geçmişte Cumhurbaşkanı adaylığını meclis aritmetik oyunları ile engellemeye
çalışanlar, MHP’yi Abdullah Gül’ün yolunu açmakla itham edenler, şimdi doğrudan onu aday
gösterebilmek için ellerinden geleni yaptılar, bir türlü itiraf edemiyorlar…

Evet, MHP şimdi AK Parti ile birlikte seçime girecek. Gerekçesi ve şartları açıktır. PKK ve FETÖ ile kesintisiz mücadele edilmesi. Devletin bu iki beladan arındırılması. Ülkenin sürekli bir tehdit ve tehlike ortamından çıkarılması…


Geçtiğimiz günlerde de yazdım, söyledim, yine tekrar ediyorum. MHP, AK Parti ile birlikte hareket ederken doğrusunu yapmaktadır. Tutarlı bir siyaset izlemektedir. Geçmişte AK Partiyi en fazla tenkit ettiği iki husustan AK Parti kendisini arındırdığı ve bunlara savaş açtığı içindir ki MHP destek vermektedir.


Teröristle müzakere olmaz, mücadele olur diyen MHP’dir. Bu gün mücadele edilmektedir. MHP Müzakereye karşı idi, mücadele edilirken neden destek vermesin?


Okyanus ötesi diyen MHP idi, bunların her melanetin kaynağı olduğuna işaret eden MHP idi, şimdi bunların inlerine girilmesine, yok edilmesine MHP neden karşı çıksın?

Geçmişte PKK ve FETÖ ile işbirliği yapıyor diye AK Parti’yi eleştirenlerin, şimdi kendilerinin benzer bir çıkmaza saplanmaları ne kadar tutarlı bir politika olabilir?


Türkiye’nin iktidardan çok, ciddi ve tutarlı bir muhalefet sorunu olduğu artık çok daha belirgin hale gelmektedir. Dün eleştirdiklerini bu gün aynısıyla yapmak için fırsat kollayanların yaptıklarına bir de “siyaset gereği” veya “reel politik” demeleri yok mu, kesinlikle insanı siyasetten uzaklaştırıyor…

Cumhuriyet’i kuran, bu ülkenin en köklü siyasi kurumunun, Büyük Atatürk’ün aziz hatırasının
böylesine kimliğinden uzaklaşmasının en büyük zararı Türk milletinedir. CHP bir an önce titreyip kendine, özüne dönmelidir…

Diğer Yazıları