Memleketin kayıp yılları

Mete Yarar

Mete Yarar

Hepinizin bildiği üzere 15 Temmuz darbe girişimi ardından sıkı bir çalışmaya girmiş ve dört aylık bir çalışmanın ardından "Darbenin kayıp saatleri" adı altında bir kitap yazmıştık.

Benim ve sizlerin aradığı soruların cevaplarını bulmaya çalışmıştık.

Aradan zaman geçtikçe, aslında vatandaşların kafasında ne kadar çok birikmiş soru var onu daha iyi fark ettim.

Çünkü darbenin kayıp saatlerini de içine alan kayıp yıllar bu ülkenin sorunu. Mesele yalnızca darbenin kayıp saatlerini çözmekle bitmiyor asıl sorun "memleketin kayıp yıllarında"

Konferanslar için her hafta iki veya üç yere gidiyorum. Bu konferansları da elimden geldiğince karşılıklı bir sohbet şeklinde yapmaya çalışıyorum. Bu sohbetler sırasında memleketin kayıp yıllarına şahit oluyorum.

Darbeye gelinceye kadar geçen süreç aslında bu kayıp yılların içindeki şifrelerde gizli.

15 temmuz darbe girişimi ardında ABD var mı yok mu tartışıyoruz. Peki asıl bu 60 yıllık ittifakı sorgularsak neler ile karşılaşırız.

Dedim ya biz olay yerini incelemeyle uğraşmaktan katilin profilini çıkarmayı unutuyoruz. Katilin ilk cinayeti değil ki bu.
Seri bir katil ile karşı karşıyayız. Olay yerini inceleyerek suç delilini aramak yerine geçmişe dönüp diğer işlediği cinayetleri de bulmaya çalışsak daha başarılı olacağız.

Uğur Mumcu'nun katilini bulmadan,

ASELSAN cinayetlerinin perde arkasını aralamadan,

PKK'yı kim yarattı ve kim besliyor sorusunun cevabını bulmadan,

Bankaların kimler tarafından batırıldığını araştırmadan,

Yıllardır Türkiye'ye gizli silah ambargosu uygulayan ülkeleri açıklamadan,

Yalan üreten merkezlerin finansörlerini deşifre etmeden,

28 Şubat'a nasıl gidildiğine bakmadan,

Ordu içinde yer alan gizli yapılanmalarının tarihini sorgulamadan,

Milli ve yerli insanların idam sehpasına nasıl götürüldüğüne bakmadan,

Muhsin Yazıcıoğlu ve Gaffar Okan suikastlerinin neden ve niçinlerini sorgulamadan,

Neden 60 yıldır bizi bir kaostan diğerine savurduklarını sorgulamadan,

Darbenin kayıp saatlerini bulamayız.

Memleketin kayıp yıllarının karanlığı üstümüze çökmüşken içimizdeki hainleri tanıyamayız.

Biz yine vize sorununu tartışalım veya tablet yasağını ama asla ihanetleri konuşmayalım.

Bu karanlık yılların üzerindeki gizemi yırtmadan önümüze ışık vurduramayız. Bu ışıksız ortamda da hainleri bulamayız.

Ben artık hayallerimizin, paramızın,

Canlarımızın çalınmasından bıktım.

Bizler artık kayıp yılların yükünü omuzlarımızda taşımaktan yorulduk.

Artık zaman gerçeği yalnızca gerçeği konuşma zamanı, ister nikah ister ittifak isterse müttefiklik çöksün ama bu yoldan geri dönmeyelim.

Ben fert olarak buna hazırım.

Her türlü bedeli bir kerede ödemeye de.

Ya sizler...

Diğer Yazıları