KHK meselesinin perde arkası

Birilerinin yeniden biti kanlanmış gibi duruyor. İnsanlık büyük bir musibetle uğraşırken, insanlık tarihinin en aşağılık örgütlenmelerinden olan FETÖ militanları ve onların tasmasını tutan emperyalistler yine bir plan içinde görünüyor.

Hastanelerde doktorundan hemşiresine, temizlik görevlisinden güvenlikçisine, hizmetçisine büyük bir mücadele yürüten kahramanlar var. Onlar gecesini gündüzüne katarak çalışıyor. Ancak birileri çıkıp “KHK’lılar yeniden kamuya alınsın” diye bir  fırsatçılığa girişti. Kimden bahsettiklerini çok iyi biliyoruz. O çok azınlıkta kalan ve yargıda aklananlardan söz etmiyorlar. Bunu nereden mi anlıyoruz? Sosyal medyada bulunan tüm FETÖ militan hesaplarından organize bir şekilde başlatılan kampanyaya bakıp söylüyoruz.

Yine aylar öncesinde “Küresel Medya Tröstleri Neden Türkiye’ye Geliyor” başlığıyla yazdığım iki yazıda (Bkz. ) belirttiğim  yayın organları da bu organizasyonun yayın ayağını oluşturdular. Örneğin Tıp Doktoru bile olmadığı ortaya çıkan ve FETÖ ile iltisaklı olduğuna yönelik çok ciddi iddialar bulunan bir KHK’lıyı parlatmada bu tröstlerden bazılarının Türkçe sayfaları çok ciddi işlev gördü (EuroNews - Independent Türkçe). Bir başkası ise (Deutsche Welle Türkçe) öyle bir haber yaptı ki, haber demeye bin şahit gerekiyor. Buna göre, Türkiye’den en az 32 milyon kişi enfekte olacakmış, bu da 150 ila 600 bir arası ölüm anlamına geliyormuş.

Elbette risk çok büyük. O yüzden günler öncesinden hep beraber “Evde kalın” çağrıları yapıyoruz ve devletin de bu çerçevede önlemler alması gerektiğinin altını çiziyoruz. Tahribat gücü çok büyük bir virüsle uğraşıyoruz. Eyvallah… Ancak bu rakamların temeli nedir? Hangi bilimsel veriye dayanılarak bu kanıya varılıyor? “Haber”de bunu görmek istiyoruz ama o da yok.

Özetle, Türkiye sadece virüsle değil, “fırsat bu fırsat” diyerek psikolojik taarruz yürütenlerle de uğraşıyor.

FETÖ’cülerin amacı belli:

- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne geri adım attırmak, kahraman görevlilerimizin mücadele azmini kırmak,

- Militanlarına umut aşılamak, örgütün dağılmasının önüne geçmek,

- Örgüt ile ilgili kritik bilgi aktaran/aktaracak üyelere “Konuşmayın, biz yeniden geliyoruz, gelirsek sizi de mahvederiz” mesajı vermiş olmak,

- 15 Temmuz sonrası yaşadıkları yenilgide son dönemlerde yükselttikleri sesleriyle kendilerine psikolojik eşik olarak belirledikleri eşiği atlamak.

Haa, şu notu düşeyim: Bu ülkenin kahraman hakimleri, savcıları, polisleri, askerleri, gazetecileri, siyasetçileri vs. bu alçak örgütün militanları ile mücadeleden vazgeçmez, vazgeçmeyecek. Ancak böyle bir hata yapılırsa, FETÖ ve diğer terör örgütleriyle mücadelede büyük gedik açılacağı ortada. Çünkü PKK’lılardan da aynı anda ve organize bir şekilde benzer talepler geliyor. Bu nedenle tahribat oluşmadan, bu propagandanın önü kesilmeli, terör örgütlerinin umutları yok edilmelidir.

Bu ülkenin kahraman bilim insanlarının ve sağlıkçılarının bu mücadeleyi yürütmeye gücü yeter. Öyle çakma uzmanlara ihtiyaç yok. Bu milletin Prof. Dr. Aziz Sancarları, Prof. Dr. Ercüment Ovalıları, daha nice kahraman bilim insanları, sağlıkçıları var. Yetmedi mi? İnsan gücüne ihtiyaç mı var? O zaman da bilim insanlarımız, sağlıkçılarımız bizlere görev verir, hepimiz bir hastaneye koşar, onların tedavi süreçleri dışındaki zaman kayıplarını engelleyecek işlerini seve seve yapar, her türlü taleplerini emir telakki eder, bu milletin ayakta kalması için canımızı seve seve ortaya koyarız.

Bu vesiyle de buradan açıkça çağrı yapıyorum:

Ceyhun Bozkurt olarak varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Diğer Yazıları