Kadın erkeği tahrik etmişse ölümü hak etmiştir!

Demet Cengiz

Demet Cengiz

Hukuku sevmem. Çünkü antika kelimelerle konuşur. Anlatımı fazla dolaylıdır. Dinleyeni aptallaştırır.

Dünyayı bilmiyorum ancak ülkemizde hukuk, çoğunlukla adalet sağlamıyor.

Masumiyet karinesi, evet, vardır ve olmalıdır.

Suçlunun savunulması, evet, vardır ve olmalıdır.

Ancak hukuk arkadan dolanmaya, boşluk bulmaya, cezadan yırtmaya müsaade etmemelidir.

En son Ahmet Kural ve Sıla arasında vuku bulan korkunç olayda da gördüğümüz gibi, erkek en etkili silahını çekmeye hazırlanıyor.

İlk korkunç açıklamasının ardından, kriz yönetimini beceremediğini düşünmüş (veya kendisine söylenmiş) olmalı ki Ahmet Kural bir yenisi yaptı. Özür dilermiş gibi yapıp, çekilecek silahın ipuçlarını veriyor: Tahrik!

Yani o gece Sıla, Ahmet Kural’a öyle korkunç şeyler, öyle yenilip yutulmayan şeyler söylemiş ki adamcağız tahrik olmuş.

Kadının etrafında yaratılan bu sis perdesiyle ya iffetsiz olduğu söylenecektir ya da erkekliğine laf ettiği falan filan…

Çünkü bu ‘ağır tahrik’ bizim hukuk sistemimiz içinde hafifletici neden sayılıyor.

Bir kadın, bir erkeği aldatarak, erkekliğini aşağılayarak veya hakaret ederek tahrik ederse dayak ne ki, ona şükretmeli; ölümü bile hak etmiştir.

Ahmet Kural’ın çekeceği silah belli oldu. Ancak öyle bir toplumsal duyarlılık oluştu ki o erkek hakimler, o erkek savcılar, o erkek avukatlar bu kez o antika hukuk diliyle aramıza mesafe koyup bizi sıtmaya razı edemeyecekler. Ne ölüme razıyız ne de sıtmaya!

Tahrik etmişse de etmiştir. Tahrik olmayacaksın kardeşim! Bu asla –ASLA- şiddeti haklı çıkarmaz.

‘KADINA ŞİDDETE HAYIR’ DEĞİL

Kadına şiddete hayır etiketiyle yapılan paylaşımlar iyi güzel ancak şiddet sadece kadına yönelmiyor ki. Şiddete hayır demeliyiz. Çünkü şiddet en çok zayıfa yönelir. Kadına, çocuğa, hayvana, güçsüze…

Ve bir toplumda şiddet eğilimi varsa onu bunu seçmez, topyekûn tüm güçsüzlere eziyet eder.

RAPOR TÜRKÇE KONUŞ

Tıp da sevmem. Tıp, Latince kelimelerle mesafe koyarak konuşur. Sıla’nın raporunu okuyoruz, bilmediğimiz bir dilde organ ve beden bölümlerinin isimleri ve ortaya çıkan sonuçlar var. Hukuk ‘dayak’ veya ‘dövme’ kelimelerini kullanmadığı gibi, tıp da ezilmiş, çürümüş, yaralanmış demiyor.

Tıbbın ve hukukun bizden uzaklaştırdığı konu kısaca: Bir adam bir kadını fena halde dövdü. Ve o kadının kolları, yüzü, bacakları ezildi, yaralandı, morardı.

ŞEBEKE SUYUNA SAKİNLEŞİTİCİ

Birkaç gün önce Levent’ten taksiye binecektim. Saat 19:30 civarıydı. Durdurduğum bir taksinin şoförü gideceğim yönü öğrenince sinirle bağırdı:

“Nasıl gideyim oraya? Her yer tıkalı!”

Adama bakıp, “Bunu bağırmadan, sakince söyleseniz keşke” dedim.

Neden bu kadar gergin herkes?

Futbolcu Arda şarkıcı yumruklar, silahla hastane basar.

Galatasaray-Fenerbahçe maçında futbolcular, teknik adamlar yumruklaşır.

Bakırköy’de sarıklı adamlar araçlarına sürten minibüsün şoförünü öldüresiye döver.

Çorum’da tartıştığı kız arkadaşını genç adam sırtından bıçaklar.

Aydın’da sokakta bulduğu bebek cesedini bir köpek kafenin önüne bırakır.

Hayvanlardan vicdan ve şefkat dersi mi alsak?

Ya da şehir şebeke sularına sakinleştirici mi katsak?

Diğer Yazıları