İtalya’da cahiller mi kazandı?

Reşat Çalışlar yazdı

İtalya’da cahiller mi kazandı?

İtalya, 1 hafta önce, genel seçime gitti ve İtalyan siyasi tarihinin en tuhaf tablolarından biri gerçekleşti. Seçimi değerlendiren bir İtalyan, tıpkı bizdeki gibi, “göbeğini kaşıyan adam” yorumları yapıyor ve şunları söylüyordu: “Salvini’yi seçtiyseniz, cehalet, duyarsızlık ve kabalığı seçtiniz. Luigi di Maio’yu seçtiyseniz, yeteneklerin reddini seçtiniz”

4 Mart İtalyan genel seçimlerinden, “Sağ Blok” (Destra) %37.00 ile birinci, “5 Yıldız Hareketi” %32.66 ile 2.,Merkez Sol(Centro-Sinistra) %22.85 ile 3. olarak çıkmış oldu. Ancak sağ blok 4 farklı partiden oluştuğu için, tek tek partiler bazında bakıldığında, 5 Yıldız Hareketi 1. konumda. Şu anki iktidar partisi olan(ve merkez solun büyük kısmını oluşturan) PD, seçimden “küçük grup” olarak çıkmış oldu. İlk algı şu şekilde: Eğitimsiz, faşizan, popülist ve ırkçı liderler, sönük ve yetersiz kişiler, seçimden zaferle çıktı. Nihilizm ve hiççilik kazandı. Peki gerçekten böyle mi?

Yavaş yavaş tabloyu hep birlikte anlamaya çalışalım…

“Önce İtalyanlar”

Sağ bloğun en büyük partisinin lideri Salvini’nin partisi “Lega”nın sloganı, “primi gli Italiani”, yani “Önce İtalyanlar”… Merkez sol parti PD ise, İtalyanlık’tan çok AB’ye vurgu yapıyor ve bu nedenle Salvini tarafından sert şekilde eleştiriliyor.

Renzi ve Berlusconi

Ülkemizde, Renzi ve Berlusconi dışında, çok fazla İtalyan siyasetçi ismi bilinmez. Bazı analizlere göre, İtalyan medyası, Renzi’nin genel sekreterliğini sürdürdüğü merkez-sol PD(Demokrat Parti) ile Berlusconi’nin partisi Forza Italia(Bastır İtalya) arasında bir koalisyon hazırlamaya çalıştı önce…

Salvini(Lega’nın lideri) ve Maio(5 Yıldız Hareketi’nin lideri) gibi “yerleşik merkez”in dışından gelen 2 adam, paldır küldür sahneye girdi. İtalya’da sadece “merkez siyaset” değil, “siyasetin merkeziliği”nin de çöktüğü, “siyasi akılcılığın eridiği” değerlendirilmeleri yapılıyor. PD(Demokrat Parti) başkanı ve halen başbakan olan Gentiloni’nin adının neredeyse hiç geçmiyor oluşu da, tablonun başka bir ironik tarafı.

Beppe Grillo ve Beş Yıldız Hareketi

4 Mart’ta en yüksek oyu alan 5 Yıldız Hareketi, 2009’da, işadamı Casaleggio ve komedyen Beppe Grillo tarafından kuruldu. Bizdeki Yeni Demokrasi Hareketi ve Genç Siviller gibi akımlardan farklı olarak, hızla kitlesellik kazandı. 1980’ler İtalyası’nda, “30 yıl sonra, genel seçimlerde en yüksek oyu 5 Yıldız Hareketi alacak” gibi bir cümle kursaydınız, yüksek ihtimalle, deli olduğunuz düşünülürdü…

İronik Dalga

5 Yıldız; yenilikçi ve dönüşümcü potansiyel taşıyan bir hareket mi, yoksa nihilizmin, edilgenliğin, tembelliğin, eğitimsizliğin, başarısızlığın, bitmişliğin yükselen değere dönüştürüldüğü bir “(olumsuz anlamda)ironik dalga” mı? Bunu zaman gösterecek. Beppe Grillo’nun küfürbaz espri anlayışının İtalya’da bazı kalıpları yıktığı ise kesin. Ancak,daha yeni kuşak espritüel İtalyan internet gençliği, başka bir damardan ilerliyor ve Beş Yıldız Hareketi’ni de yetersiz ve sığ bulabiliyor.

Sosyetik Maganda Salvini

45 yaşındaki Salvini, bir çelişkiler adamı. Bir dergiye yarı çıplak kapak olabiliyor, evli değil, sevgilisiyle yaşıyor; ama yerine göre de saldırgan bir “muhafazakar” üslubu var. Sosyetiklikle magandalığın karışımı olarak görülebilecek bir stilin sahibi. Doğal olarak, mizahçılar için hazine. “Faşist” olarak tanımlanan partisi, bu seçimde, İtalyan senatosuna tek siyah senatörü sokmuş parti. Salvini’nin siyasetle ilk ilgilendiği dönemde, komünist olduğunu da belirtelim. Kendisinin “kurulu düzen karşıtı”(olarak reklamı yapılan) söylemlerinin, solcu geçmişinden mi, yoksa Trump paralelliğinden mi kaynaklandığı ise, tartışılabilir. Salvini, AB’nin ve dünya genelinin finansal oligarşisine, örneğin Soros’u hedef alan söylemleriyle, karşı çıkma iddiasında. Ancak, İslam karşıtı, yabancı karşıtı, eşcinsel karşıtı açıklamalarına oranla, bu yöndeki söylemleri(şimdilik) az ilgi görüyor.

İtalya’da da genç lider

5 Yıldız’ın lideri Luigi di Maio, daha sürprizli bir karakter: Üniversiteyi yarım bırakmış, 1986 doğumlu(Avusturya başbakanı Kurz ile yaşıt), hayatında çok kısa süre öncesine kadar hiçbir başarı olmayan, hatta birkaç sene önceye kadar patlamış mısır ve kızarmış patates servisi yaparak geçimini sağladığı anlatılan biri… Bu sonuncu büyük olasılıkla şehir efsanesi olsa da, Maio’nun yakın geçmişte stadyum görevlisi olarak çalıştığı biliniyor.

Peri Masalı

5 Yıldız Hareketi; Maio’nun dedesi yaşındaki efsanevi milyarder Berlusconi’nin partisi Forza Italia’nın 2 katından fazla oy aldı 4 Mart’ta. Maio, ilk bakışta, sokaktaki sıradan ve eğitimsiz insanın, kendini aniden ülkenin en büyük partisinin lideri olarak bulduğu bir peri masalının kahramanı gibi görünüyor.

Fransa’daki Macron, Almanya’daki Lindner, İspanya’daki Iglesias ve Rivera, Avusturya’daki Kurz gibi genç kuşak politikacılara oranla; Maio’nun daha renksiz/düz bir imajının olduğu söylenebilir. Beyaz tenli, şık giyimli, İtalya’nın elit/Avrupalı yüzünü simgeleyen Renzi’den, görece daha esmer/sert görünümlü olmakla birlikte gene kendine özgü bir “hava”sı olan Salvini’den farklı olarak; esmer ve çelimsiz Maio; Güney İtalya’yı, Güney İtalya’nın sade/sıradan insanını temsil ediyor. Ve sosyal medyada en iğneleyici yorumların hedefi oluyor.

Kuzey-Güney Çelişmesi

Türkiye ile paralellik kurarak devam edersek, Salvini’nin Ankara’lıya, Maio’nun Çukurova insanına benzediğini düşünebiliriz. Salvini, Milano’nun eski belediye başkanı. Ülkenin ağırlıklı olarak kuzeyinden oy alan merkez sağ bloğun içindeki en büyük parti olan Lega’nın lideri. Luigi di Maio ise, Napoli yakınında bir kentte doğmuş; ülkenin güneyinden en yüksek oyu alan 5 Yıldız Hareketi’nin lideri. Luigi di Maio’yu “Güney İtalya’nın özeti” olarak düşünebiliriz. Salvini ise(bazı seçkinci Kuzey İtalyanlar tarafından fazla kaba-saba görülmekle birlikte) az çok “Kuzey İtalya’nın siyasetteki karşılığı” olarak tanımlanabilir.

Gündem Yaratma Gücü

Salvini gibi kişilerin, bizde, siyasetten ziyade, magazin ve futbol dünyasında bulunabilen kişiler olduklarını söylemek mümkün. Bizde siyaset dünyasında bu kadar gündem yaratma gücü olan çok insan yok son dönemde. Bizde gündem yaratma işlevini genelde siyasetçiler yerine diğer alanlardaki ünlüler üstleniyor gibime geliyor.

Maio’yu, çok zorlarsak, Tuna Bekleviç ve Furkan Gök’le; Salvini’yi de, (yarı çıplak pozlarına ve sivri sözlerine bakarak) bizdeki bazı “her konu uzmanı” popüler ekran trolleriyle karşılaştırmayı deneyebiliriz.

Alessandra Mussolini

Şu anki önemli İtalyan partilerinin hepsinin 30 yıldan kısa tarihi var; bu, özellikle Avrupa ölçütlerinde, sıradışı. 90’ların başında, İtalya’da, siyaset adeta sıfırdan başladı. Magazinel bir bilgi olarak, Mussolini’nin torunu ve Sophia Loren’in yeğeni, Avrupa parlamentosu milletvekili ve oyuncu Alessandra Mussolini’nin, “Sağ Blok” ile “5 Yıldız Hareketi”nin koalisyonundan yana olduğunu belirtelim.

İtalyan Sağı

Salvini, İtalyan sağının(kimilerine göre faşizminin) var olan en popüler lideri olmanın ötesinde, “Avrupa’da 1945’ten bu yana ortaya çıkmış tek aşırı sağcı lider” olarak tanımlanıyor. (Ek bir bilgi:İtalya, faşizm kavramının da doğduğu ülke.) Şu anki İtalyan parlamentosundaki tüm partiler gibi sağ partiler de çok yeni. Ama İtalyan devletinin 19.yüzyıldaki kuruluş/şekillenme sürecinde; Minghetti, d'Azeglio, Cavour gibi merkez sağcı/liberal siyaset adamları belirleyici olmuş. Böyle bakarsak, Salvini, marjinal/şımarık (gibi) görüntüsüne rağmen, aslında çok ciddi bir birikimin en genç mirasçısı. Bu arada, 5 Yıldız Hareketi lideri Maio da, başka bir geleneğin(ideolojisizlik ve “farketmezcilik”) mirasçısı.

Parlamenter Sistem

İtalyan seçim sistemi, fazla karmaşık/dolambaçlı bulunuyor. Sosyal medyada bazı İtalyanlar seçim sistemiyle ilgili küfürlü yorumlar bile yapıyor. Parlamentonun(ve senatonun) belirleyici olduğu bir sistem var, gücün dağınık olduğunu da belirtmek gerek. İspanya’dakinden farklı olarak,parlamentoyu dengeleyici bir kraliyet ailesi yok. Cumhurbaşkanı “devletin başı” olarak tanımlansa da, konumunun çoğu zaman sembolik kaldığını söylemek mümkün. Ancak, son günlerde, koalisyon hesapları karmaşıklaşırken, cumhurbaşkanı Matarella’nın ağırlık kazandığı açık. “Sağ blok”, 4 partinin bileşimi görünümünde ve yeni oluşan parlamentoda en büyük gruba sahip. Bu 4 partinin tek tek oyları 5 Yıldız Hareketi’nin oyunun aşağısında olmakla birlikte, hepsinin toplamı 5 Yıldız Hareketi’ni geçiyor.

İtalya Üstünden Türkiye’yi Okumak

Futbolun seksle özdeşleştirilmesi, küfür mantığının benzerliği, magazine ve tarihe yoğun ilgi, çok reklamı yapılmakla birlikte içi boşalmış olan “geleneksel aile yapısı” da dahil olmak üzere; İtalya ile Türkiye arasında henüz çok deşilmemiş sayısız paralellik var… İtalya’daki kuzey-güney çelişmesi, bizdeki batı-doğu çelişmesine fazlasıyla benziyor ve İtalyan siyasetine bizim siyasette olduğundan bile daha doğrudan şekilde yansımaya başladı.

Hülya Avşar

Kadına yönelik şiddet konusundaki tepki çeken açıklamalar da bizdekileri andırıyor: İtalyan kadın yazar ve Forza İtalia üyesi Maria Francavilla’nın, Şubat ayındaki yani seçimlerden hemen önceki “Kadınlar bazen erkekteki şiddet güdüsünü kışkırtıyor” açıklaması, İtalyan feministlerinde, bir Hülya Avşar etkisi yarattı.

İtalya’nın Hayal Kırıklığı

Gençlerin büyük kısmının kendi ülkesine dair hayal kırıklığı yaşadığı açık. Bu, sadece siyasi olmadığı gibi, yeni de değil. İtalyan film sektörü de son yıllarda insanlara bir hayal kırıklığı yaşatıyor. Sosyal medyada bu hayal kırıklığını tüm boyutlarıyla görmek mümkün.

İtalya’da, ideoloji karşıtı (ve dolayısıyla popülist) ekolün, 1944 yılına dayanan kökleri var. Bu ekole “qualunquismo” (bu kavramı “farketmezcilik” olarak çevirmeyi tercih ettim) adı veriliyor. 5 Yıldız Hareketi, “1944’te başlayan bu geleneğin 21.yüzyılda yeniden canlanması” olarak tanımlanıyor. Salvini’nin Lega’sı ise, popülist olarak tanımlansa da, daha çok sağ gelenek çerçevesinde ele alınıyor. Salvini, 5 Yıldızcılar’dan farklı olarak, “farketmez”ci biri değil, kendine göre “katı değer yargıları” üstüne kurulu söylemleri var… 5 Yıldız, (Avrupa’daki birçok yükselen hareket gibi) şu sorularla beraber düşünülebilir: Sistemkarşıtlığı nerede biter, popülizm nerede başlar, “establishment” kavramından neyin anlaşılması gerekir, ideoloji/ideolojisizlik nedir, 2018’de liberalizmden neyi anlamalıyız?

Hep Erkek

“Fark etmez”cilik de dahil olmak üzere, birçok siyasi ekolün doğum yeri olan İtalya’nın “farketmez”ci olmadığı bir nokta: Erkek başbakan… Şimdiye kadar kadın başbakanları olmamış. 41 yaşındaki sağcı lider Giorgia Meloni’nin ve 40 yaşındaki Roma belediye başkanı Virginia Raggi’nin haricinde, yeni dönem İtalyan siyasetinde kadının adının çok öne çıkmadığı söylenebilir.

Pizza ve Popülizm

“Pizzadan çok popülizmin ülkesi” olarak da adlandırılan İtalya’nın, kendi kültüründen, kendi dindarlığından, kendi ahlakından şikayet edişinde, bizim kendimizden şikayet edişimizden bir şeyler bulmak her zaman mümkün. Mesela, son günlerde, solun tarafını tutan, Lega’yı dışlayan kiliselerden bahsediliyor. “İtalya’nın Nurettin Yıldız’ı kimdir?” sorusunun cevabını verebilecek kadar derin bilgim ise yok. Ancak, İtalyan dindarlığının, gizemci, ezoterik ve katolik-fantastik-popülist boyutunu asla hafife almamak gerekiyor.

Yön Arayışı

Geleneksel Avrupa partileri/geleneksel Avrupa demokrasisi sınıra dayanırken, yeni akımlar/yeni ittifaklar/yeni belirsizlik alanları oluşuyor. Tüm kıta, siyasi anlamda, soru işaretini andırmaya başlıyor. Kurulamayan koalisyonlar, azınlık hükümetleri, solun her yerde yenilişi…

İyimser taraftan bakarsak, deneysel ve genç yaklaşımların yerleşik siyasete meydan okuduğunu; kötümser taraftan bakarsak, radikal sağın, hiççiliğin, ciddiyetten kaçışın,yabancı düşmanlığının ve AB karşıtlığının yükselişte olduğunu; ortadan bakarsak, bazı iniş çıkışlarla, değişen değer ölçütlerine, maddi-manevi değer erimelerine rağmen, Avrupa’nın (demokrasi) yolculuğunun devam edeceğini söyleyebiliriz.

Sınıra dayanan siyaset

Şu açık: Avrupa’daki “sınıra dayanma durumu”nun en sivrildiği büyük ülkelerden biri İtalya. Kıtanın sosyal, ekonomik, demografik sorun ve çelişkilerinin belki en yoğun şekilde görüldüğü(ama kendi halkı tarafından sosyal medyada biraz da mazoşistçe abartıldığı) Avrupa ülkesi İtalya…

Yaşlı nüfus

Genç ve şık görünümlü, ama son derece yaşlı nüfuslu, dışındakilerin iştahını kabartan ama içindekilerin büyük bir kısmının kaçıp kurtulmak istediğini söylediği, işsizlik ve memnuniyetsizliğe rağmen çok ciddi bir orta sınıfı ve orta üst sınıfı olan(ama bizdeki “apaçi”lerle kıyaslanabilecek çok değişik gençleri de olan), kentliliğin de köylülüğün de en yoğun biçimlerini bulabildiğiniz İtalya… Hem Vatikan’ın ve Avrupa dindarlığının/muhafazakarlığının kalesi, hem erotik film/tv endüstrisinin, hem yüksek sanat ve kültürün hem de kültürsüzlük, kargaşa ve yoksul arka sokakların ülkesi… Dünyanın en köklü eğitim kurumlarının birçoğuna sahip olmakla birlikte; son dönemde, üniversitelerin çok az mezun verdiği; eğitim, kültür ve deneyimin “kendini beğenmişlik” olarak algılanmaya başladığı söylenen ülke… “Avrupa’nın ilk üniversitesinin kurulduğu ülke olan İtalya’da bile artık eğitime saygı duyulmuyorsa, biz ne yapalım?” diye sorabilirsiniz elbette.

Şimdi Ne Olabilir?

Koalisyon hesapları, sürekli öne çıkan farklı isimler, “ülkenin gittiği yön”den bahsederek yaşayacak başka ülke aradığını belirten İtalyan gençler, sosyal medyada memnuniyetsizlik...

Hem Salvini hem Maio, Avrupa ve Euro konusunda yeniden düşünme gerekliliğine dikkat çeken liderler. Ama anlatılan oranda “AB karşıtı” olduklarını şahsen düşünmüyorum. Şimdi birkaç senaryo mümkün: Beş Yıldız-PD koalisyonu(PD içinde Beş Yıldız’la koalisyon konusunda farklı görüşler var), Beş Yıldız-Merkez Sağ ittifakı, yeni bir genel seçim... Beş Yıldız’la koalisyona sıcak bakmayan Renzi, seçimden hemen sonra, İtalyan dergileri tarafından, kayak sırasında görüntülenmeye başladı. Renzi’nin tartışmalardan kaçmak istediği çok belli.

İtalyan halkı, “fark etmez”ciliğe, “boşver gitsin”ciliğe eğilim gösterebilse ve birçok İtalyan ülkesinden umudu kesip kendine yaşayacak başka ülke aradığını söyleyebilse de; biz İtalya’ya en büyük yararı dokunacak seçeneklerin gerçekleşmesini dileyelim, onları boşvermeyelim.

İtalya’da cahiller mi kazandı? ile ilgili etiketler İtalya
GÜNÜN VİDEOSU

326 yolcu taşıyan uçakta korku dolu anlar! Piste sert iniş yaptı... O anlar kamerada

Alman Lufthansa’ya ait Boeing 747 tipi uçak Frankfurt-Los Angeles seferi sonunda piste sert iniş yaptı. 326 yolcu ve 19 mürettebat bulunan uçak iniş sonrası kontrollerin ardından Frankfurt’a geri döndü. Korku dolu anlar kameralara yansıdı.