İstanbul’un sokak köpeklerinin kuyruğu neden hep dik durur

Prof. Dr. Metin Hülagü

Prof. Dr. Metin Hülagü

İstanbul’un tarihteki temel hususiyetlerinden birisi, o günden bugüne, bünyesinde barındırdığı sokak köpekleri olmuştur.

İstanbul’un hayırseverleri ve köpekperverleri sokak köpeklerini hep düşünmüş ve korumuştur. Sultan Beyazıt her Cuma günü Beyazıt Camii avlusunda köpeklere et dağıtmışken Yusuf İzzettin Efendi ise ilk defa kurulan İstanbul sokak köpeklerini koruma cemiyetinin üyesi olmuştur.

Dünkü İstanbul’da mirasını sokak köpeklerine bağışlayan insanlar dahi mevcuttu.

İstanbul sakinlerinin büyük bir kısmı sokak köpeklerine kol kanat germişken şehri ziyarete gelen ve eli kalem tutan hemen her yabancı ise şahit olduğu ve oldukça da etkilendiği sokak köpeklerinden hatıratlarında hep sitayişle söz etmiştir.

Birçok hususiyetleri ile bilinen İstanbul sokak köpeklerinin en ilginç yanlarından birisi ise kuyrukları olmuştur.

Kuyruk, genel olarak köpeklerin ruh halinin şeklini tezahür ettiren önemli bir organdır. Mutluluklarında dik duran, korktuklarında ise arka bacakları arasına kıstırılan kuyruk, Payitaht’ın sokak köpekleri için esasen lüks bir unsurdu. Sağlam bir surette kalması en fazla iki ay sürerdi. Sonrasında ise mutlaka ya kopar veya koparılır yahut ciddi bir hasara uğrar ve neticede tabii özelliğini bütünüyle kaybederdi.

Payitaht’ın daracık sokakları üzerinde yatan ve atlı arabaların gelişine hiç bir surette aldırmayan sosyalleşmiş köpekler neticede ya bütünüyle veya kısmen kuyruklarından olurlardı. Yahut haddini aşan, yaşam ve görev mahallini terk eden köpekler mutlak surette başka mahallerin ve mahallelerin sakini köpeklerin saldırısına uğrardı. Önce hırlaşma, ardından yaşanan şiddetli dalaşmanın akabinde en büyük zarar kuyruklarda görülürdü. Ya tamamen veya kısmının kopmuş yahut ciddi surette yaralanmış olurdu.

Sokak köpeklerinin kuyrukları sağlam oldukları zamanlarda ise hiç hazzetmedikleri ve arzu duymadıkları türden işlerde de kullanılmışlardı.

1182’de şehrin zengin Latinlerin ikamet ettiği mahallesini yağmalayan Yunanlılar 6000 Latin’i öldürmüş ve katlettikleri Papa’nın temsilcisini de İstanbul sokak köpeklerinin kuyruğuna bağlayarak sürükletmişlerdi. Papa’nın temsilcisinin dirisine hürmet etmedikleri gibi ölüsüne dahi hakaret etmişlerdi.

Payitaht’ın sokak köpeklerinin en önemli özelliklerinden birisi ise kuyruklarının hep yukarıya doğru dik durması olmuştur. Bu özellikleri ile diğer şehir ve ülkelerde bulunan hemcinslerinden oldukça farklı bir durum arz etmişlerdir.

Bu yönleri ile İstanbul sokak köpekleri geçmişte hakikaten alaka konusu olmuştur. Kuyruklarını neden dik tuttuklarının sebebini anlamak oldukça zor olsa da konu bir zamanlar bir çok ilim adamının ilgisini çekmiş ve araştırma meselesi haline gelmiştir. Konuya dair American Naturalist’de bilimsel yazılar dahi yayımlanmıştır.

Bugünkü İstanbul’da dahi kuyrukları hep yukarıya doğru, dik bir surette ortalıkta dolaşan sokak köpeklerinin kuyrukları acaba neden hep diktir?

Geçen asırda Profesör Elmer, Canlıların Değişimi (Organic Evolution) alanında yapmış olduğu çalışmaları ile tanınmıştı. Ancak o, kurtlar ve çakal soyundan gelmelerine rağmen, İstanbul sokak köpeklerin kuyruklarının neden dik durduklarına dair makul bir açıklama yapamamıştır.

Dr. Joseph L. Hancock Prone ise İstanbul sokak köpeklerinin bu hususiyetini, köpeklerin evcilleşmelerine bağlı olarak tabii hususiyetlerini kaybetmeleri şeklinde yorumlamıştır.

Dr. Joseph’e göre, normalde köpekler mutlu olunca kuyruklarını dik tutup sallarken, hayal kırıklığına uğramaları veya korkmaları halinde, arka bacakları arasına sokmak suretiyle, kuyruklarını kısarlar. Böyle davranmakla da, bir anlamda küçülmek suretiyle daha az görünmeyi ve dolayısıyla dikkatleri üzerlerine daha az çekmeyi umarlar.

İstanbul sokak köpeklerinin kuyruklarının dik durmasını evcilleşme yahut toplumsal hayata uyum sağlamaları ile alakalı görenlere göre, huzur içerisinde eğlenen bir kurt ailesinin kuyruğunu dik tuttuğu nadiren görülür. Ancak kurtların toplumsallaşmaları halinde maruz kaldıkları bu durum zihinsel olarak evrim geçirmelerine ve tabii olarak haiz oldukları vasfın değişmesi suretiyle kuyruklarını dik tutmaları sonucu ortaya çıkacaktır. Tabii ki bu bir varsayımdır. 

Köpekler çakal ve kurt kökenli hayvanlar olarak kabul edilmiş olmalarına ve başka yerlerdeki sokak köpekleri aynı tavrı sergilememişken İstanbul sokak köpeklerinin toplumsallaşmaları neticesi böyle bir hususiyet kazanmış oldukları yönündeki yaklaşımlar meseleye zoraki verilen cevaplar kabilindendir. Dolayısıyla da bu kabilden cevapların ne derece doğru ve hakikati ifade ettiği ise son derece şüphelidir.

İstanbul sokak köpeklerinin bu özelliklerinin zaman içerisinde geçirmiş oldukları ırksal değişim ile ilgili olduğu düşünülebilirse de bu teşhisin ispatı bugüne değil yapılabilmiş değildir.

Belki de İstanbul sokak köpekleri dünden bugüne İstanbul’da olmakla hep mutlu olmuştur.

Kim bilir.

 

 

Diğer Yazıları