İslamofobi, Zenofobi, Antisemitizm ve Siyaset...

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Geçtiğimiz günlerde parası bol olduğu anlaşılan genç bir hanım, İstanbul’da ünlü bir kasırda çocuğu için parti yapmış. Parti bir hayli abartılı. Ama tartışma hanımefendinin kılık kıyafetinden yürütülüyor. Parti sahibesi ve medya fenomeni hanımefendinin bol paralar vererek organize ettirdiği anlaşılan bu partideki kıyafeti, daha doğrusu tesettür içinde olması, keza konuklarının da benzer giyim kuşam tercihi ve hanımefendinin eşinin bu dönemlerde hükümette danışmanlık görevinde bulunmuş olması gibi konular adeta bir İslam eleştirisine döndü. Bununla da kalmadı, bir milletvekili bu insanları “Yahudileşmekle” itham etti…

Fıkradır. Bekri Mustafa fena halde sarhoş, yoldan geçen Yahudi’yi tokatlamış. Etraftan görenler şaşırmış, “Erenler durduk yere adamı niye tokatladın?” demişler, “Hazreti İsa efendimizi bunlar çarmıha germiş” cevabını vermiş Bekri Mustafa. Demişler ki, “Yahu, o olay olalı bin küsur sene geçti… El insaf, ayıptır.” Bekri Mustafa’nın cevabı: “Olsun, ben şimdi duydum…”

El insaf. Gerçekten ayıptır. Parası bol, yaptığının neticesini düşünmeyen bir genç hanımefendi kendince bir şey yapmış, buradan çıkıp önce tüm zengin Müslümanları, yetinmeyip Yahudileri böyle bir parantez içine almak hangi mantık içinde izah edilebilir…

Görgüsüzlük görgüsüzlüktür. Kim kamuoyu önünde görgüsüzlük yapıyorsa eleştiriyi de göze alıyor demektir. Ama bunu kendi çerçevesinin dışına taşırmadan yapmak gerekir.

İslamofobi dediğimiz şey de, antisemitizm de, zenofobi (yabancı düşmanlığı) de böyle basmakalıplar üzerinden büyütülür ve yürür.

Tahammülsüzlük, ölçüsüzlük ve fanatizmler dünyayı insanlara dar eder. Kendinden olmayana karşı böyle bir karşı iklim yaratmak bir süre sonra kendinden olanları da gittikçe daraltacak bir anlayışı egemen kılar ve hiç kimse nefes bile alamaz…

Bu gereksiz olay patlak verdiğinden beri pek çok çevre rahatsız. Müslümanlar böyle bir olayla kendilerinin temsil edilemeyeceğini söylüyorlar ki, haklıdırlar. Bireye ait ve ancak o çerçevede eleştirilebilecek bir tavır sanki tüm para sahibi Müslümanlar için geçerli imiş gibi büyütülüyor.

Eleştiri seviyesi tüm mütesettir kadınları rencide edecek boyutlara taşıyor, orada da kalmıyor, AK Parti hükümetlerinde görev alan siyasetçi ve bürokratları itham ve ilzam edecek noktalara çıkarılıyor. Hadi buraya kadar belli bir maddi temel bulundu, kadın mütesettir, eşi de bürokrat; Yahudileri işin içine katma gerekçesi ne? Hangi Yahudi şimdiye kadar böyle bir ölçüsüzlük, görgüsüzlük içinde toplum önüne çıktı? Bunun cevabı yok…

Diğer yandan siyanür ile hayatlarına son veren bir aileden yola çıkarak Suriyeli sığınmacıları hedef tahtasına oturtan bir eski milletvekili çıktı. Mantığını kavramakta zorluk çekilen bir açıklama ile yıllardan beri büyük bir sıkıntı ve ıstırap içinde ülkemize sığınmış tüm insanları sorunların kaynağı olarak işaret etti, hedefe koydu… Suriyelilerin derdi kendilerine yeter.

Misafirimizdir, barışa kadar aramızdalar. Barışı tesis etmek için elbirliği içinde çaba göstermek gerekir ve burada da en büyük çaba siyasetçilere düşmektedir. Hedef göstererek ne vatandaşlarımıza ne de Suriyelilere bir katkı sağlayamayız.

Siyasetçilerin muhatapları siyasetçilerdir. Sıradan insanlar dini inançları, etnik kimlikleri, milliyetleri, ülkeleri ve konumları ne olursa olsun siyasetçilerin birincil muhatabı değildir.

Muhatabın yanlış tayini islamofobiyi körükler. Üstelik bunu yapanlar Müslüman kimlikli insanlar olarak tarihe geçerler. Zenofobiyi körükler, ülke deli gömleği giyer, akılla mantıkla bağdaşmayan işler başımıza gelir. Antisemitizme yol açar, içimizde yüzlerce yıldır kardeşçe yaşadığımız Yahudiler başta olmak üzere kırılır, incinirler ve kesinlikle hiç istenmeyen sonuçlara yol açabilir, ruh hastası, manyak, terörist ruhlara ilham verir.

Sayın siyasetçiler, bu konularda eleştirileriniz olacaksa, söyleyecek sözleriniz varsa ve muhatap tayininde sıkıntı çekiyorsanız ipucu vereyim, Binyamin Netenyahu var, Beşar Esad var, Donald Trump var, Vladimir Putin var, krallar var, kraliçeler var; iç politikada isim istiyorsanız rakip olduğunuz partilerin liderleri, yöneticileri ve milletvekilleri var… Ne söyleyecekseniz yönünüzü bunlara dönerek söyleyin…

 

Diğer Yazıları