İçimdeki adını bilmediğim karanlığa mektup...

İzzet Çapa

İzzet Çapa

Sıkıyor değil mi senin de boğazını kimi zaman sahibini bilmediğin nemli,
acımasız, ruhunu şeytana satmış eller...

İçindeki çocuğu öldürürken onlar ecinni kahkahalar atarak, uzaklaşıyor ama
bir türlü kurtulamıyorsun; zihninin içindeler…

Göğsüne bir ağırlık çöküyor, nefes almak, yaşamak, yaşadığının farkına
varmak zor geliyor işte böyle zamanlarda…

Orada, kendinin bile olmadığı o derin, hiçbir ışığın sızamadığı yalnızlıkla baş
başa kalıyorsun…

Bağırıyorsun, ağlıyorsun, elin telefona gidiyor, bir dost sesi arıyorsun çare
olur belki diye; geçmiyor…

Perdeleri açıyorsun, odana güneşi çağırıyorsun, biraz aydınlığa ihtiyacın var;
gelmiyor…

Ne gitmek mümkün bir yere, ne de kalabiliyorsun durduğun yerde
farkındasın titriyor için; kim bilir ne kadar sürecek daha, bitmiyor…

Oysa nasıl da ihtiyacın var ona, keşke şimdi yanında olsa, sarsa seni ama o
kim, bilmiyorsun…

Çok uzaklardan bir ses çalınıyor kulaklarına, çok tanıdık sen gibi, senden
sanki; çünkü kendi sesini dinliyorsun…

Oysa öğrenmiştin derdini sevmeyi, ezberlemiştin onu derman bilmeyi ama
bu bambaşka; tanımıyor, bilmiyorsun…

Şu koskoca kainatta, milyarlarca insan arasında bir tanıdık surat arıyor ruhun,
var belki de; görmüyorsun…

Bir körleşme bu içini kuşatan, zihnine çöken bir zifiri karanlık sarıyor her
yanını, öldüm sanıyorsun; ölmüyorsun…

Nasıl biterse öyle hatırlanır derler, ama sen çoktan geçtin tüm hatırlamaların
ötesine, anmak değil, unutmak istiyorsun…

Birazdan çıkacaksın içinde boğulduğun bu odadan, o bilindik hiçbir şey
yokmuş maskenle bakacaksın etrafına yine…

Ve fakat senin insanların görmediği o içsel her yeri kanayan halin, her nereye
gidersen git, seninle gelecek…

Her sabah aynı umutla kalkacaksın yataktan ama aynayla baktığında gözlerin,
çaresiz o karabasanın seni çoktan istila ettiğini görecek…

Sen, senden gittiğinde bile seninle kalacak bir can ağrısı, kalp çarpıntısı, yürek
sızısı bu, sen yokken bile var olacak…

Oysa mutlu etmek, eğlendirmek, güldürmek için yaşadın bir ömrü insanları
sen, ama kim bilir belki de adın hep o karanlıkla anılacak…

Diğer Yazıları