Galatasaray neden yenildi?

Yasin Girgin

Yasin Girgin

Seromoniden hemen önce Konyaspor tribünlerinde yankılanan Şampiyonlar Ligi'nin o meşhur resmi giriş müziği, beni Fatih Terim'le son şampiyonluk kutlamalarına götürdü.

 Kutlamalarda, sırası gelen her bir paydaş, sahaya kendi seçtiği şarkı eşliğinde çıkıyordu.

 Fatih Hoca ise 1727 yılında Haendel'in, Kral 2. George'un tahta çıkışı için bestelediği Zadok The Priest'ten uyarlanan Şampiyonlar Ligi müziğini seçmiş, "benim de bir hayalim var" söylemiyle Avrupa'da başarı isteyen taraftara umut yüklemişti.

 Ancak grupta oynanan 6 maç, şarkıda geçen "onlar en iyi takımlar, en önemli yarışma, futbolun efendileri" sözlerine en uyumsuz sonuçların alındığı eziyete dönüşmüştü.

 PSG, Real Madrid, Club Brugge'lü grupta Galatasaray kalesinde gördüğü 14 gole karşılık rakip filelere 1 gol gönderebilmişti.

Konyaspor'un, kale arkasında hazırladığı koreografiyle son ses dinlettiği bu şarkı, Galatasaray taraftarına, hafızalarda henüz tazeliğini koruyan bu hezimeti hatırlattı.

 O gün şampiyonlar ligi oynayan kadrodan sadece Marcao'nun bugünün ilk 11'inde sahada olması Galatasaray'da yaşanan baş döndürücü oyuncu sirkülasyonunu belki anlatabilir.

 Son 5 yılın her transfer döneminde alınan onlarca futbolcu, ödenen skandal imaj-menejerlik ücretleri, adı geçen menejerlerle akrabalık ilişkileri gibi birçok "gölgenin" vurduğu takım hem maddi hem de manevi olarak dibi boyladı.

Konyaspor maçından önceki 2 maçında küme düşme hattındaki rakiplerine karşı kazanarak nefes alan Galatasaray takımı, aldığı bu nefesten sarhoş olmuş görünüyor. Özellikle Boey'le birlikte, Berkan, Kerem, Gomis, Pulgar ve Emre Kılıç Konyaspor'un baskısına cevap veremediler.

Boey, Emre ve Pulgar'ın yardıma gelmemesi nedeniyle çok çaresiz kaldı, Konyaspor bu koridoru, maden cevheri bulmuş gibi Omar girene kadar işledi durdu.

Marcao'nun pozisyonda uyuyakalarak ofsaytı bozması ile ilk gol geldi.

Özellikle Kerem ve Boey halen 2. ligdelermiş gibi bir düşünce yapısındalar. Kerem kendini daha iyi yerlerde görmek istiyorsa bir an önce bu futbol anlayışını bırakmalı. Aldığı her topu çalım atmaya çalışırken ya da olmadık açılardan şutlarla kaptırırsa, ertesi hafta halı saha takımına bile çağrılmaz.

Berkan, Emre ve Cica'nın çok yakındaki arkadaşlarına veremedikleri pasları görünce bu oyuncular için üzüntü duydum.

Berkan'a 4 milyon, Cica'ya 6.5 milyon Euro olmak üzere, bir futbol kulübü alınabilecek miktarlar, yatırılmıştı.

Torrent'e gelince. Şapkadan çıkardığı iki stoperin arasına Aytaç Kara'yı alarak oyun kurma sevdasını bu maçta da Pulgar'ı aynı pozisyona çekerek gösterdi. O zaman Aytaç o istenen uzun topları atamamıştı, bugün de Pulgar aynı başarısızlığı tekrarladı. Orta sahanın eksik kalması ile oyun üstünlüğü de Konyaspor'a geçti. Maç başından sonuna kadar evsahibinin hakimiyetinde oynandı.

Torrent'in Mustafa yerine ilk 11 tercih ettiği

Gomis, Rizespor maçının başarılı ön alan presinin yapılamamasının da sebebiydi.

Torrent hocalığını ispat etmeye, değişik oyun planları sunmaya çalışırken işlemiş sistemini de bozdu. Sosyal medyayı dinleyerek Gomis'i Boey'i, Pulgar'ı ilk 11 başlatırsan, Morutan'ı kadroya alırsan mağlubiyeti de yaşarsın. Kadroların açıklandığı tweet'in altı "sonunda doğru kadro" yorumlarıyla doluydu, ancak maçın başlamasıyla taraftarın bir kere daha yanıldığı görülmüş oldu.

Torrent'in taraftarın isteklerine kulak tıkayıp, Galatasaray'ın kadro kalitesi gerçekleriyle yüzleşip bu sezonu hayatta kalma amacıyla tamamlaması gerek. Yoksa Gaziantep maçını ancak evinden izler.

Diğer Yazıları