maç Haberleri

Maç, bazıspor dallarında iki takım, iki kişi, iki taraf arasında yapılan karşılaşma olarak tanımlanmaktadır.

Futbol, dünyada en yaygın takım sporudur. Başta Avrupa ve Güney Amerika ülkeleri olmak üzere hemen tüm ülkelerde çok sevilir ve geniş bir izleyici kitlesi
tarafından izlenir. İngilizce football’dan türetilen futbol, "ayak topu" anlamına gelir.


Futbol yetişkinler arasında olduğu kadar çocuklar arasında da yaygın bir spordur.Daha ilkçağlarda futbolu andıran oyunlar oynandığı bilinmektedir. Avrupa'da İÖ 3. yüzyılda Romalılarca yaygınlaştırılan bir oyun futbola çok benziyordu. Bu oyun bugünkü futbolun öncüsü sayılır. Bu eski Roma oyunu Fransa'da öylesine sevilmişti ki, karşılaşmalar kentler arasında çatışmaya bile yol açmıştı. Bundan dolayı bu oyun 10. yüzyılda yasaklandı.

Günümüzde oynanan futbol, İngiltere'de 19. yüzyılın sonlarında kurallara bağlandı. 1863'te Kanada'da kurulan Futbol Birliği bu kuralları belirledi.İlk takım ise Sheffield FC oldu. Oyunda sert, acımasız ve kırıcı hareketler yasaklandı. Bu anlayışı sürdürenler ise, futbolun değişik biçimi sayılan rugby'yi geliştirdiler. Futbol, 19. yüzyılın sonlarında İngiltere'den Avrupa'ya yayıldı. Kısa bir süre içinde de dünyanın birçok ülkesinde oynanan bir spor haline geldi. 1904'te Uluslararası Futbol Federasyonu (FIFA) *kuruldu. FIFA’nın yönetiminde 1930’da ilk Dünya Kupası karşılaşmalarını düzenledi.

 

Kurallar

Futbol 11'er kişilik iki takım arasında oynanır ve kendine özgü kuralları vardır. Oyunun amacı, ayakla topu rakip kaleye sokmaktır. Topu elle ve kolla oynamak kesinlikle yasaktır, ama kafa ile ya da kurallara uygun olarak bedenin herhangi bir yeriyle topa vurulabilir. Yalnızca kaleciler belirlenmiş bir alan içinde topu elle tutabilir.

Futbolcular kendi takımının simgesi olan forma giyerler. Her oyuncunun forması üzerinde farklı bir numara yazılıdır. Yalnızca kaleciler, öbür oyunculardan kolayca ayırt edilebilmesi için farklı renkte forma giyer. Bütün futbolcular, bu oyun için uygun biçimde üretilmiş özel ayakkabılar kullanırlar.

Futbol alanı dikdörtgen biçiminde, uzunluğu 90-120 metre, genişliği ise 45-90 metredir. Ancak uluslararası maçlarda bu ölçüler uzunluk 100-110 metre, genişlik 64-75 metredir. Uzun kenarlara taç çizgisi, kısa kenarlara kale çizgisi denir. Futbol sahasında taç çizgisi kale çizgisinden daima uzun olmalıdır. İki taç çizgisi arasında uzanan ve alanı tam ortasından ikiye bölen çizgiye ise orta çizgi adı verilir. Orta çizginin tam ortasında 9,15 metre yarıçapında bir çember bulunur ve bu çembere de orta yuvarlak ya da santra yuvarlağı denir. Karşılaşma bu çemberin içinden yapılan vuruşla başlar. Karşılaşma başlamadan önce oyuncular, kendi yarı alanlarında yer alırlar. Kale çizgilerinin tam ortasında birer kale bulunur. Kale iki kale direği ve bir üst direkten oluşur.İki direk arası 7,32 metre, üst direğin yerden yüksekliği ise 2,44 metredir. Futbol topunun çevresi 68-70 cm, oyunun başlangıcındaki ağırlığı ise 410-450 gram arasında değişir.

Kale önlerinde kale çizgisine bitişik olmak üzere 40,32 x 16,50 metre boyutlarında ceza alanı bulunur. Kalecilerin topu elle tutabildikleri tek yer burasıdır. Bu alan içinde, kalenin hemen önünde 18,32 x 5,50 metre boyutlarındaki başka bir alana da kale alanı (altıpas) denir. Ceza alanı içinde rakip oyuncuya yapılan fauller ve kaleci dışındaki futbolcuların elle topa dokunmaları dahil 9 kusurlu hareket olarak nitelendirilen hareketler Penaltı penaltıyla cezalandırılır. Penaltı atışı, ceza alanı içinde kale çizgisinin ortasından 11 metre uzaklıktaki penaltı noktasından yapılır. Kaleci, top penaltıyı atan oyuncunun ayağından çıkmadan öne doğru hareket edemez, yalnızca kale çizgisi üzerinde sağa sola hareket edebilir.

Hakem kuralları çiğneyen takımı serbest vuruş kararıyla da cezalandırabilir. Serbest vuruşlarda, rakip takımın oyuncularının topa vuruş noktasından en az 9,15 metre uzakta durmaları gerekir. Eğer bir oyuncu rakip oyuncuyu sakatlayacak ölçüde sert ve kasıtlı faul yaparsa, orta hakem bu oyuncuyu sarı ya da kırmızı kartla cezalandırır. Kırmızı kart gören oyuncu oyundan çıkarılır ve takımı eksik oyuncuyla oyunu sürdürmek zorunda kalır. Üst üste iki sarı kart gören oyuncu da kırmızı kart görmüş durumuna düşer. Futbol oyununda bir başka ceza atışı da ofsayttır. Top hücuma geçen takımın oyuncusuna atıldığı sırada, o oyuncu ile kale arasında, kaleci dışında karşı takımdan en az bir oyuncu yoksa ofsayt kararı verilir. Ofsayt yalnızca karşı takımın oyun alanı içinde gerçekleşir.

Top hücumdaki takımının oyuncusunun ayağından aut çizgisi dışına çıkarsa aut olur. Bu durumda top altı pas içinden yeniden oyuna sokulur. Top savunma halindeki takımın oyuncusuna çarparak aut çizgisinden dışarı çıkarsa korner olur. Bu durumda hücum etmekte olan takım tarafından topun çıktığı bölümdeki köşeden kaleye korner ya da köşe atışı denen bir atış yapılır. Top taç çizgisi üzerinden oyun alanının dışına çıkarsa taç olur ve top karşı takımın oyuncusu tarafından dışarı çıktığı noktadan oyuna sokulur. Taç atışı elle yapılır. Taç ve korner atışlarından ofsayt kuralı uygulanmaz.

Futbol dört hakemin yönetiminde ve gözetiminde oynanır. Bir orta, iki de yan hakem bulunur. Oyunu orta hakem yönetir ve verdiği kararları kesin olarak uygular. Taç çizgisi üzerinde görev yapan yan hakemler ise, topun oyun alanının dışına çıkışını, ofsaytları işaret etmenin yanı sıra faullerde, elle oynamalarda, golü belirlemede, oyuncu değişikliklerinde orta hakeme yardımcı olurlar. Oyun alanının yarısından sorumlu olan yan hakemler, orta hakemi ellerindeki küçük bayraklarla uyarırlar.

Futbol karşılaşması, her biri 45'er dakikalık iki devrede oynanır. İki devre arasında 15 dakikalık ara verilir. Oyun içinde çeşitli nedenlerin yol açtığı duraklamaların süresi dördüncü hakem tarafından belirlenir ve bu süreler her devrenin sonuna eklenir.

Eğer bir maçta kaybeden takım elenecekse ve maç berabere biterse; ya da iki maç şeklinde oynanan(iki takımın sahasında birer maç) bir eleme turu sonucunda takımların galibiyet, beraberlik, yenilgi ve gol averajları aynı ise 90 dakika sonuna 15'er dakikalık iki devre eklenir. Bu iki devrenin sonunda herhangi bir takım diğerine skor ya da averaj üstünlüğü(iki maç şeklinde oynanan eleme turlarında) sağlamışsa maç bu takımın lehine sonuçlanır. Eğer eşitlik bozulmamışsa seri penaltı atışlarına geçilir ve bir takım galip gelene kadar karşılıklı penaltı atışları kullanılır.


Dünya'da futbol

Bütün ülkelerin futbol federasyonları FIFA’ya bağlıdır ve FIFA’nın merkezi Zürich’tedir. Ayrıca Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) gibi beş tane de kıta konfederasyonu vardır. (AFC, CAF, CONCACAF, CONMEBOL, OFC).

Ulusal futbol karşılaşmaları, her ülkenin kendi futbol federasyonunun yönetiminde yapılır. Olimpiyat Oyunları'ndaki futbol karşılaşmaları ile Dünya Kupası gibi karşılaşmalar ise FIFA düzenler. Ayrıca her kıta konfederasyonu da kendi yetki alanında karşılaşmalar düzenler. UEFA'nın düzenlediği, Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası, İntertoto Kupası ve Kupa Galipleri Kupası bu tür turnuvalardır.

Dünya Kupası dört yılda bir düzenlenir. Son Dünya Kupası 9 Haziran- 9 Temmuz 2006 tarihleri arasında Almanya'da yapılmış ve kupayı finalde Fransa'yı penaltılarla yenen İtalya kazanmıştır. Dünya Kupası’nda en başarılı ülke olan Brezilya, bu kupayı beş kez (1958, 1962, 1970, 1994,2002) kazanmıştır.


Türkiye'de futbol


İkinci Meşrutiyetten 1908'e kadar Türkiye'de spor yapmak hem padişah yönetiminin baskısı, hem de muhafazakarların tutumu nedeniyle hemen hemen olanaksız gibiydi. Spor yapanlar o dönemde ataerkil bir zihniyetle ayıplanırdı. Türkiye'de modern Beden Eğitimi öncüsü Selim Sırrı Tarcan 1919 yılında beden eğitimini geliştirmek amacıyla bir salon açmak için İzmir'e geldi. Onun bu girişimi “Sarıklılar” tabir edilen aşırı muhafazakarlar tarafından engellendi. Selim Sırrı Tarcan salon açamamasına rağmen, o dönemde Vali Rahmi Bey, Necati Bey, Vasıf Çınar Beyle görüştü. Tarcan'ın spor sevgisi aşısı sonucu Rum ve Ermeniler ile diğer azınlığın etkinliği nedeniyle artık Türk gençleri spor yapma gereğini duyuyorlardı.
Türkiye'de ilk kez futbol Rum ve Ermeniler ile İngiliz ve İtalyanlar tarafından 1898 yılında oynanmağa başlandı. 1905 yılında Amerikan Kollejinde öğrenim yapan sayın Talat Erboy orada okuyan iki arkadaşı Şerif Remzi Reyent, Sabri Süleymanoviç ile birlikte yabancı öğrenciler ile futbol oynamağa başladı. Ne yazık ki bu üç Türk genci İstibdat devrinin karanlık günlerinde Kamil Paşanın baskısı sonucu Amerikan Kolejinden çıkarıldı. Talat Erboy okumak üzere İngiltere'ye gönderildi. 2 yıl İngiltere'de kalan Erboy futbolun beşiği sayılan büyük Britanya'da futbolunu geliştirdi. Aynı tarihte sayın Adnan Menderes'in eniştesi sayın Nejat Evliyazade de futbol oynuyordu. O da Belçika'ya 2 yıl için öğrenime gönderildi. Nejat Evliyazade Belçika'da futbol oynayan ilk Türk futbolcusudur.Türkiye'de ilk futbol tüzüğünü İngilizce den tercüme edenler ise Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü'nü yapan Baha Esat Tekant Bey, Talat Erboy Bey ve Nejat Evliyazade Bey oldular.
Belgesel kayıtlara göre 1905 yılında futbola başlayan Talat Erboy, Sabri Süleymanoviç, Şerif Remzi Reyent, Nejat Evliyazade ilk Türk futbolcularıdır. 1908 yılında ikinci Meşrutiyat ilan edilince istibdat dönemi bitti. Türk gençleri futbol oynamaya başladılar. 1908 yılından sonra futbol Türk okullarına da girdi. Sultani mektebinde okuyan öğrenciler Okul Müdürü sayın Şükrü Saraçoğlu, Okul Müdür Muavini sayın Baha Esat Tekant'ın daha sonra Şark İdadisinde (Mektebinde) Necati Bey, sayın Vasıf Çınar'ın teşviki ile futbol gelişmeye başladı.
Okuldan sonra öğrenciler kendi aralarında futbol oynamağa başladılar. 15-16 yaşlarında olan Talat Erboy'la, Nejat Evliyazade, Sabri Süleymanoviç, Kemal Tahsin Soydam, Hasan Tahsin Soydam, Şimendiferci lakabıyla anılan Rıfat İyison, Mazlum Bey, Hüsnü Bey Çakır Kemal Bey futbolcu olarak futbol tarihine isimlerini yazdırdılar.


Futbolun gelişimi

1991'den 2002'ye

1991'de Akdeniz Oyunları'nda finale çıkan genç nesil Türk Futbol Tarihi'nde milat oldu. 1992 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde son, 1994 FIFA Dünya Kupası elemelerinde 5. torba olan milli takım, bu nesille birinci torbaya kadar yükseldi. Akdeniz Oyunları finalinde Türk Ümit Milli Futbol Takımı sonradan 2006 FIFA Dünya Kupası'nı kaldıran İtalya'ya elendi. Oyuncuları A milli takıma yükselen bu nesille Fatih Terim teknik direktörlüğünde takım Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde İsviçre ve İsveç'i 2-1 yendi; İsveç'i saf dışı bırakarak 1996'da İngiltere'de düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı. Türk Milli Takımı turnuvada Hırvatistan, Danimarka ve Portekiz ile aynı grupta yer aldı. Hırvatistan'a son dakikalarda yediği golle yenilen milli takım Portekiz'e 1-0 ve Danimarka'ya 3-0 mağlup oldu. Turnuvada hiç gol atamayan ve hiç puan alamayan Türk Milli Takımı ilk kez katıldığı Avrupa Şampiyonası'ndan umduğunu bulamayarak döndü. 1998 FIFA Dünya Kupası elemelerinde grupta Hollanda ve Belçika'nın ardından üçüncü olan takım turnuvaya gitme şansını son maçlarda kaybetti. Mustafa Denizli yönetiminde Euro 2000 elemelerinde Almanya'nın ardından grup ikincisi olarak play-off maçlarına kaldı. Play-offlarda İrlanda'nı 1-1 ve 0-0'lık sonuçlarla eleyerek Belçika ve Hollanda'nın ortaklaşa düzenlediği 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı. Türk Milli Takımı B Grubu'nda İsveç, İtalya, Belçika ile eşleşti. İlk maçta İtalya'ya 2-1 kaybeden milliler, gruptaki ikinci maçında İsveç ile golsüz berabere kaldı. Gruptan çıkan takımı belirleyecek son maçta ev sahibi Belçika'yı Hakan Şükür'ün attığı 2 golle deviren Türk Milli Takımı İtalya'nın ardından ikinci olmayı başardı ve futbolda tarihinde ilk defa bir uluslararası organizasyonda çeyrek finale yükseldi. Çeyrek finalde Portekiz ile eşleşen milliler rakibine 2-0'lık sonuçla yenilerek turnuvaya veda etti.