Dost acıyı söylemez, dost acı olan sonucu üstlenir

Mete Yarar

Mete Yarar

Kurban Bayramı'nda benden güvenlik ile ilgili bir yazı beklemiyorsunuzdur diye düşünüyorum. Bekleyenlerden de özür dileyerek bir bayram tadında yazı yazmak istiyorum.

Hep deriz ya "Sevdiklerinizle ve aileniz ile sağlıklı mutlu bir bayram dileriz" diye, bazıları buna dostlarını da katarlar. Hatta bazıları dostlarını bir gömlek daha ilerde tutarlar. Onlar ailenin kan bağını temsil ettiğini diğeri ise tamamen gönül bağı ile kurulduğunu söylerler.

Peki bana dostunuzu tarif edin desem ne dersiniz? Hadi sıkılmadan içinizden gelenleri sıralayın. Birisinin hep zor zamanda yanımda olurdu dediğini duyar gibi oluyorum, diğeri "O benim sır küpümdür, sırdaşımdır" diyeni de. "O güldüğüm, eğlendiğim bana sırt verendir" diyeni de duydum.

Anonim bir dost tarifi vardır "Bazı dostlar ilaç gibidir o gün yanınızda belirir derler, bazı dostlar ekmek gibidir üç öğün görmeseniz aç kalırsınız derler, kimisi için de sevgiliniz gibidir onsuz tat almazsınız"

Peki dostların acı söylemesi nereden gelir? Doğru içinde acıyı nasıl barındırır? Doğru insanın canını nasıl acıtır? Bu acı görev neden hep dosta düşer? Bütün dostlar acıyı gerçekten söyler mi?

Hadi burada ben fikrimi söyleyeyim de günahı ben üstleneyim.

Yıllar yıllar önce dostum diye gördüğüm bir aile vardı. O dönem hepimiz oldukça gençtik. Arkadaşım da ailesini dinlemeyip kendi sevdiği kızla evlenmişti. Aile ile tabii ki sorunlar patlak verdi. Sonunda oğul ile annenin arasına kara kedi girdi. Anne sert, oğul ondan da sert bir şekilde olayın üzerine gitmeye başladı. Böyle olunca da herkes olayın dışında kalmak için çabaladı. Ben hem anneyi hemde oğlu çok iyi tanıyordum ve her günümüz beraber geçiyordu. Sonunda araya girmeye karar verdim. Tabi ki herkes "Aman bu işe bulaşma sana patlar dostluğun zedelenir" dediler. "Bende onlara eğer iyi dostları isem onlar araya girmemi beklerler yapmazsam ben kaybederim, yok onlar yaptığımı yanlış anlayıp dostluğumuza zarar veriyorlarsa zaten dost değilmişiz der hayatıma devam ederim" demiştim. Şimdi bir çoğunuz sonucun ne olduğunu merak ediyorsunuz ama anlatacağım o olmadığı için cevabını yazmayacağım.

Evet dost acıyı söylemez dost acı olan sonucu üstlenir.

Son günlerde her yerde yazılan yazıların çoğu bir şekilde dostluğun zarar görmesi üzerine oldu. Beraber yürüyen arkadaşlar neden geride bırakılıp düşman ilan edildiğini sorgulamaya başladılar. Hatta bu yazıları yazan arkadaşların samimiyetlerine de inandığım için ben de onlara destek veren bir yazı yazmaya karar verdim.

Bu yazıda geçen bazı anektodları ister siyasi dostluğa ister hayat dostluğuna götürün göreceksiniz hepsine uyuyor.

Dostunuzu, kazanırken mi yoksa kaybederken mi, sağlığınız iyiyken mi kötüyken mi, herkes sizin hakkınızda iyi konuşurken mi yoksa kötü konuşurken mi, para verirken mi yoksa borç isterken mi kazandınız?

Eğer hep artıda iken dost kazanıp kaybederken dostlarınız gidiyorsa üzülmeyin siz dost değil iş ortağı almışsınız. Yok siz kazanırken de dostlarınız gidiyorsa o zaman siz iş ortağı arayıp doğruyu söyleyen dost istememiş oluyorsunuz.

Maalesef dönem iş ortaklıkları ile dostluğun birbirine karıştığı yıllar. Bırakın artık yaşanan olayların ardından yazı yazmayı. Zaten herkes yaşananları görüyor ve duyuyor.

Artık bırakın gidenin ardından yazı yazmayı sorun hem sizde hem de dost bildiklerinizde. Bundan sonra bayram tadında dostlar bulmanız dileğiyle Kurban Bayramınız kutlu olsun.

Diğer Yazıları