Culpa in Contrahendo

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu devrialemde. 

ABD’nin muhtelif şehirlerinden akıllarda hamburger yiyerek dönmesi kalmışken şimdi de İngiltere’ye gitti. Londra’da da hamburgerli pozlar verdi. 

Türkiye ile sorunlu kişilerle, çevrelerle görüşmeler yaptığına dair haberler ve görüntüler medyada yer buldu.

Ortakları da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu seyahatlerde ne aradığını ve umduğunu bilmedikleri için şaşkın şaşkın bakıyorlar. 

Öyle ki, “Benimle misiniz değil misiniz?” çağrısıyla biat aldığı iki büyükşehir belediye başkanı dahi yeniden topun ayaklarına geldiği düşüncesiyle heyecanla bu seyahatlerin bitmesini bekliyorlar…

Kılıçdaroğlu Beyefendi Londra’ya niçin geldiği sorusuna “Türkiye için temiz kredi arayışında” olduğunu belirtti. Burada sermaye çevreleri ile konuşacağını, temiz para bulacağını ve Türkiye’ye getireceğini ifade etti…

Londra ve temiz para kavramları yanyana gelir mi gelmez mi, bu tartışmaları kuşkusuz ki konunun erbabı yapar, yapıyor da ancak burada Ana muhalefet Partisi liderinin kendisinde ülke için kredi arayışına girme hak ve yetkisini nasıl bulduğunu herhalde sorgulamak lazım.

“Doğmamış çocuğa don biçmek”, “dereyi görmeden paçayı sıvamak” gibi güzel atasözlerimiz vardır; Nasrettin Hoca’nın fıkraları vardır, böyle halleri ifade edecek…

Seçimlere altı yedi ay kalmış. Zaman gittikçe daralıyor, masa adayını açıklamamış, Sayın Kılıçdaroğlu yarım ağız aday olduğunu söylemiş ve büyük bir tepki ile karşılaşmış; bununla birlikte “aday adayı” gibi değil de seçimi kazanmış Cumhurbaşkanı gibi hareket edip borç arayışına girince bir hayli sakil ve müşkil bir durum ortaya çıkıyor.

Laf arasında bazı aklı evveller Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati Bey’in de geçtiğimiz günlerde Londra’ya gittiğini ve finans çevreleriyle görüştüğünü söylüyor. Sayın Nebati görevi ve yetkisi çerçevesinde gider görüşür. Yürütmenin içinde. Adı üstünde Hazine ve Maliye Bakanı. Yani sorumluluk onda. Peki, siz hangi sıfatla oradasınız ki?

Yetkisiz temsil tam da burada gerçekleşiyor. Hukukta “culpa in contrahendo” durumu vardır. 

Yapılan sözleşme, iş yetkisiz kişi tarafından gerçekleştirilirse batıldır, boştur. Sözleşmenin vücut bulabilmesi için yetki sahibinin onayı lazımdır. 

Borç bulmak, almak işi yürütmenin görevlerindendir. Ana muhalefet adı üstünde yürütme sorumluluğu taşımaz, temsil görevi ülke içinde ve parlamento çatısı altındadır. Ana muhalefet Lideri de olsanız durum değişmez. Dolayısıyla para arayışınız, bulmanız ne ifade eder?

Ülke yönetiminde “23 Nisan Cumhurbaşkanları” bile daha bilinçli hareket ediyor, en azından böylesi komik işler yapmıyorlar. 

CHP Genel Başkanı’nın para arayışı için milletten yetki almadan, yetkili bir hükümet var iken böylesi girişimlerde bulunması devlet ciddiyeti ile bağdaşır mı? 

Demokratik sistem hazım ister, kazanana saygı ister, kazananın vazifelerini yerine getirirken eleştiri hakkınız vardır ama onun yerine geçip işlem tesis etmeye uğraşmak demek yetkiniz olmayan işlere bulaşmanız demektir. Doğal olarak da demokrasi ile bağdaşmaz.

Dilimize yerleşen bir “kolpa” kavramı vardır. Oradan türeyen bir de “kolpacılık” kavramı bulunmaktadır. Bu kavramlar   “culpa in comtrahendo” ile akrabadır, halk ağzında dönüşmüş halidir. 

Koskoca CHP culpa ile uğraşmaz. CHP Genel Başkanı’nın bu durumlara düşerek siyaset yapması yakışık almaz. 

O kadar kendinizden eminse, kazanacağını düşünüyorsa millet yetki verdiği zaman, devlet ciddiyeti ve CHP vakarı ile işini yapar.

Kaldı ki, bu durum CHP’nin aynı masa etrafında birleştiği altında ve üstünde pek çok yapıyı barındıran ortaklarına da ayıptır. 

Daha ekonomi yönetiminin kimde olacağı bile belli değil iken nedir bu acele?

 

Diğer Yazıları