Murat Hazinedar, İlgezdi aday olursa, aday gösterilmek istiyor!

Bir yıl önce görevden alınan CHP'li Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar görevden uzaklaştırılmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

SuperHaber röportaj editörü Hülya Okur'a konuşan Hazinedar, kendisine FETÖ tarafından kumpas kurulduğunu, İçişleri Bakanlığının da yanlış yönLendirildiğini savundu.

Belediyesi hakkındaki Sayıştay raporunun çok olumlu çıktığına dikkat çeken Hazinedar, 31 Mart yerel seçimlerinde aday olmak için partisinden izin istedi.

Beşiktaş ilçesi için "doğal aday" olduğunu belirten Murat Hazinedar, kendisi gibi görevden alınan, ancak CHP yönetimi tarafından Ataşehir'den yeniden aday gösterilmesi beklenen Battal İlgezdi ile aynı muameleyi görmek istediğini vurguladı.

Hazinedar genel merkeze, "Battal İlgezdi aday gösterilir ve ben aday gösterilmez isem o zaman ben çok farklı bir pozisyona düşmüş olacağım. Burada benim hukukum da değil, partinin hukuku var, parti kendi hukukuna sahip çıkacak" sözleriyle seslendi.

Murat Hazinedar, İlgezdi aday olursa, aday gösterilmek istiyor!

"BEN HÂLÂ BELEDİYE BAŞKANIYIM"

- 1972 yılında İstanbul’da doğdunuz ama 1987 CHP gençlik kollarıyla mı başlar hikayeniz?

Rahmetli annem ve babam eczacılık fakültesinde tanışıp evleniyorlar. Benim çocukluğum biraz İstanbul biraz Ordu'da geçti. Ankara'da kolej ve Beşiktaş Kabataş Erkek Lisesi ve İstanbul Hukuk Fakültesine eğitim için geldim. Fatsalı olmam nedeniyle siyasete ilgim oldu çünkü 12 Eylül MGK’sının nedeni olarak gösterilen Fatsa, 12 Eylül öncesi zor ve özel bir bölgeydi. Özel şartlar içerisinde büyüdüm. Siyasi birliğin o yüzden erken gelişti. Demokrasi kültürümüzün önündeki vesayetçi anlayışa karşı özgürlükçü bir siyasetçi olarak zihinsel gelişimim başladı. Ailemin CHP'li olması dolayısıyla, milli ve manevi değerlerle barışık aileden de geliyorum. Cumhuriyet Halk Fırkası'nın kurucusu bir dedenin torunuyum. O zaman herkes CHP’li.

Hem modern, hem mütedeyyin bir aile. Ailemin çocuklarını İslami geleneklerle büyüten Anadolu tarafı da var. Aynı zamanda mütegallibe bir aile. Bütün dedelerim Osmanlı paşası ve veziri. Bir dedem III. Selim’in, bir dedem II. Mahmut’un, bir dedem Abdülmecit’in veziri. Hem Osmanlı kültürünü, hem de Cumhuriyetin kuruluşunda görev yapmış bir aile. Yani biz hem evladı Osmanlıyız, hem evladı Cumhuriyetiz. 1987 Şubat’ta 17 yaşında siyasete atıldım. 1999 Aralık’ta CHP’de, öncesinde ANAP ile Özal döneminde yer aldım, Özal’ın siyasetinden çıkan Mesut Yılmaz yönetimindeki ANAP beni de çok mutlu etmedi. Ailem benim CHP’de siyaset yapmamı çok istedi, biraz da onları memnun etmek için siyasete girdim belki tekrar girmeyebilirdim.

1999 Aralık’ta meclis dışındayken barajın altında kalan CHP, siyasette kötü bir noktaya gitmişti, Baykal’ın "Anadolu solu" yeni siyasetine, "3. yol", halkın değerlerine yakın duran yeni siyasete ortak olmak için üye oldum. Yani nimete değil, külfete gittim, sefaya değil cefaya gittim, iktidara değil, muhalafete de değil muhalefetin muhalefetine girmiş oldum. Muhalefetin en küçüğüne gittim çünkü 1999’da CHP, barajın altında kalmıştı. İş adamlığı, sanayicilik yaptım ama öncelikle avukatım.

Murat Hazinedar, İlgezdi aday olursa, aday gösterilmek istiyor! - Resim : 2

“BEŞİKTAŞ, HEM OSMANLI HEM CUMHURİYETTİR”

- Sizi Murat Hazinedar yapan belediye Başkanlığı. Evladı Osmanlı, evladı cumhuriyet bir belediye başkanı...

Beşiktaş tam da öyle. III. Selim'den itibaren payitahtların hepsi Beşiktaş’a yerleşmiş. Abdülhamit bir Beşiktaşlı. Kışlalar ve sarayların hepsi Beşiktaş’ta. Beşiktaş Osmanlıdır ama aynı zamanda Cumhuriyettir. Herkesi kucaklayan simgeleri, yaşamı anlatır.

- O yüzden çok iyi ödeşleştiğinizi mi düşünüyorsunuz?

Onu benim düşünmem önemli değil, ben bu karaktere uygun bir siyaset ortaya koymaya çalıştım. Tevafuk o ki benim ailem de öyleydi. Siyasetim ve ilişkilerim de buna göre şekillenmişti. Beşiktaş'a da çok uygun düşeyeceğini gördüm ve ona göre de siyaset yaptım.

“HALA MAAŞ ALIYORUM”

- 2014’te %77 oy ile seçildiniz. Bugün itibariyle sizin çok da kabul etmediğiniz görevden alma değil de, görevden uzaklaştırma ile karşı karşıyasınız.

Kabul etmeme değil de, kanuni olan o. Ben hala belediye başkanıyım. İçişleri Bakanlığı bana her 2 ayda bir yazı yazıyor “Sizi iki ay daha uzaklaştırdık” diyor. Maaşımı alıyorum. Görev yapan kişi vekil. AK Parti’den görevden istifa edenlerin yerine gelenler belediye başkanı olarak veya kayyum olarak göreve devam ediyor. İmza yetkisi olmayan, geçici bir görevden uzaklaştırılan, İçişleri Bakanlığının 2 ayda bir uzattığı bana göre yeterli dayanağı olmayan, yanlışlıkla içine girdiği bir durum var.

“BEŞİKTAŞ’TA HERKESİN GÖZÜ VAR”

- Evet bir görevden uzaklaştırma var ama partiniz tarafından da görevden uzaklaştırıldığınız, oradan da aldığınız disiplin cezaları var... 3'üncü köprüyü desteklediğiniz için parti tarafından ihracı istenen bir kişisiniz. 'Parti düzenini sözlü ve eylemli şekilde bozmak, çalışmaları aksatmak' gibi konularda disipline sevk edildiniz. Harici konulara girmeden, içeriden dahili mücadeleleri neden verdiniz?

Her partide farklı düşünceler olabilir, sadece bunun ortaya konuş şekli, kullanılan mecralar tartışmalar yaratabilir. Beşiktaş çok göz önünde bir yer, herkesin gözü var, dahili, harici herkesin gözü var.

AK Parti'ye MHP’ye oy veren insanlarımızı Türkiye'nin birliği beraberliği için kucakladığımız, ortak çözüm arayışlarını paylaşmaya çalışarak HDP’li insanlarımızla da çok ciddi bir iletişim kurduk.

Sayın Cumhurbaşkanının başlattığı çözüm ve barış sürecine de destek verdik ama biz CHP olarak bunun içinde olmalıyız ama “kardeşlik” süreci demeliyiz. Yanlışlarını eleştirmeliyiz ama doğrularını da paylaşmalıyız.

Attığımız adımlar bir takım riskler içeriyor ve insanlar tarafından çarpıtılabiliyor. Bunlar parti içerisindeki arkadaşlarımız da olabiliyor. İşine gelmeyen insanlar da olabiliyor. Aksiyon aldığınızda bu dezenformasyon edilebiliyor. Bir yerleri rahatsız ediyorsunuz. Bu iktidar olabilir, kendi partinizdeki arkadaşlarınız da olur. Gerek partimdeki, gerek iktidardaki arkadaşların birçoğunun kötü niyeti olmadığını düşünüyorum. Yanlış anlama, dezenformasyon, Türkiye'nin kötü siyaset ikliminin günah keçisi olduk.

Yoksa bizim siyasetimiz bütün partili insanlarımızın altına imza atacağı bir tavra ve duruş içeriyor. SuperHaber de başka merkezlerden aldığı yanlış bilgileri kullanabiliyor. Ama gerçeği yansıtmayabiliyor.

'Üçüncü köprüye itirazımız olamaz, olmamalıdır ama sürecindeki yanlışlıkları daha doğru anlatmalıyız' gibi bir cümle kurdum, o makaslanarak farklı yansıtıldı. Külli irademi hiç kimseye vermem, ipotek altına sokmam. Çağdaş insanlar sorgularlar. Evladınızı sorgularsınız, birlikte bedel ödersiniz ama en çok evladınız öder.

“HEP AÇIK SİYASET YAPTIM”

“BEŞİKTAŞ HALKINA HESAP VERME BORCUM VAR”

- Soruşturma geçirdiğiniz dönem İçişleri Bakanlığı için “CHP içindeki millet düşmanlarını kullanıyor” ifadesini kullandınız. CHP’deki millet düşmanları kimler, sizin bir zamanlar birleştiğiniz, bugün yollarınızı ayırdığınız kişiler var mı?

Hizmeti engelleyen, her siyasi parti de kendini düşünen, milleti düşünmeyen, dar kadro hesaplarıyla hareket eden insanlar her partide var. Orada milletimize mesaj verdim. Ben hep açık siyaset yaptım. Belediye başkanlığım sırasında iç siyaset kültürü ile hareket eden arkadaşlarımızı hep uyardım. 'Düşman' kelimesi doğru bir kelime değil, hata yapan arkadaşlarımız var, doğru yapan arkadaşlarımız var. Sayın Cumhurbaşkanı memleketim Ordu’daydı, aday gösterilmeyen arkadaşları için eleştirilerde bulundu. Ben de aynısını yapıyorum. Kendi hesabına göre kullanan insanları uyarmalıyız, biraz şiddetli uyardım çünkü çok mağdur oldum, bu mağduriyet bugün benim mağduriyetim, yarın bundan millet, şehirler mağdur oluyor. Beni teklif eden partim ama göreve getiren Beşiktaş halkı. Benim onlara hesap verme borcum var.

“MİLLETİN EMANETİNİ ANCAK MİLLET ALIR”

“2,5 YILDIR FETÖ SORUŞTURMASI GEÇİRİYORUM”

- “Milletin verdiği kararı ancak millet alır” demiştiniz. Parti içi demokrasi var mı ki, elde ettiğiniz başarılar bir tarafa, soruşturmanın da sizin lehinize sonuçlanacağı ihtimaline dayanarak, partinin sizi aday göstermesi, milletin verdiği oylara sahip çıkması anlamına gelir mi?

Bu kimin sözü biliyor musunuz? Görevden uzaklaştırıldığım gece bir konuşma yaptım. Sayın Cumhurbaşkanına da çağrım oldu, bir gün sonra cevap verdi. Verilmiş bir karar var. Kendi bakanının verdiği bir karar. Oturup onu eleştirecek hali yok.

Yanlışlar er geç ortaya çıkar, Ergenekon da, Balyoz da, şike kumpaslarında... FETÖ’nün AK Parti iktidarını kullanarak yaptığı hukuk katliamlarını hep beraber yaşadık. O dönemle ilgili bir özeleştiri yapıyor ve özür diliyor.

‘Allah'ın verdiği canı Allah alır’ bunun da siyasetteki tezahürü: ‘Milletin emanetini ancak millet alır’... Adam suçluysa yakasını bırakacak mısınız, hayır tabii ki. Bu görevden uzaklaştırmanın ciddi temeli olması gerekir.

İstanbul Belediye Başkanı iken kendisinin görevden alınma tartışmalarında Recep Tayyip Erdoğan ‘Milletin emanetini ancak millet alır’ demiştir ve doğru bir sözdür. İnsanların kafalarında fazla suale neden olacak siyasi amaçlı operasyonlar uzun vadede tutmaz. Beni görevden alan İçişleri Bakanlığı müfettişleri bir gün bile ifademi almadılar. Bunlar birileri vur deyince öldürüyorsa, bir takım kötü insanların verecekleri enformasyonlarla... Bu kadar kötü şeyler varsa ben 2,5 yıldır FETÖ’den soruşturma geçiriyorum. Daha savcı yüzü görmedim. Benim ifadem bile alınmıyorsa artık burada her şey ciddiyetini kaybetmiştir. Nereye evrileceğini merak etmeye gerek yok.

Bundan sonra nereye evrilirse evrilsin ortada büyük bir yanlış vardır. Milletin emanetini taşıyan bir belediye başkanını görevden alırken ciddi bir şey varsa hemen gereğini yapacaksınız, aradan yıllar geçtikten sonra olmaz. Ne hukukta, ne siyasette, ne de insanlık açısından kabul edilebilir bir tarafı yok. Kötü insanlar iktidarı da kandırabilirler benim partimdeki yönetici arkadaşlarımı da kandırabilirler. İktidarla da belediye başkanlığım döneminde sürekli yapıcı, kötü siyaset alışkanlığı olan insanlardan da çok eleştiri aldığım halde büyükşehirle, hükümetimizle hep iyi ilişkiler kurmaya çalışmış birisiyim.

- İktidar benim düşmanım değil” ifadesini sık sık kullandınız.

Düşman olmadığım gibi dost olmaya çalışmak önemli.

"BEŞİKTAŞ'TA İMAR YOK, RANT YOK!"

- Uzaklaştırılmanızdan sonra Sayın Cumhurbaşkanımız, “İçişleri Bakanlığı böyle bir karar veriyorsa ortada bir su kaçağı vardır” gibi bir ifade kullanmıştı. Bunu neye yoruyorsunuz. Ardından gelen cümlelerde rüşveti içeren ifadeler vardı. Su kaçağı neydi?

Bu siyaseten söylenmiş ve maalesef kendisinin yanlış yönlendirildiği bir şey. İkincisi, Cumhurbaşkanının sözü ile bugün hareket etmeyecek bir iş adamı herhalde yoktur ama garip olan şu, Beşiktaş’ta imar yok, rant yok ki. Beşiktaş'ta bir şey yok, ortada bir ‘cambaza bak oynanıyor”. Ve iktidarı da bu sürecin içine çekti bazıları.

- O bazılarını açalım mı, sizi hedef alan kimlerdi?

FETÖ’cüler. Benim, İçişleri Bakanlığının benim görevden uzaklaştırılmamda sizin söylediğiniz iddiaların sahibi kim biliyor musunuz, Zekeriya Öz’de Ergenekon’da, Balyoz’da, şikede kullandığı resmi tanık. Benim Genelkurmay Başkanıma 'terörist' diyen sürecin Zekeriya Öz’ün resmi tanığı.

“BİR KUMPAS VAR”

- Siz görmediğinizi söylediğiniz evraklara nasıl hakimsiniz?

Şöyle. Ben görmedim demedim, bana hâlâ savcılık resmi olarak suçlamayı iletmiyor, ifademi almıyor, gizlilik kararı olmasına rağmen bana iftira atanlar bu belgeleri hukuka aykırı bir şekilde paylaşıyorlar.

İki; idare mahkemesinde görevden uzaklaştırma için iptal davası açınca İçişleri Bakanlığı gönderdi. Gönderince vakıf oldum. Bakanlığa 'Burada felaket var' dedim, “FETÖ’nün Ergenekon’da resmi olarak kullandığı kişileri burada da kullanmaya başladı, farkında değilseniz farkında olun” farkına vardılar, o yüzden soruşturmamız hâlâ duruyor.

Savcılar, İçişleri Bakanlığı ve devlet adamlığı sıfatına sahip insanlar da gördüler ki burada bir kumpas var. Ama bir yerel seçim var, yerel seçim öncesi “Biz bu kadar yıldır hata yaptık” demezler, seçimden sonra deneceğini biliyorum. Sürecin içindeyim, kendimden eminim. Ama Sayın Cumhurbaşkanı 2010'da yine kendisini yanıltarak, aynı şeyi Aytaç Durak ile ilgili de bu ifadeyi kullandı. 4 sene görevden uzaklaştırdılar, seçime 1 ay kala aday çıkmayınca iade edildi, sonra da bütün davalarından aklandı. Bu suçlamalarla ilgili benim bir davam yok. Dün Ergenekon ve Balyoz'la ilgili nasıl hatalar yapıldı ise bizim sürecimizde aynı süreçtir. Türkiye'de devlet yapılanması paralel devlet yapılanması ile o kadar çok iç içe girdi ki, hala onun alışkanlıkları onun yarattığı dezenformasyon, onun izlerini hep beraber yaşıyoruz. Büyük bir felaket atlattık. Bizim şahsımız, ailem önemli ama ülkemiz önemli. Bu kalıntı ve kötü izleri temizleme operasyonunu çok daha düzgün bir biçimde yapılması lazım.

“FETÖ İLE MÜCADELE SADECE CHP’NİN MÜCADELESİ DEĞİL”

- FETÖ’nün hedefinde olduğunuzu söylediniz. FETÖ ile mücadele açısından partinizin gereğini yerine getirdiklerini, dolayısıyla sizi de aklayacaklarına inanıyor musunuz?

FETÖ ile mücadele CHP’nin mücadelesi değil sadece.

- Çeşitli hukukçular Kılıçdaroğlu’nun FETÖ ile mücadeleye zarar verdiğini söylüyorlar. Sulandırılmasına neden olduğu söyleniyor.

Bu Sayın Kılıçdaroğlu meselesi değil, bu ülkenin meselesi. Sürecin işletilmesine dair birçok yanlış yapılıyor. Çözüm ve barış süreci nasıl bir çukura girdiyse, FETÖ süreci de öyle bir tehlike içeriyor. Biz FETÖ ile 17/25 Aralık'tan önce de mücadele ediyorduk, ortada bir suçlu aramaktansa önce temizleyecek doğru operasyonları yapmak. Burada çok insan haksız yere mağdur oluyor. Bunlara ses çıkartmamak ne vicdani, ne ahlaki, ne insani, ne de İslamidir. Birilerinin bunu söylemesi lazım. Cumhurbaşkanı ‘at izi it izine karıştı’ deyince kimse ses çıkarmadı ama CHP bir şey söyleyince ‘Sen FETÖ’ye mi çalışıyorsun’ deniliyor. Bamteli burada. FETÖ’ye, emperyalizme karşı beka meselesi var. Bu ülkenin her zaman beka meselesi olabilir. Beka yani ailenize yapılan saldırıya karşı ortak duruş sergilemek zorundasınız. Bu ortak duruşta öncelikle iktidar sahibi adım atmak zorunda, muhalefet zaten gücü elinde tutmuyor.

- Ama beka sorunu için AK Parti ve MHP ellerinden geleni yapıyorlar.

Ben yerel yönetimler dışında bir takım konulara girmek istemiyorum, bu benim işim değil.

“ZEKERİYA ÖZ’ÜN TANIĞI SERBEST, BEN SORUŞTURULUYORUM”

- Doğru. FETÖ’nün hedefindeyim dediğiniz için…

Ben demedim, ben diyorum ki İçişleri Bakanlığının beni görevden alırken kullandığı kişi Ergenekon’da ve o süreçte Zekeriya Öz’ün resmi tanığı ve bu adam serbest geziyor ben soruşturma geçiriyorum ve ben bu adamın ihbarıyla FETÖ sürecini yaşıyorum.

“FETÖ SÜRECİNİ BİR MECZUP BAŞLATTI”

- O ihbarla değil, sizin belediyede çalışan bir bayanın ifadesi ile başlamıştı süreç sanıyorum?

Basında çıkan bütün haberlerin kaynağı bu meczup kişi. Benim FETÖ ihbarım belediyeden atılan meczup bir kadınla başlıyor, 2,5 sene oldu, ortada hiç bir şey yok. Ben daha ifade vermedim. Siyaseten ben mağdur olabilirim, bu röportajı tam yayınlarsanız bana değil... FETÖ sürecinin yanlış işletilmesi kime yarar?

“AT İZLERİNİN BİR BAŞKA ÖRNEĞİYİM”

- Hiç kimseye yaramaz.

Doğru yapılan işlere de zarar verir. Aslında siz bu yayınla bu uyarıyı yapmış olacaksınız. FETÖ sürecinin doğru yürütülememesi, Cumhurbaşkanının telaffuz ettiği at izlerinin karışmasının bir başka örneğiyim ben.

ADAY OLACAK MI?

- Ben de bu sürecin bir mağduru olarak sizin en çok da ailenizin içindeki muzdaripliğe dikkat çekmeye çalışıyorum. Görevden alındıktan sonra Kılıçdaroğlu’nun inancını tam olarak görebildiniz mi, suskun mu gördünüz, doğal aday olduğunuzu söylediniz ama Aziz Kocaoğlu aday adaylığını açıkladı, siz de böyle bir yol mu deneyeceksiniz?

Genel Başkan ve parti sözcüsü; ben ve Ataşehir Belediye Başkanı ile ilgili 1 sene evvel bu konuda bir duruş sergiledi. Onların sözü üzerine benim söz söylemem uygun düşmez, bekleyip göreceğiz. Sonuç itibariyle biz doğal adayız, bize yapılan haksızlık, yanlışlık nereden geldiyse geldi. Burada geldiği yer kadar buna verilecek cevap da önemli. Bu noktada hükümetin ve bu karar sahiplerinin, bu süreci yönetmekte sorumlu insanların, hakkımdaki MİT ve Sayıştay raporlarına kadar Başbakanlık Etik Kurulu Raporu, savcılık bilirkişi raporuna kadar müspet gelmesinden sonra da, bu iftiraların FETÖ’cü ve meczup bir kaç kişi tarafından yapılmış ve bu sürecin yanlış yönetilmesine vakıf olduklarını bildikleri için artık adaletin ne olduğunu bilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Adaletin tecellesinin iktidarın da, partimin de yeniden göreve gelip, şehrimle helalleşmeme fırsat verileceğini düşünüyorum. Ama her şey takdir ilahi. Sayın Genel Başkan ve partinin yöneticileri karar verecekler. Ben kimsenin kapısını çalmıyorum. Partiyi temsil eden bir genel başkan ile iletişimim var. Partinin tek meselesi ben değilim.

- Ama adınızı açıklamakta imtina ediyor gibi.

Ama İstanbul’da kimse açıklanmadı.

- O da enteresan bir durum. CHP, İYİ Parti’ye teslim mi oldu?

Ben o parti işlerine girmem.

“1 YIL ÖNCEKİ CEVAPLARIN AKIBETİNİ BEKLİYORUM”

- Peki neden ilçelerin isimleri belli olmadı?

Ben Belediye Başkanıyım. Ben partinin üst kurul üyesi değilim. Meseleyi büyük gözle değil ama bir vatandaş olarak değerlendirebilirim. Ben doğal adayım. Bu meseleleri irdelemektense doğal adaylığımın değerlendirilmesini beklemekten başka bir çarem yok. 1 yıl önceki verilen cevapların akıbetini ben de sizin gibi bekliyorum.

“PARTİNİN GÜÇLÜ OLDUĞU YERLERDE İÇ SİYASET KÜLTÜRÜ DAHA EGEMEN”

- Battal İlgezdi’nin adaylığına kesin gözle bakılıyor. Bu tercihin altındaki sebep ne sizce? Sizin suçlu, onun masum olduğunuza inanmaları mı yoksa başka ilişkiler ağı mı var?

Bu sorunun cevabı bende değil ki. 3'üncü kişilerin veya Sayın Genel Başkanın ne düşündüğünü bana soruyorsunuz. Ben de bir partili, bir belediye başkanı sorumluluğu ile bekliyorum. Hakkı yenmiş, mağdur olmuş bir kişi olarak ben de merak ediyorum. Ben diyorum ki, iktidar birileri tarafından yanlış yönlendirildi, ama ortada büyük bir yanlışlık var, akıbetini siyasi olarak değerlendirecek olan benim partim. Bunun doğru değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. İnsanların kafasının arkasında nasıl hesaplar var, çok ilgilenmedim. Ben, parti içi hesaplarla, parti içine dönük siyasetçi olmadım, ben hep yüzümü millete döndüm. Partinin güçlü olduğu yerlerde iç siyaset kültürü daha egemen hale geliyor. Hesap orada daha çok oluyor. İç siyaset kültürü çok zarar veriyor. Bunu yaparken hükümete yanlış bilgiler veriliyor. Geçen gün, 'Belediye imamı' olan kişiye baktım. Benden önceki belediye başkanı kendisiyle bir sözleşme yapmıştı. Sözleşmenin rakamı aylık 10 bin lira ama ben onunla çalışmadım, başkasıyla çalıştım, liyatkatlı, İzmir’de çalışmış, İzmir belediye başkanını 397 yıl ile FETÖ’cülerin yargıladıkları dönemde belediyeye danışmanlık yapmış muhasebat baş kontrolörü ile çalışmak istedim. Ama sizin haberde onunla çalıştığım yazıyordu, yanlış haberin sizin internet sitesine konmasıydı, kaynakta sizin değildi. Google siyaseti, google yargısı işliyor orada.

“DEVLETİMLE, PARTİMLE KAVGA ETMEK NİYETİNDE DEĞİLİM “

- Biz burada kayıt altında bir görüşme yapıyoruz tabii, bazı görüşleri ve siyasi algıları netleştirmeye çalışıyoruz, hukukçu kimliğiniz dolayısıyla muhakeme gücünüze hitaben de soruyorum bu soruları. Adayların açıklanması konusundaki sessizliğin ve belirsizliğin son ana kadar bağımsız aday olarak çıkmanızın engellenmesi olabilir mi?

Böyle bir bilgim yok. Bağımsız adaylık meselesini sizden duyuyorum. Benim öyle bir düşüncem olmadı. Ben sadece eşitlik, hak, adalet istiyorum. Yoksa kafamın arkasında birileriyle hesaplaşma, bu kararı veren devletimle kavga etmek, partimle kavga etmek gibi niyetlere sahip değilim, ben huzur istiyorum, milletimiz huzur istiyor. Zaman zaman şehre hizmet ederken engellemeleri görünce üzülebiliyor ve milletimiz adına tepki gösterebiliyoruz, çünkü bir emanet taşıyoruz, o sorumluluk duygusuyla tavrımızı yüksek bir seviyede gösterebiliyoruz ama özünde bir hizmet adamıyız, huzur insanıyız. Kavga eder görüntüsü verdiğimiz oldu, emin olun hiç birini başlatan ben olmadım, tam olarak meşru müdafaadır, nefsi müdafadır. Emanet taşımanın verdiği sorumlulukla belki çizgiyi biraz aşmış olabiliriz ama inanın kötü niyetimiz de, kavga etmek gibi bir niyetimiz de olmadı.

“CHP, ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE AÇIKLAYACAK”

- 31 Mart’a 70 gün kaldı. AK Parti adaylarını hemen hemen belirledi. Güneydoğu işbirlik görüşmeleri sürüyor. CHP için belirsizlik hali hakim. Bu şartlarda girilecek bir seçimden CHP adına beklentiniz nedir?

Sayın Cumhurbaşkanı dün, evvelsi gün adaylarını açıkladı. Sadece İstanbul’u erken açıkladı. CHP'nin İYİ Parti ile ittifak süreci vardı. Ben parti yöneticisi değilim. Sanıyorum dün itibariyle bu sonuçlandı, önümüzdeki günlerde bunu açıklayacaklar. Ben de sizin gibi heyecanla bekliyorum.

“ODA TV’NİN HABERLERİNİ CİDDİYE ALMAM”

- CHP medyasının hedefinde olmanızın altında ne yatıyor?

Havuz medyasının hedefinde olmamın altında ne yatıyor?

- Ben Oda TV’nin, Cumhuriyet'in haberleri için söyledim.

Oda TV’nin haberlerini ciddiye almam ama Cumhuriyet değerli bir gazetedir. Bugün değersiz olabilirler, en azından konumunu koruyor, gazetecilik ne halde görüyorsunuz, sizin sorularınız bir çok şeye işaret ediyor. Ben iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalıştım. Beşiktaş’tan, İstanbul’a; İstanbul’dan Türkiye’ye verdiğimiz mesajlar ortak değerlerimizi büyütmeye odaklı. Bundan rahatsız olanları mukafat sayıyorum. Ben tevekkül sahibi bir insanım. Doğru yaptıklarımın cezasını görüyorsam, öbür dünyanın kefareti, bu dünyanın da mükafatı olarak görürüm.

“BATTAL İLGEZDİ İLE EŞİT MUAMELENİN GERÇEKLEŞECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”

“PARTİ KENDİ HUKUKUNA SAHİP ÇIKACAK”

- Battal İlgezdi aday olursa, Sarıgül de aday gösterilirse ve siz gösterilmezseniz, bunu nasıl okumak lazım, bu görüntü bize neyi ifade eder?

Sarıgül geçen dönem büyükşehir adayımız, benim tartışılmamın Sarıgül’ün hiç bir alakası yok. Ama Battal İlgezdi ile pozisyonumuz aynı. O zaman ben çok farklı bir pozisyona düşmüş olacağım. Sayın Genel Başkanının 1 yıl önce söylediği sözün, parti sözcüsünün kurumsal olarak takındığı tavrın üstüne böyle bir şey olacağını düşünmediğim için yorumlamaya bile ihtiyaç görmüyorum. Eşit bir muamelenin muhakkak gerçekleşeceğini düşünüyorum. Burada benim hukukum da değil, partinin hukuku var, parti kendi hukukuna sahip çıkacak. Ve en önemlisi şu, aslında iktidar bir karar verdi, o karar biraz abartılı ve haksız oldu. Aslında onu sürdürmeyerek yani yanlışta ısrar etmeyerek olgun bir tavır da gösterdi. Çünkü birilerinin taşeronu olmakta var, nasıl bir tuzak ve yanlış olduğunu iktidar da gördü.

- Sürdürmemek derken tutukluluk hali olmamasını mı kastediyorsunuz, şu an iyi giden ne var onu anlayamadım?

İyi giden… İki kere MİT raporu alınmış, lehimde. İstanbul’un en güzel Sayıştay raporu Beşiktaş’a verildi.

- Sayıştay raporunda bir takım idari hatalara da yer verilmişti.

Önemli değil onlar.

“YETKİMİ KİMSEYE DEVRETMEDİM”

“DOMİNANT BİR KARAKTERİM”

- Değil ama bizim en çok merak ettiğimiz, söylenti kısmına giren Hüseyin Avni Sipahi’nin sizden çok belediyeyi kendisinin yönettiği dedikodulara ne diyeceksiniz?

Siz kendiniz söylüyorsunuz. Dedikodu onlar. Ciddiye alınacak şeyler değil. Benim danışmanlığımı yapmış birisi. Bu dedikodular bizim başarılarımızı örtmek içindir. Bunları cevaplamakta tuzağa düşmek haline geliyor. Çünkü hiç olmayan, gerçek dışı şeyler. Bir de ben dominant bir karakterim, yetkimi paylaşırım ama hiç kimseye bütün yetkileri devretmem.

- Partime bile külli irademi vermem, dediniz…

Vermem, hiç kimseye vermem. Parti üyesi partinin talimatlarını yerine getirmek zorundadır. Bunda beis yok. Üstelik AK Parti’de bu daha da egemen bir durum. Ben belediye başkanlığı yetkimi kimseye devretmedim.

“BEŞİKTAŞ’I DAHA CAZİBELİ HALE GETİRDİK”

- Ama parti sizi uzaklaştırma kararlarıyla, disipline sevk ederek bu duruma sizi düşürmüş oldu biraz. Burada bir tenakuz, çelişki var.

Farklı bir şeyler yaptığınızda farklı tepkiler oluyor, bu da doğal. Herkesin daha çok konuştuğu, daha çok ilgilendiği, enerjisi yüksek parlak bir şehir algısını ve yaşamını inşa ettik. Beşiktaş’ta inşaat yok, imar yok, rantlar yok. Ne var zengin bir sosyal yaşam var, Bağcılar’daki bir insan da Beşiktaş’a gelmek istiyor. Semtleri bile bir marka. Ortaköy, Dolmabahçe, Etiler... Hepsini biliyorsunuz. Kız sen İstanbul’un neresindensin, şarkı var. Cumhurbaşkanlığı ofisinin, saraylarının olduğu, mekanlarıyla, boğazıyla, insanıyla herkesin cazibe merkezi. Biz de bu cazibeyi daha cazibeli hale getirdik. Allı pullu hale getirdik.

“CHP BİZİ YENİDEN ADAY YAPACAKTIR”

- Bunun devamını kendi partiniz istemeyecek mi?

Bunu isteyecektir ve bizi yeniden aday yapacaktır, göreve getirecek olan Beşiktaş halkı. Beşiktaş halkı da Türkiye rekoruyla yeniden seçecektir, hiç şüpheniz olmasın.

 

 

Murat Hazinedar, İlgezdi aday olursa, aday gösterilmek istiyor! ile ilgili etiketler AK Parti FETÖ CHP Osmanlı
GÜNÜN VİDEOSU

326 yolcu taşıyan uçakta korku dolu anlar! Piste sert iniş yaptı... O anlar kamerada

Alman Lufthansa’ya ait Boeing 747 tipi uçak Frankfurt-Los Angeles seferi sonunda piste sert iniş yaptı. 326 yolcu ve 19 mürettebat bulunan uçak iniş sonrası kontrollerin ardından Frankfurt’a geri döndü. Korku dolu anlar kameralara yansıdı.