Bugün euro kaç TL?

Bugün euro kaç TL? Avrupa Bölgesi'nin para birimi olan ve birçok vatandaşı yakından ilgilendiren konulardan biri de 1 euronun ne kadar olduğu. 15 Kasım gününde gündemi ve ekonomiyi takip etmek isteyen vatandaşlar güncel döviz kurunu takip ediyor. Maaşını döviz üzerinden alan veya yurt dışına çıkmayı planlayan vatandaşlar, bugün euro kaç TL, 1 euro ne kadar gibi sorulara yanıt arıyor. Biz de bu konuyu sizler için araştırdık. Peki bugün euro kaç TL? 1 euro ne kadar? 15 Kasım güncel döviz kuru!

Bugün euro kaç TL? Vatandaşlar tarafından internette en çok araştırılan konulardan biri de 15 kasım güncel döviz kuru oluyor. İşlerini euro üzerinden yapan veya maaşını güncel euro kuru ile alan vatandaşlar 1 euronun ne kadar olduğunu araştırmaya devam ediyor. Biz de bu konuyu sizler için araştırdık ve haberimize ekledik. Peki Bugün euro kaç TL? 1 euro ne kadar? 15 Kasım güncel döviz kuru! İşte tüm detaylar...

Bugün euro kaç TL?

15 KASIM 2018 EURO KAÇ TL? ÖĞRENMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

EURO NE KADAR?

14 Kasım 2018 Çarşamba günü kapanışta 6,25 liradan işlem gören euro, 15 Kasım 2018 Perşembe günü saat 09.30 itibariyle 6,19 TL'den işlem görüyor..

1 Euro 6,1955 Türk Lirası karşılık gelmektedir. 1 Euro karşılığında 6,19255 Türk Lirası alınabilmektedir.

1 EURO SERBEST PİYASADA NE KADAR?

Euro, düne göre %0.311 değişim ile son olarak, Euro alış kuru 6,1955 TL, euro satış kuru 6,1918 TL’dir.

EURO

Euro veya Avro (simge: €; kod: EUR), Avrupa Birliği'nin kurumları tarafından kullanılan ve Almanya, Avusturya, Belçika, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İtalya, Kıbrıs, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Portekiz, Slovakya, Slovenya ile Yunanistan'ın oluşturduğu euro bölgesinin resmî para birimi.

Ayrıca dört Avrupa ülkesinde (Andorra, Monako, San Marino ve Vatikan) daha kullanımda olan euro, 2013 itibarıyla her gün yaklaşık 334 milyon Avrupalı tarafından kullanılmaktadır. Ek olarak 2013 itibarıyla dünya genelinde 210 milyon insan -Afrika'daki 182 milyon insan dahil- euroya sabitlenmiş para birimlerini kullanmaktadır.

Euro, Amerikan dolarının ardından dünyada en büyük ikinci rezerv para ve en çok kullanılan ikinci para birimi konumundadır. Eylül 2013 itibarıyla dolaşımdaki yaklaşık €943 milyar değerindeki banknot ve madenî parayla birlikte euro, dünyadaki en büyük toplam değere sahip para birimidir. Uluslararası Para Fonu'nun çeşitli para birimleri arasında yaptığı 2008 yılı GSYİH ve satın alma gücü paritesi tahminlerine göre, euro bölgesi dünyadaki ikinci büyük ekonomidir.

Euro adı 16 Aralık 1995'te resmen kabul edildi. Euro, 1 Ocak 1999'da hesap birimi olarak dünya finans piyasalarına tanıtıldı ve 1:1 (ABD$1,1743) oranı ile ECU'nun yerini aldı. Euro madenî para ve banknotları 1 Ocak 2002'de dolaşıma girdi.

EURO KULLANAN ÜLKELER

Almanya
Avusturya
Belçika
Estonya
Finlandiya
Fransa
Hollanda
İrlanda
İspanya
İtalya
Kıbrıs Cumhuriyeti
Letonya
Litvanya
Lüksemburg
Malta
Portekiz
Slovakya
Slovenya
Yunanistan

AB ÜYESİ OLMADIĞI HÂLDE EURO KULLANAN ÜLKELER

Andorra, Monako, San Marino ve Vatikan AB üyesi olmamalarına karşın, yapılan antlaşmalar çerçevesinde euro kullanmaktadır. Karadağ, Kosova ve Zimbabve ise AB ile herhangi bir antlaşma imzalamadan euro kullanmaktadır

EURO ENDEKSİ

Borsada işlem gören yatırım araçlarının belirli zaman dilimi içerisinde bütünsel ve sektörel olarak fiyatlarında, maliyetlerinde ve satış performansındaki oransal değişimi ölçen göstergeye endeks denir.

Akla ilk hisse senedi gelse de tahvil, bono, döviz ve Euro endeksi gibi birçok para birimi için endeks hesaplanır.

Yerel piyasada en önemli endekslere Borsa İstanbul’da işlem gören en yüksek hacimli 100 şirketten oluşan BIST 100 ve BIST 30 endekslerini örnek verebiliriz.

Küresel piyasada işlem gören en bilinen endeksler ise Dow Jones 30, FTSE 100, DAX 40, S&P 500, Nasdag ve DJ Euro Stoxx 50 örneklerini verebiliriz.

DJ Euro Stoxx 50 Nedir?
DJ_EUR50 kodu ile bilinen The Dow Jones Euro Stoxx 50 endeksi, Euro kullanılan 12 ülkenin en değerli şirketleri ile oluşturulmuş bir endekstir. 1998 yılında hesaplanmaya başlanmış olup bugün Avrupa’daki en büyük ve en likit 50 payı içermekte. Her Eylül ayında ise birleşimi tekrar gözden geçirilir.

Avrupa ekonomisinin barometresi olarak kullanılan DJ Euro Stoxx 50 şirketleri arasında Inditex grubu, Unilever, L’Oréal, Deutsche Bank, Bayer, Allianz, BMW, Nokia ve Wolkswagen grup başta olmak üzere Avrupa’nın önemli şirketleri bulunmaktadır.

Parite Nedir?
Piyasalarda para birimleri ile çiftler halinde işlem yapılmaktadır. Parite de ülke para birimlerinin birbirine oranları ya da bir ülkenin para biriminin diğer bir ülkenin para birimine karşı değeridir.

En çok kullanılan pariteler EUR/USD ve USD/JPY pariteleridir.

EUR/USD paritesinin anlamı Euro para biriminin Amerikan Doları karşındaki değeridir. Tam tersi USD/EUR olduğunda ise Amerikan Dolarının Euro karşısındaki değeri anlamına gelir.

Paritelerde ilk yazılan para birimi baz, ikincisi ise karşıt döviz anlamına gelir. Örnek vermek gerekirse EUR/USD paritesinde Euro baz dövizdir. Yani paritenin yönü Euro ile hareket eder. Euro düşerse değer kaybeder, yükselirse de değer kazanır.

Karşıt döviz ise parite ile ters orantılıdır. Karşıt dövize de örnek vermek gerekirse USD/JPY paritesi ele alalım. Japon yeni değer kazanırsa USD/JPY paritesi düşer, kaybettiğinde ise parite değer kazanır.

EURO Pariteleri Nelerdir?
En bilinen ve finans piyasalarında en yüksek işlem hacmine sahip olan Euro paritesi EUR/USD’dir. Onun dışında kalanlar ise aşağıdaki gibidir.

EUR/JPY Paritesi: Euro Japon yeni paritesidir. Majör bir paritedir.
EUR/GBP Paritesi: Euro’nun İngiliz Sterlini paritesidir. Yüksek işlem hacimli majör bir paritedir.
EUR/AUD Paritesi: Euro Avusturya Doları paritesidir.
EUR/CAD Paritesi: Euro Kanada Doları paritesidir.
EUR/SAR Paritesi: Euro Suudi Arabistan Riyali paritesidir.
EUR/CHY Paritesi: Euro İsviçre Frangı paritesidir.

DÖVİZ

Döviz, dar anlamda (çek, poliçe gibi) yabancı parayı temsil eden belgeler. Türkçede yabancı ülkelerin paralarına da döviz denmektedir. Herhangi bir ülkenin parasının, başka bir ülkenin (veya ülkelerin) parasına dönüştürülmesiyle ilgili işlemlere de döviz işlemi veya kambiyo işlemi denir. Döviz kelimesi Türkçeye Fransızca'daki deviseden geçmiştir. Genel olarak döviz dendiğinde milletlerarası ödemelerde kullanılan ödeme araçlarının tamamı ifade edilir.

Ekonomik açıdan bakıldığında döviz, iktisadi anlamda bir mal niteliğindedir. Döviz borsaları bazı özel nitelikleri olan piyasalardır. Kısaca belirtmek gerekirse, New York, Londra, Tokyo, Frankfurt, Zürih ve Paris en büyük döviz borsaları arasında bulunmaktadır. Ancak, döviz piyasalarını belirli bir yer veya mekanla sınırlı piyasalar olarak düşünmek doğru değildir.

Döviz borsaları, muayyen coğrafi bölgelerde faaliyet gösterseler de, çeşitli elektronik haberleşme araçlarıyla birbirleriyle sürekli olarak ilişki içinde bulunurlar. Denilebilir ki, günün her saatinde dünyadaki döviz piyasalarından herhangi birisi açık bulunur. Mesela ABD'in batısında yer alan San Fransisco'da borsalar kapandığında Uzak Doğuda Tokyo, Hong Kong ve Singapur borsaları, ayrıca bu borsalardaki çok uluslu Amerikan ve Avrupa bankalarının şubeleri yeni açılmışlardır. Uzak Doğu borsaları kapandığında ise Orta Doğunun mali piyasaları ve merkezleri iki saatten beri çalışmakta olup Avrupa borsaları mesaiye yeni başlamaktadır. Avrupa ile ortak çalışma saatleri sırasında New York borsasında faaliyet hacmi yoğunlaşmaktadır. Londra bankaları coğrafi konumları dolayısıyla, günlük çalışma süresi içinde öteki Avrupa piyasaları ve Kuzey Amerika dahil olmak üzere, Uzak Doğu ve Orta Doğu piyasalarıyla işlem yapabilmektedirler.

Milletlerarası döviz borsaları 24 saat sürekli olarak çalıştıkları için döviz fiyatları (kurları) sürekli olarak değişirler. Döviz bir iktisadi mal gibi işleme tabi tutulduğundan, dövizin bir arz ve talebi ve dolayısıyla da bir fiyatı vardır. Döviz fiyatlarına döviz kuru (exchange rate) denmektedir.

Döviz kurları genellikle bir birim döviz başına (veya bununla değiştirilebilen) millî para miktarı olarak tanımlanır. Döviz kurları 1 birim millî paranın karşılığı olan döviz miktarı olarak da tanımlanabilir. Bu şekilde düşünüldüğünde kurlar 1 USD = 1,35 TL veya 1 TL = 0,74 USD olarak ifade edilebilir. Bu iki sistem birbirinin tersidir. Birincisinde dövizin, millî para cinsinden değeri ifade ediliyor; buna direkt-kotasyon sistemi deniyor. İkincisinde ise millî paranın dış değeri, yani döviz cinsinden fiyatı gösteriliyor; buna da indirekt kotasyon sistemi deniyor.

Milletlerarası borsalarda döviz kurları ABD dolarıyla millî paralar arasındaki değişim oranı şeklinde ifade edilince, ABD doları dışında iki para arasındaki değişim oranı bunların dolar cinsinden fiyatlarına göre dolaylı olarak hesaplanabilir. Mesela, 1 USD = 1,35 TL ve 1 USD = 0,83 EUR ise; 1 EUR = 1,63 TL olur. Bu şekilde dolar dışındaki paralar arasında hesaplanan kurlara çapraz kur (cross-rate) denilmektedir. Yani iki para arasındaki dolaylı değişim oranına çapraz kur adı verilir.

Yabancı paraların çapraz kurları arasında da bir uyum vardır. Çapraz kurlar arasındaki uyum bozulur, yani dövizin ucuz olduğu yerden satın alınıp pahalı olduğu yerde satılması işleri ortaya çıkabilir. Bu farklardan yararlanarak kazanç sağlanması işlemine arbitraj denir. Geniş anlamda döviz ticareti; döviz bazında mevduat bulundurmayı, döviz piyasaları arasındaki kur farkından kâr elde etmeyi (döviz arbitrajı), zaman içindeki kur değişmelerinden kar elde etmeyi (döviz spekülasyonu) de kapsamına almaktadır.

Döviz piyasaları vadeli piyasa (forward market) ve vadesiz piyasa (spot market) olmak üzere ikiye ayrılırlar. Vadesiz piyasalarda döviz işlemleri herhangi bir işgününde o günün döviz kuru üzerinden yapılmaktadır. Vadeli piyasalarda ise tarafların sözleşme ile tespit ettikleri gelecekteki bir gün ve döviz kuru üzerinden (vadeli döviz kuru) döviz alım ve satımının taahhüt edilmesi şeklinde yapılmaktadır.

Vaktiyle altın para sisteminin yürürlükte olduğu yıllarda ülke paraları, bulundurdukları veya temsil ettikleri altın miktarına göre birbirleriyle mübadele edilirlerdi. Mesela Türk lirası 2 gr altını, dolar 6 gram altını temsil ediyorsa, 1 dolar = 3 TL olarak belirlenirdi. Böylece belirlenmiş olan kurların değişmeleri de mümkün olmazdı. Altın para sisteminin çok önemli bir üstünlüğü olarak nitelenen bu husus, daha sonra kâğıt para sistemine geçirilmesiyle birlikte geçerliliğini kaybetti. Döviz kurları sabit veya esnek olarak belirlenebilmesinin fayda ve mahzurlarını esas alan tartışmalar iktisat literatüründeki canlılığını hala korumaktadır.

II. Dünya Savaşı sonlarından 1973 başlarına kadar dünyada geçerli olan ve Bretton Woods Sistemi diye bilinen para sistemi bir sabit kur sistemiydi. 1973 başlarından itibaren Batılı ülkeler esnek veya değişken kur sistemini benimsemişlerdir. Ne var ki, Avrupa Topluluğu ülkeleri gibi bazı sanayileşmiş ülkeler paralarını sabit kurlardan birbirine bağlayarak bir para sahası oluşturmuşlardır. Belirtmek gerekir ki, günümüzde tam bir esnek kur sistemi hemen hemen hiçbir ülkede uygulanmamaktadır. Hemen hemen her ülke döviz kurlarının nisbi de olsa istikrarlı oluşunu özlemektedir. İstikrar arayışları ise döviz piyasalarına müdahaleyi zorunlu kılmaktadır.

Türkiye'de 1929 yılına kadar Lozan Antlaşmasında yer alan hükümler dolayısıyla döviz piyasalarına fazla bir müdahalede bulunulamamıştır.

Lozan Antlaşmasının koyduğu sınırlamaların sona ermesiyle birlikte, 20 Şubat 1930 tarihinde çıkartılan 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu ile döviz işlemlerini düzenleme yetkisi Maliye Bakanlığına verilmiş ve yoğun bir şekilde döviz kontrolü uygulanmaya başlanmıştır.

Özellikle 1983'ten sonra Türk Lirasına konvertibilite sağlamak yönünde getirilen bazı düzenlemelerle 1567 sayılı kanunun uygulamaları yerine geniş ölçüde bir serbesti ortamı getirilmiştir. Sabit döviz kuru sistemi fiilen terk edilmiş ve kurların önce kısa aralıklarla, sonraları Merkez Bankasınca her gün belirlenmesi yoluna gidilmiştir. Hükümet 1989'da aldığı bir kararla banka ve yetkili kurumlara 3000 dolar veya eşdeğer döviz satabilme hakkı verildi. Mart 1990'da 32 sayılı karar olarak bilinen Türk Parasını Koruma Hakkındaki Karar'da yapılan değişiklikle, Türkiye'de yerleşik kişilere sınırsız döviz bulundurma ve transfer etme gibi haklar tanındı (1993).

Döviz birimleri
Döviz sözcüğünden genellikle herkes yabancı para anlamını çıkarır. Oysa döviz, banka ekonomisiyle ilgili genel anlamda yabancı para birimi olarak anlaşılır. Yurtdışındaki yerlerde (havaleler, para değişimi ve çekler aracılığıyla) dar anlamda sadece borçların yurtdışı bankalarına ödenmesidir.

Döviz kavramı ve kullanımı

Ülke içerisinde yabancı para cinsinden yönetilen hesaplarda - döviz hesaplarında
Döviz cinsinden para değişiminde, çekler ya da havalelerde.

Döviz çeşitleri terimsel olarak farklılık gösterir. Nakit para (banknotlar ve madeni paralar) yabancı para cinsindendir.

Dövizler sıklıkla fiyat belleği olarak kullanılır. Ulusal para biriminin değeri ya da bu cinsten olan taleplerin değeri gelecek için aşağı yukarı sabit olarak kabul edilmektedir. Bu etki beklenen yüksek enflasyonu ortaya çıkarmaktadır.

Döviz olarak bir nakit para birimini kullanmak, döviz sahipleri adına da riskler doğurur, zira nakit para biriminin dolaşım hızı, değer belleği olarak temel kullanım işlevi aracılığıyla oransız bir şekilde düşüşe geçer. Yurtiçi para dolaşımı durdurulur durdurulmaz, savunmasız enflasyon adına para biriminde her bir merkez bankasının döviz cinsinden para miktarı (burada nakit para) arttırılır. Rastlantısal sapmalar (dalgalanmalar) aracılığıyla dolaşım çok az artar (ve bundan dolayı fiyatlar buna göre yükselir), daha sonra önceden var olan çok miktardaki nakit para dolaşıma geçebilir. Bu durum enflasyonu kaçınılmaz kılar; böyle bir etki Japon Yeni’ni ve Amerikan Doları’nı olumsuz yönde etkiler.

Dövizleri beklenmeyen bir enflasyon altında bulunan bir döviz sahibi risk alabilir. Örneğin Avrupalı yatırımcılar 2002 yılında ABD dolar kurunun Avro karşısında değer yitirmesi nedeniyle Amerikan Hisse Senetleri'nde kayba uğramışlardır; fakat bunun yanı sıra Amerikan Doları’nda hisse senetleri ciddi şekilde düşüş yaşamıştır.

Konvertibilite (Serbestçe başka para birimlerine çevrilebilirlik)
Serbestçe bozdurulabilen dövizler kısıtlamalar olmadan başka para birimlerine dönüştürülür. Konvertibiliteye sahip dövizler olarak da adlandırılır.

Kısıtlı konvertibiliteye sahip dövizler değişim esnasında kısıtlamalar ile karşılaşmaktadır. Bu dövizler örneğin sadece belli kişi çevrelerince ya da belli amaçlar için başka para birimlerine dönüştürülebilinir. Değişime (değiş-tokuş) sadece belirli kısıtlamalara da maruz kalabilir. Bu para birimleri kolay para olarak da tanımlanmaktadır.

Bundan başka, yerli ve yabancı para çevrilebilirliği (konvertibilitesi) arasında fark vardır. Bir yerli vatandaş ülkesinde ulusal parasını yabancı paraya çevirebiliyorsa, o para birimi yerli çevrilebilirliğe sahiptir. Aynı şekilde bir yabancı, söz konusu bu ülkede yabancı parayı bozdurabiliyorsa, bu takdirde o para birimi yabancı çevrilebilirliğe sahiptir.

Çevrilmeyen dövizler bir döviz kontrolü altında bulunur. Değişim (değiş-tokuş) diğer para birimlerinde yasaklanmıştır ya da sadece bireysel onay (Döviz Kontrolü Yönetimi) ile mümkündür.

Kur oluşumu
1 Ocak 1999’da Euro’nun yürürlüğe girmesiyle Almanya’daki döviz kurları resmi olarak belirlenmiştir. Avro’nun gelmesiyle döviz borsaları tedavülden kaldırılmıştır.

Diğer bir değişiklik ise dövizler adına fiyat sunma yöntemindeki değişiklikti. Almanya'da uygulanan fiyat sunma, yeni fiyat kaydının yürürlüğe giriş tarihine kadar uygulanan bir yöntemdi. Döviz ticaretinde 1 Ocak 1999’dan itibaren döviz değerleri bütün Avro’yu kabul eden katılımcı ülkelerde oran kaydı biçimine dönüştürülmüştür. Satın alma (alım gücü) oranı bu yüzden değişmiştir. Satış ve sunum değeri gelişimlerinin (kur gelişimleri) karşılaştırılabilirliği geniş kitleler adına alışılmadık bir durumdu.

Bu kurlar, her bir firma adına bankalar arası ticarette Forex hakkında bilgisayar desteği sağlanmıştır ve peşin döviz ya da Future’lar adına serbestçe satın alınmıştır. Müşteri bu yüzden belli bir kurda çok fazla uygulama talebinde bulunmuştur

Borsaların haricinde bir pazardaki büyük orandaki satışlar bankalar arası ticaretin gelişmesini sağlamıştır.

Döviz işletmeleri (büroları)
İşletmelerin yıllık bilânçosunun belli bir zamanda para birimlerinin takas edilmesine (değiş tokuş) spot döviz kuru denir. Buna karşı bir vadeli döviz işletmesi (bürosu), gelecekte belli bir sürede para birimlerinin değiştirilmesinde ve bir firmanın yıllık bilânçosunun kararlaştırılmış döviz kuru üzerinde anlaşma sağlanması olanaklıdır. Vadeli döviz işletmeleri kur dalgalanmalarına karşı güvenliği sağlamaktadır.

Spot döviz kurları ve vadeli döviz kurları arasında bir fark vardır. Bu fark döviz değiş tokuşu (prim ya da iskonto) olarak adlandırılır, bu döviz değiş tokuşu ve spot döviz kurunun yüzdesinde bildirilmektedir. Peşin kur üzerinde bulunan vadeli kurun spot kurdan yüksek olması bir “değer yükselmesi” olarak tanımlanır. Son nokta yurtiçinde ve dışındaki faiz oranıdır:

Yurtiçi Faiz Oranı ≥Yurtdışı Faiz Oranı = Deport
Yurtiçi Faiz Oranı ≤ Yurtdışı Faiz Oranı = Değer Yükselmesi (Report)

Opsiyonlu döviz büroları, müşterinin hakkını belli bir günde ya da belli bir süre içerisinde para birimi belirlenmiş fiyattan satın alınmasını ya da satmasını sağlamaktadır. İşletmenin içeriğine (büyüklüğüne) göre satın alma ve satış opsiyonları farklı olmaktadır. Bir opsiyonun satın alıcısının iş ortağı durgunluk olarak tanımlanmaktadır. Bir Döviz-Future-Kontrat’ında satın alıcı belli miktardaki para birimlerini satın almaya ya da satmaya mecbur kalmaktadır.

Peşin (nakit) dövizler hemen müşterinin serbestçe kullanmasına sunulmaktadır. (Satın aldıktan sonra uygulamaya konulur.) Vadeli dövizler ise daha sonra müşterinin serbestçe kullanmasına sunulmaktadır.

Esnek döviz kuru sistemi
1973 başlarında çoğu Batı Avrupa ülkesinde ve Japonya’da dolar kuru serbest bırakılmıştır. Sabit kur sistemi yerine, esnek kur sistemi uygulanmıştır. Özellikle uluslararası ticaretten etkilenen Japonya ya da Amerika gibi küçük ölçekli millî ekonomiler sabit döviz kuruna bağlı kalmıştır. Bu, zamanla daha da güçleşmiştir, çünkü uluslararası sermaye devinimi Elektronik Bilgi İşlem Tekniği ve telekomünikasyondaki yeni gelişmeler sayesinde daha da kolaylaşıp hızlanmıştır. Ayrıca kontrol de giderek zorlaşmıştır.

Esnek döviz kuru sistemi yürürlüğe girdikten kısa bir süre sonra iki petrol kriziyle karşı karşıya gelinmiştir. Bunun sonucu olarak da sistem, bilanço artışı (Petrol İhraç Eden Ülkeler- OPEC) ve açığına (Ekonomik İşbirliği Organizasyonu- OECD) yenilmiştir. Bu da orta vadede kendini yenilemiştir.

IMF’nin ikinci değişiklik anlaşmasıyla üye ülkeler döviz kuru sistemi seçiminden feragat etmişlerdir. Böylece her iki ülke kendi istikrarlı para değeri ve ekonomi şartlarının sorumluluğunu üstlenmiştir. Altın, satın alma değerini kaybetmiştir. Bununla da döviz kurunda fark edilir düzeyde bir dalgalanma oluşmuş ve kur devamlı değişkenlik göstermiştir. Özellikle Batı Avrupa’daki birbirine bağlı ülkeler döviz kuru dalgalanmalarına karşı topluca Avrupa Para Sistemi’ni oluşturmayı denemişlerdir. Düzey esnekliği temelinde istikrarlı/sabit döviz kuru elde etmeye çalışmışlardır. GSMH’nin yüksek oranda gelişmesine göre nispeten esnek döviz kurundan özellikle uluslararası ticaret kar elde etmiştir. Enflasyonun genel artış eğilimi de son bulmuş, böylece de Almanya ve Amerika’nın enflasyon oranları da birbirinden farklılaşmıştır.

Avrupa’da Euro öncesi Para Politikası İş Birliği
Avrupa devlet ve hükümet başkanlarının kararıyla (Haag 1969), Avrupa Topluluğu; Avrupa Ekonomi ve Parasal Birliği’ne dönüşmüştür. İlk olarak 1972’de Avrupa Döviz Kuru Birliği kurulmuş, ardından da 1979’da Avrupa Para Sistemi yürürlüğe girmiştir. 1992’de imzalanan Maastricht Anlaşması, Avrupa para entegrasyonun son adımı olmuştur.

Avrupa Döviz Kuru Birliği, Bretton Woods Sisteminin kısmen de olsa sabit döviz kuru sistemi haline gelmesi için aracılık etmiştir. Tek tek olan Avrupa paralarının konvertibilitesi böylece garanti altına alınmıştır (Block- Floating).

Bu da Avrupa Para Sisteminin Avrupa Topluluğu dâhilindeki döviz kuru istikrarını sağlamayı öncelikli hedef haline getirmesini sağlamıştır. Ekü’nün tek hesap olarak (karşılaştır, Avrupa Para Birimi) yürürlüğe girmesi de bu gelişmenin bir parçasıdır. Bunun devamında döviz kurunun sadece belirli bir seçenek yelpazesi dâhilinde dalgalanması kararlaştırılmıştır. Bu seçenekler 1992 ve 1993 para krizleri sonunda genişletilmiştir. Söz konusu olan Eylül 1992 Pound krizi, İngiltere’nin Avrupa ekonomik sistemini terk etmesine neden olmuştur. Bu bağlamda Pound krizini direk etkileyen borsada yoğun olarak İngiliz Pound’una oynayan Amerikalı yatırımcı George Soros da önemlidir. George Soros büyük miktardaki Pound’u Alman Markı ve Fransız Frankıyla takas edip, Pound’un değerinin düşmesini hızlandırmıştır.

Avrupa’nın tek para sistemine geçişi, Avrupa Ekonomik ve Parasal Birliği’nin temeli olan Maastricht Anlaşmasıyla yerine getirilmiştir. 1998 yılında Avrupa Merkez Bankası görevine başlamıştır. Euro’nun ilk kez 1 Ocak 1999 da yürürlüğe girişiyle birlikte katılımcı ülkelerde ilk kez ortak bir Avrupa parası yürürlüğe girmiştir.

1 Ocak 2002’de Avrupa Para Birliği, Euro banknotların ve madeni paralarının 12 ülkede tedavüle girmesiyle uygulanmaya başlamıştır.

Katılan tüm ülkeler Maastricht Kriterlerini yerine getirmişlerdir (resmi adı: Avrupa Birliği Birleşme Kriterleri) Avro sahasındaki fiyatların karşılaştırılabilir olmasına rağmen, ulusal özelliklerinden dolayı satın alma gücü, yani iç değer ve de Avro sahasındaki vatandaşların belli bir para tutarıyla satın alabildiği mal ve hizmetlerdeki miktar ve nicelikler birbirinden uzaklaşmıştır.

Avro sahasına zamanla yeni ülkeler (örneğin; 2001’de Yunanistan) katılmıştır. Bunun için döviz kuru mekanizmasına başarılı bir katılım şartı gerekmektedir.

Bunun üzerine Bosna-Hersek, Bulgaristan, birkaç Fransız deniz aşırı eyaleti ve Baltık Denizi ülkeleri gibi birkaç ülke para birimlerini Currency Boards / Para Dairesi nedeniyle Avro’ya endekslemişlerdir. Avro, şu anki ulusal para değeriyle sabit döviz kuru ilişkisi olan endekslenmiş para değeri rolü üstlenmiştir.

Bugün euro kaç TL? ile ilgili etiketler
GÜNÜN VİDEOSU

326 yolcu taşıyan uçakta korku dolu anlar! Piste sert iniş yaptı... O anlar kamerada

Alman Lufthansa’ya ait Boeing 747 tipi uçak Frankfurt-Los Angeles seferi sonunda piste sert iniş yaptı. 326 yolcu ve 19 mürettebat bulunan uçak iniş sonrası kontrollerin ardından Frankfurt’a geri döndü. Korku dolu anlar kameralara yansıdı.