Bu dönekler hep böyle... Kovulunca muhalif oldu!

Ethem Sancak'ın medyadan çekilmesi ile ESMedya'daki görevinden olan Güneş Gazetesi eski köşe yazarı ve grubun eski yönetim kurulu danışmanı Kayahan Uygur Oda TV'ye konuştu. Bir zamanların hızlı "Reisçisi" Kayahan Uygur'un, işinden olduktan sonra iktidarın politikalarını yerden yere vurması dikkat çekti. Uygur'un mesajları, sosyal medyada "Dönek, her zaman dönektir" şeklinde yankılandı...

Güneş gazetesinin eski yazarı Kayahan Uygur, geçen günlerde sosyal medya hesabından attığı bir mesajla dikkat çekmişti. Kayahan Uygur o mesajında, dolardaki artıştan söz ederek kur farkı nedeniyle Osmangazi Köprüsü’nü yapan müteahhide 1,5 milyar lira fazla ödeneceğini ifade etmişti.

Kahayan Uygur, ESMedya'daki görevinin sona ermesinden kısa bir süre sonra muhalif Odatv’ye konuştu.

Son dönemdeki ekonomik gelişmeleri yorumlayan Kayahan Uygur, Türkiye’nin 2010-2011 yılına kadarki süreci iyi değerlendiremediğini savunarak, “Bazı ülkeler markalar yaratarak, o imkanı ve üretimi değerlendirerek bu dönemden sağlam bir şekilde çıktılar. Türkiye’de ise bu dönem de tamamen inşaata yönelik, bu ucuz parayı çar-çur etmeye yönelik bir ekonomik politika izlendiği için son 5-6 senedir patinaj yapıyor” dedi.

"TÜRK PARASININ DEĞER KAYBETMESİ NORMAL"

Türk lirasının son dönemdeki değer kaybına vurgu yapan Kayahan Uygur, “Bundan çıkış aslında çok çok zor hatta hiçbir şekilde mümkün görünmüyor. Çünkü en azından şunu söylemek lazım; son bir yılda Türkiye’nin 160 milyar ihracatı var, 250 milyar ithalatı var. 90 Milyar fark var. Bu fark ortadayken Türk parasının bu kadar değer kaybetmesi aslında normal, az bile kaybetmiş denebilir” şeklinde konuştu.

Ekonomik sorunlar için dünyada pek de görülmeyen kolay çözümler üretildiğini anlatan Uygur, “Özellikle siyasetle en yakın ilişkide olan inşaat sektörü olduğundan dolayı, inşaat sektörü sadece desteklenmiş. İşte görüyoruz döviz krizi en hızlı ilerlediğinde bile en çok düşünülen sektör inşaat sektörü. Orada faizler indirilmeye çalışılıyor, ev satışlarına destek verilmeye çalışılıyor. Yani Türkiye tamamen inşaat sektörüne hapsedilmiş durumda” dedi.

“Türkiye’de son 16 yıldır devlet yönetimde kurumlar ortadan kalkarak, sadece ‘seçimi kazanan ülkeyi istediği gibi yönetir’ anlayışına dönüldü” diyen Kayahan Uygur, Başakşehir’in Katarlılara, Fenerbahçe’nin de Malezyalılara satılma projesinin olduğunu ifade etti.

Kayahan Uygur’un Odatv’ye yaptığı açıklamalar şöyle:

“TÜRK PARASININ BU KADAR DEĞER KAYBETMESİ ASLINDA NORMAL, AZ BİLE KAYBETMİŞ DENEBİLİR”

Esasen dünyada bir dönem değişikliği oldu. 2008 krizi demeyelim de, 2010’a kadar dünyada ucuz dolar ve sermayenin merkezlerden çevreye yayılması dönemi yaşandı. Bu dönem 2010-2011’e kadar devam etti. Daha sonra tekrar 2008 finans krizinin de etkisiyle tekrardan sermayenin merkez ülkelere geri dönüşü ve doların değerlenmesi dönemine girildi. O ilk dönemde bazı ülkeler markalar yaratarak, o imkanı ve üretimi değerlendirerek bu dönemden sağlam bir şekilde çıktılar. Türkiye’de ise bu dönem de tamamen inşaata yönelik, bu ucuz parayı çarçur etmeye yönelik bir ekonomik politika izlendiği için son 5-6 senedir patinaj yapıyor. İhracatta artmıyor. 140 milyarla 160 milyar arasında gidip geliyor. Cari açık çoğalıyor. Milli gelir de dolar bazında değişmeden aynı olarak devam ediyor. Türkiye’nin son 5 yıllık durumu bu patinaj durumudur. Ve sonunda cari açığın yarattığı bu döviz krizine kadar getirdi Türkiye’yi ve bundan çıkış aslında çok çok zor hatta hiçbir şekilde mümkün görünmüyor. Çünkü en azından şunu söylemek lazım; son bir yılda Türkiye’nin 160 milyar ihracatı var, 250 milyar ithalatı var. 90 Milyar fark var. Bu fark ortadayken Türk parasının bu kadar değer kaybetmesi aslında normal, az bile kaybetmiş denebilir.

“TÜRKİYE TAMAMEN İNŞAAT SEKTÖRÜNE HAPSEDİLMİŞ DURUMDA”

Özellikle şöyle bir sistem var ve bu dünyada pek eşine rastlanan bir sistem değil. Tamamen en kısa ve en kolay yapılabilecek çözümler önerilmiş bütün sorunlara. Özellikle siyasetle en yakın ilişkide olan inşaat sektörü olduğundan dolayı, inşaat sektörü sadece desteklenmiş. İşte görüyoruz döviz krizi en hızlı ilerlediğinde bile en çok düşünülen sektör inşaat sektörü. Orada faizler indirilmeye çalışılıyor, ev satışlarına destek verilmeye çalışılıyor. Yani Türkiye tamamen inşaat sektörüne hapsedilmiş durumda. Şunu gördük; Türkiye bu dönemde hazırlıksız ve gerekli önlemleri almamış olarak çıktı. Onun için şu anda artık geldi ve duvara dayandı.

“16 YILDIR ‘SEÇİMİ KAZANAN ÜLKEYİ İSTEDİĞİ GİBİ YÖNETİR’ ANLAYIŞINA DÖNÜLDÜ”

Türkiye’de son 16 yıldır devlet yönetimde kurumlar ortadan kalkarak, sadece ‘seçimi kazanan ülkeyi istediği gibi yönetir’ anlayışına dönüldü. ‘Seçimi kazanan ülkeyi istediği gibi yönetir’ anlayışı çok kısa vadeli bir anlayış. Bir ülkenin hayatı 5-10 yıllık programlarla sınırlı değil, daha uzun vadeli düşünmek lazım. Ama daha da vahimi ‘seçimi kazanan ülkeyi istediği gibi yönetir’ kavramında ‘seçimi kazanmak için her şey yapılabilir’ kavramına ve ‘her şey siyaset, her şey güç’ kavramına dönüldü. Zaten bir anlamda inşaat sektörüne dönülmesinin nedeni de bu. Çünkü inşaat sektörü aynı zamanda içinde devletin olduğu bir sektör. Dolayısıyla siyasal güç kazandırıyor. Avrupa Birliği’nin zamanında Türkiye’ye önerdiği, Türkiye’nin önce kabul edip sonra vazgeçtiği ihale yasasının kabul edilmemesi nedeniyle hep belli insanlar belli adamlar bu sektörde ön plana çıkmış oluyor, bu insanlar da belli bir siyasi eğilimi olan insanlar.

BAŞAKŞEHİR KATARLILARA, FENERBAHÇE MALEZYALILARA…

İnşaat sektörü ekonomide belli bir ağırlık sağlarken, ona yakın olan sektörler de var; eğitim sektörü özel okullar, sağlık sektörü özel hastaneler… Bu sektörler de yine siyasi güç sağlayan sektörler. Bunun yanında sanat. İşte gördük geçenlerde, MESAM’a kayyum atandı, sanat alanına da girildi ve spor.

Futbolda da dedikodular dolaşıyor. Ben bunları gazetelerde çıkan açıklamalardan bir sentez yaparak ele aldım. Başakşehir futbol takımının Katarlılara, Fenerbahçe’nin de eğer seçimleri Aziz Yıldırım kazanırsa Malezya’ya satılacağı düşünülüyor. Bu iki futbol takımına da bu ülke ile yakın ilişkileri bulunan siyasilerin el koyması şeklinde bir proje var. Sonuçta bunlar oy getirecek toplumdaki genel siyasi etkinliği arttıracak, her açıdan toplumun her katmanına etki edecek genel bir proje ile karşı karşıyayız. Bu tabi ‘siyaset her şeydir’, ‘seçimleri kazanan her şeyi yapar’ görüşünün toplumsal hayata total bir şekilde yansıması.

“ETHEM BEY DÖNEMİNDE YÖNETİM KURULU DANIŞMANI İDİM”

İş adamı Ethem Sancak’ın Güneş gazetesini satması sonrasında Kayahan Uygur’un görevi son bulmuştu. Bu süreci de değerlendiren Uygur şöyle konuştu:

“Anlattım mantığım mantığa devam edeyim. Toplumun her kademesine her alanına el konulması medyayla devam ettirilmiş oluyor. Her ne kadar bu grup eskiden bu yana Ak Parti’ye yakın politika izlese de yine de bağımsız sermayenin yönettiği bir grup olmaktan çıkıp daha değişik bir pozisyona gelmiş oldu. Ben şahsi olarak o grupta yönetim kurulu danışmanı olarak bulunuyordum. Tabi yönetim değiştiği için yönetim kurulu danışmanı da değişmiş oldu. Bu çok doğal bir süreç oldu. Ethem bey döneminde yönetim kurulu danışmanı idim. Gerçi kendileri bana köşe yazarı olarak devam edebileceğimi söylediler ise de ben oradaki konumumu daha önce o şekilde değerlendirmiş olduğumdan kendileriyle bu şekilde devam etmek istemdim. Aslında problemin özü bu. Genel yayın müdürü de o zaman bunu açıklamıştı.”

Bu dönekler hep böyle... Kovulunca muhalif oldu! ile ilgili etiketler kayahan uygur
GÜNÜN VİDEOSU

Körfez'de sel felaketi! Umman'da ölü sayısı 21'e yükseldi! Yarısı çocuk...

Umman ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni vuran tarihi yağışlar, son 75 yılın en büyük sel felaketine yol açtı. Umman'dan gelen son bilgilere göre sel felaketinde ölenlerin sayısı 21'e yükseldi. Ölenler arasında servis araçları suya kapılan 10 öğrenci de bulunuyor.