Annem herkesi unuttu, sizi unutmadı Paşam...

Annem uyuyor halâ. Biz biliyoruz artık uyanmayacak Paşam.

Ağrılarını ilaçlarla siliyorlar, zihnindeki resimler de tek tek siliniyordu zaten.

Son iki yıldır tanıdığı, bildiği tüm yüzler silindi gitti.

Çocuklarını, bizleri bir hatırladı, bir unuttu.

Babamı çoğunlukla hatırladı. Onu görünce bir şekilde tepki verdi.

Giderek azaldı sevdiklerine dair tüm resimler.

Bir tek sizi hiç unutmadı Paşam.

Babamı gösterdiğimizde vermediği tepkiyi, babamın odasının duvarında asılı  fotoğrafınızı görünce verdi hep.

Gazeteleri gösteriyorduk okuma egzersizleri için. İşe yaramıyordu. Ama. Gazetede, fotoğrafınızı gösterince hemen adınızı söylüyordu:

“Atatürk.”

Annem herkesi unuttu, beni unuttu, sizi unutmadı Paşam.

Son üç 10 Kasım’dır, “Yarın hava güzel olsun, seni Anıtkabir’e götüreceğiz” dedik.

Oysa derdimiz havanın güzelliği değildi. Annem, Anıtkabir’e gidebilecek kadar iyi değildi.

Biz onu öyle diyerek avuttuk Paşam.

Bu 10 Kasım’da da sizi ziyarete gelemeyecek. Ama biz onun kulağına “Bugün 10 Kasım anne, sen iyileş Anıtkabir’e gidelim” diyeceğiz.

“Beni iki kadın çok sevdi…” demişsiniz ya Latife Hanımı ve Fikriye’yi kast ederek…

2010’un 10 Kasım’ında yazdığım gibi…

Bir dosta, belli ki efkârlı bir anınızda, içiniz cızz ederek belki, yalnızca dertleşmek için (sigaranızdan da derince içinize çekmiş misinizdir acaba?), yüzleşmek için kendinizle… Fısıldar gibi söylemişsinizdir. Bir dosta…

Sizi seven tüm kadınların yüreği burulsun istemezdiniz… Halbuki.

Sizi iki kadının sevdiği doğru değil, o kadar çok kadın sevdi ki sizi… Annem sevdi, ben sevdim ve daha milyonlarca kadın sevdi sizi.

Başımızı dik, duruşumuzu onurlu, yaşamımızı meydan okuyucu kıldığınız için biz tüm kadınlar sizi çok sevdik.

Bin türlü sevginin bir kapta çırpılması gibi, binlerce sevgi türünden oluşur bizim size olan sevgimiz.

Sarı saçlarına bakıp bir çocuğu sever gibi sevdik sizi. Binlerce yıldan beklenmiş, bin acılarla doğurulmuş üzerine titrenen bir çocuğu sever gibi sevdik… Çok sevdik.

Zihnimizi durultan, yüreğimizde güç, kanatlarımızın altında rüzgâr olan “gözleri çakmak çakmak” bir kahramanı sevdik biz.

Yalnız ve mağrur. Yalnız ve güçlü. Yalnız ve kararlı. Yalnız ve şefkate ihtiyaç duyan bir devi sever gibi sevdik biz.

Yüreğinden geçen aşkları hep yarım bırakmış adamı, bir kadının şefkatli kucağında dinlendirmek istediğimiz bir adamı sever gibi sevdik sizi…

Çok sevdik biz sizi. Yalnızca iki kadın değil, biz hepimiz… 80 yıldır, yüreklerimizden yaptığımız, saçlarımızla örttüğümüz bir yatakta uyuyorsunuz Paşam.

Yakında. Annemi görürseniz orada, alnından öperseniz… Sizi seven tüm kadınların da alnından öpmüş olacaksınız Paşam…

 

Diğer Yazıları