Ve Tanrı gölge evrene müdahaleye karar verdi

Cep telefonu, bilgisayar oyunu ve sosyal medya bağımlılığının hazin gelişimini ve sonuçlarını far görmüş dağ faresi kadar olmasa da şaşkınlıkla izliyoruz.

İnsanın beğenilme ve onaylanma ihtiyacının manipüle edildiği/abartıldığı yaşamın fotoğraf karelerine sığdırıldığı, fotoğraf/video olarak paylaşılmayan anların yaşanmamış sayıldığı, olmayan bir kusursuzluğun (meleksi, pürüzsüz, kırışıksız yüzler, incecik beller, uzun bacaklar) dayatıldığı, herkesin hep ve sürekli mutlu, tatilde, eğlencede, yemekte, başarılı, etkili, duyarlı olduğu bir telefon ekranına sığdırılmış belki de hapsedilmiş yeni yaşam formumuzla ne kadar barışıksınız?

Sosyal medyada paylaşım yaptıktan sonra beğeni ve yorum beklentisiyle insanlarda stres hormonunun yükseldiği bilimsel çalışmalarla ispatlandı.

Toplam 10 gün süreyle sosyal medya orucu tutturulan üniversite öğrencilerinin daha mutlu oldukları bilimsel araştırmalarla kanıtlandı.

***

Ve sosyal medyanın Tanrısı Mark Efendi, bunu bilmiyor mu sanıyorsunuz?

Facebook, Instagram ve WhatsApp’ın sahibi Mark Zuckerberg, insanlarda oluşmasında büyük katkı sağladığı bu yeni beğenilme hastalığının sorumluluğunu ele almaya hazırlanıyor.

Şirketlere, hükümetlere ve seçimleri manipüle etmek isteyen bir takım gölge güçlere kullanıcıların bilgilerini satmaktan pek çok kez ceza alan Mark efendi, kullanıcı sayısı 1 milyarı aşan Instagram’da oluşan ‘beğeni kaygısını’ ortadan kaldırmaya niyetlenmiş.

Instagram’dan yapılan açıklamada “Önemli olan fotoğraflara gelen reaksiyon değil, paylaşım yapmak” dense de kazın ayağı öyle değil. Kazın ayağına birazdan gelelim.

Avustralya ve birkaç ülkede daha beğeni ve görüntülenme rakamlarının gösterilmemesi test ediliyor. O ülkelerden elde edilecek verilere göre bu uygulama tüm dünyaya yayılabilir.

Evet, insanlarda beğeni kaygısı var ve tam da bu yüzden kendi ana sayfasında ne kadar beğeni ve görüntülenme aldığı belli olan bir paylaşım yapmaktansa, bu verileri sadece kendisinin görebildiği hikâye (story) paylaşmayı tercih ediyor. Aslında bu uygulamayı test etmeye bile gerek yok. İnsanların neyi tercih ettiği aşikâr değil mi?

***

Şimdi gelelim kazın ayağının ne olduğuna… Instagram başta sosyal medya yeni bir iş/gelir kapısı oldu. Yeni nesil bedavacı seyyahlar, avantacı influencer’lar (kanaat önderi), arakçı yazarlar, küfürbaz şeyler (İngilizcede ne iş yaptığı belli olmayıp, kitleleri peşinden sürükleyenler için kullanılan ‘it girl’ kavramını cinsiyetten bağımsız hale getirmek için ‘it people’ demeyi ve bunlara ‘şeyler’ demeyi uygun gördüm) türedi. Büyüklüğü tam olarak bilinmeyen bir reklam ve pazarlama paiyasası oluştu. Instagram, kendi kazanacağını kazanıyor ve platformunun başka girişimcilerce kullanılmasını normal karşılamak zorunda.

Fakat… Zoruna giden başka bir oluşum daha var. Kazın ayağı tam olarak bu!

Sosyal medya, her şeyde olduğu gibi kendi karaborsasını da yarattı. Milyonlarca sahte hesap üreten karaborsacılar her yanı sardı. Tüm sosyal medya mecralarında sahte takipçi üreten, bu hesaplar ile beğeni gönderen, yorum yapan ‘yeni tür karaborsa girişimciler’… Gerçek kullanıcıları takipçi yapan (elbette arzuları dışında), beğeni göndermelerini sağlayan korsan yazılımlar geliştirildi. YouTube’da çok tartışılan sahte görüntülenmeler de yine bu internet karaborsacılarının işi. Bu hizmetleri ise daha çok Hindistan merkezli korsan girişimciler sağlıyor.

Bu dünyanın kendisini beğenmemiş, “Yalan dünya” demiş atalarımızın, yalanın yalanı sosyal medyayı görmemeleri onlar adına sevindirici. Peki ya yalanın yalanı sosyal medyanın yalanı bu gölge evrenlere ne demeli?

Sosyal medya Tanrısı Mark Efendi, bir süredir bu gölge evrenle mücadele ediyor. Sakın olan Instagramı’ın yıktığı yuvaların ahını aldığı için sık sık çöktüğünü düşünmeyin. Instagram’ın çökme nedeni sahte hesapları temizleme girişimi… Bir yazılımla aktarılan beğeni ve yorumları engelleme çabası… Mark Efendi, bunu da babasının hayrına yapmıyor, o gölge evrende hatırı sayılır paralar dönüyor. Kendi kazanabilecekken başkalarının cebine giren paralar…

Her legal kendi illegalini, her varlık kendi gölgesini yaratır. Evrendeki bu prensip değişmeyeceği için her ne yaparsa yapsın, Mark Efendi ve benzerleri bu gölge evreni, bu karaborsayı kabul etmek zorundalar. Etmeyecekleri için sonsuza kadar mücadele edecekler. Kolay gelsin!

BEĞENİLERİN KALKMASI İYİ OLACAK

İnsanın beğenilme/onaylanma tutkusu yeni değil, demiştim. Maslow’un İhtiyaçlar Piramidinde üçüncü sıradaki Ait Olma ve Sevgi İhtiyacı (ilişki kurmak, arkadaşlık) ile dördüncü sıradaki Değer İhtiyacı (prestij, başarma duygusu) arzu ettiğimiz o beğenilme ve onaylanmanın yattığı yerdir.

Elbette kişi avantajlı olduğu yanını öne çıkarmak isteyebilir ancak çoğunlukla kişinin nesi yoksa osu diline vurur.

Gerçekten mutlu olanlar, bir telefonun bilmem kaç piksel fotoğraf çekebilen kamerasına bakarak hep aynı gülüşü sunmak zorunda olmayanlardır.

Gerçekten başarılı olanlar bunun ilanına gerek duymayanlardır.

Gerçekten derin, derviş, aşmış olanlar bir ‘like’ uğruna sosyal medyada aforizma üstüne aforizma parçalamayanlardır.

Neyse… Beğeni rakamlarının kalkması, kaygıyı azaltacağı için faydalı olacaktır.

Ve ne acı ki ben bu yazıyı insanlara ulaşması için Facebook’ta, Instagram’da, Twitter’da paylaşacağım, kaç kişinin ilgi gösterdiğine bakacağım.

HİÇBİRİNİZ YAŞLANINCA ÖYLE OLMAYACAKSINIZ

Madem bu konulara girdik, yeni sosyal medya trendi ‘yaşlandırılmış fotoğraflar’dan yıldığımı da söyleyeyim.

Hiçbiriniz yaşlanınca öyle olmayacaksınız. Şöyle olacaksınız: Bir iki estetik operasyon geçirmiş, botoksla kaslarınız felç edilmiş, teosyal maddeyle göz çevreniz-yanaklarınız-dudaklarınız doldurulmuş, cildiniz gerilmiş, göz kapaklarınız alınmış…

Üzerine birkaç filtre, birkaç yeniden dokunuş… Fotoğraflarınızda yine şahane olacaksınız, güvenin bana.

Tüm yazılarını göster