Sadece çocuğumu istiyorum

Evlat acısı “Allah düşmanıma bile vermesin.” demeden konuşmadığımız bir duygu... Bu derin sancının insanı kahretme veya kuvvet verip ayaklandırma potansiyelinin en çarpıcı dışavurumunu Diyarbakır Anneleri’nde görüyorum.

Hacire Akar’ın 22 Ağustos 2019'da HDP il binasındaki tepkisi öncüydü.

Başında oyalı tülbenti, uzun etek ve yeleği ile pek sıradan bir doğu kadını... Öyle HDP’ye gidip ortamı titretecek, hiddetle cam indirip terör örgütünü karşısına alacak heybetli bir görüntüsü de yoktu garibimin!

Tam yetmiş yaşında... Torun sesine dinlenmesi beklenirken, taşırdığı acı ve öfke görülmüşten değildi. İlginç olansa bir anda tüm dünyanın gündemine oturma nedeninin, sadece anne gibi davranmak oluşu!

Anlatısından, Fırat isimli oğlunun, 1994 yılında PKK tarafından kaçırıldığı ve dünyadan koparıldığını öğrendik; yani ciğeri dağlıydı. Muhtemelen bu yüzden cesareti korkuya galip gelmiş ve su dalgası gibi genişleyen ilk çığlığı basıvermişti Hacire kadın!
Malumunuz “Oğlum buraya girdi; bir daha da çıkmadı.” dediği mahallin önüne çöktü ve çocuğunu alıncaya dek kalkmadı.

Direncinin, örgüt kaçırmalarını tüm dünyaya deşifre edip; aynı akıbette kavrulan binlerce aileye umut bir harekete evrileceğini bilmesi, elbet muhal. Fakat açtığı kapıdan girenleri görüp sevinç katladığına şüphe yok.

Şimdi, aynı aşkın hisle hareket eden ve “çocuğumu istiyorum” haykırışıyla bekleyen 185 anne, aile var. Aralarından yirmi beşinin evladı terörden kurtuldu. Geriye kalanlar için daha büyük bir umut sürüyor.

Yıkıma malzeme olmaktansa ölümün yeğleneceği insani gerçeklikte, her ferdin kurtuluşu ve temiz bir hayata başlaması iyiye doğrulmadır. Öyleyse Diyarbakır’da bekleşen anne ve ailelerin haklı davası; onurlu duruşları sadece diğerkâm bir itkiyle değil, bu bağlamda da desteğe değer.

Gönül isterdi ki bunu bir de Kürt hakları diye diye insan haklarını hiçe sayan; terör örgütüne yandaşlıktan vaz geçmeyen HDP anlasındı. Kapılarında beş yüz günü aşkın süredir, her koşulda oturan; “sadece evladımı istiyorum” diyerek ağlaşan -çoğu Kürt- annelere dürüstçe dokunup, insanca davransalardı.

Fakat artık sorunluluk ve sorumsuzluk kapasitesi, bizzat milletvekili seviyesizlikleri ile perçinlenmiş HDP tavrı da Diyarbakır Anneleri’nin yakarışı gibi toplumun gözü önünde.

Yaşananlar, en saf bireyin bile manüpülatif iknaya kanmayacağı bir netlik sağlamakla kalmadı; anneleri küresel medya tarafından izlenen, değerlendirilen; etkisi Avrupa’ya taşmış, terör karşıtı hareketin tepesine oturttu.

Görünen o ki bu sabır eylemi yatağından taşacak ve daha pek çok şeyin düzelmesine; nice hayatın kurtulmasına vesile olacak.

Tüm yazılarını göster