Sade vatandaş Bülent Arınç her zamanki gibi çok bildi!

Sevda Noyan noyansevda@gmail.com

Son bir haftadır üzerinize afiyet “hacıyatmaz” gibi oldum: grip denilen ilet beni tam yatırdı… Biraz “Elhamdulillah iyileştim!” diyorum hooop tekrar yataktayım... İşte böyle bir durumdayken önceden yapılmış bir plana uyarak Ankara yollarına çıktım… Gerçekten de benim için çok ilginç bir gün oldu, gelir gelmez tekrar yorgan döşek yatmama değdi...

Siyaset hayatında, sayısı çok fazla olmayan dürüst, delikanlı, sözünün arkasında duran, vatanı için canını tehlikeye atarak mücadele eden sevgili kardeşim İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'ya kısa bir ziyarette bulundum… Bu ziyaret esnasında, odasındaki televizyondan “bütün resmî sıfatlarından soyunmuş sade vatandaş”(!) Bülent Arınç'ın her zaman yaptığı gibi üstenci, çok bilmiş, kendi “sütten çıkmış ak kaşık” modundaki açıklamalarına tanık oldum… Daha da kötüsü, sevgili kardeşim İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'nun üzüntüsüne de tanık oldum...

Ülkemiz için verdiği zor ve kritik kararlarında nasıl cesaretle davrandığına bizzat tanık olduğumuz, terör konusundaki kararlılığı ile çok ciddi adımlar atılmasına vesile olan Süleyman Soylu'nun Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığına kayyum atanmasını eleştirirken “bütün resmî sıfatlarından soyunmuş sade vatandaş”(!) Bülent Arınç hangi ruh hali ile bu sözleri sarf etti???

Efendim “sıfatlarından soyunmuş sade vatandaş”(!) Bülent Arınç, görevden alınan Ahmet Türk'ü şahsen tanımış da, terörle bağlantısını hiç görmemişmiş....
Vay vay!!! O  zaman bu vesile ile “bütün resmî sıfatlarından soyunmuş sade vatandaş”(!) Bülent Arınç'a soruyorum: “Bülent bey, nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Genellikle herşeyi çok iyi bildiğinizi vehmediyorsunuz amma velakin yakın zamanda yaşadığımız birçok olayı ve Ahmet Türk'ün onlara verdiği desteği -sözgelimi, hendeklerin kazılıp, şehrin göbeğinde yapılan katliama verdiği desteği- yaşınıza bağlı olarak acaba unutmuş olabilir misiniz? Bugüne kadar Ahmet Türk'ün kanlı terör örgütü PKK’yı eleştiren bir tek sözünü duydunuz mu? Terör örgütü ile bağlantı sadece eylemle mi olur? Bu eylemleri destekleyen, bu eylemleri yapanların akrabalarını ödüllendirerek belediyede iş veren suçsuz mu oluyor? Belli ki geçmişte yaşanan birçok olayı unutmuşsunuz! Bu ülkenin, canını tehlikeye atarak canhıraş bir şekilde çalışan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan, bütün resmî sıfatlarınızı değerlendirerek ve yerinde kullanarak, bu kayyum atamaları hakkında bilgi aldınız mı? Sonuç olarak, böylesine sanal gündemler oluşturarak ne yapmak istiyorsunuz? Keşke bu birikmiş enerjinizi Diyarbakır’da çocukları için mücadele eden annelere, Ahmet Türk'ü de yanınıza alarak fiili destek vermek için kullansaydınız… Sayın Bülent Arınç, keşke hayatınıza gerçekten de “bütün resmî sıfatlarından soyunmuş sade vatandaş”(!) olarak devam etseniz… En azından ülkemiz üzerine düşen bir gölgeden kurtulurdu!”

ANNELERİN AHI SİZLERİ YAKACAK

Diyarbakır’daki annelerin HDP il binası önündeki eylemi devam ediyor…

Bu eylemin başlangıcındaki kahramanlar mazlum anneler olsa da, babalarda onlara ve bu eyleme olan desteklerini sürdürüyorlar...

Evladının peşine düşmüş aileler artık tehditlerden, sahte “dava”lardan, yıllardır evlatlarının canlarının sömürülmesinden bıkmışlar… İçimizi ezen, kalbimizi burkan bir şekilde feryat figan ediyorlar...

Bu cesaretli, kahraman ailelere destekler çoğalarak sürüyor...

Bu süreçte bana göre dikkat edilmesi en önemli konu ise bu olayın siyasi bir gösteri sahnesi haline getirmesinden kaçınılması!

Bu olayın kendi mecrasında akması ve verilen desteklerde çok dikkatli olunması gerekiyor!

Bu dünyadaki en zor sınavların başında gelen evlat acısını tatmış ailelerin yanında olmak her duyarlı insanın görevidir… Bu süreç kanlı terör örgütü PKK için sonun başlangıcı olacaktır inşaallah!

Kanseverlerin acımasızca sürdürdüğü bu çıkar savaşını anneler bitirecek!

Bu da böyle biline!

ALİ BABACAN'NIN SEÇMENDE KARŞILIĞI VAR MI?

Bu, benim çok merak ettiğim bir konu…

Gördüğüm kadarıyla bugüne kadar bu konuda yapılmış ve de açıklanan herhangi bir araştırma yok…

Daha bir partinin kurulmamış, adının konmamış olması, hazırlık aşamasının çok amatörce götürüldüğünü gösteriyor...

Kendilerince “atağa kalkmış”(!) olan bu vefasızlar grubunda ise bana göre en muğlak halde olan Abdullah Gül…

En son HDP'lilerle “sevgi pıtırcığı” modunda verdiği pozları görünce, içimde bir türlü anlamdıramadığım acayip bir duygu uyandı… Bu ülkede gelinebilecek ek en üst makama gelmiş bir kişi, nefsi için kendini nasıl bu hale getiriyor?

Çok acayip bir dönem daha yaşıyoruz vesselam...

Yine bana göre kendi “sahneye atmış” olan Ahmet Davutoğlu'nun zaten hiç bir şansı yok…

İstediği kadar gazete ve sanal trollerle sahaya girsin… Karşılığı üç-beş kişiyi geçmez...

Ali Babacan konusunda ise hâlâ net bir fikrim yok…

Bu konuda tek bildiğim, özellikle “Tayyibofobi” hastalığına tutulmuş kişiler, kurumlar ve ülkeler tarafından ciddi bir şekilde desteklendiği ve kendisine alabildiğine “gaz” verildiği...

Bu durumda mutlaka sorulması gereken soru şu:bu “gaz”, herhangi bir sebepten dolayı, birden bire kesilirse Ali Babacan'nın sonu ne olacak?

Bekleyip görmektenbaşka çare yok...

SİZE KİM İNANIR!

“Çevreciyiz!” dediler, bağırdılar çağırdılar...

PKK 24 ayrı orman yangını çıkarttığı zaman sus-pus oldular!

“Çevreciyiz!” dediler...

Ormanlar PKK tarafından cayır cayır yakılırken, yangınları söndürmek yerine Kazdağları'nda konser dinlemeye gittiler!

“Çevreciyiz!” dediler…

Son yıllarda dikilmiş olan milyonlarca ağacı görmezlikten geldiler...

“Hümanistiz!” dediler...

Gençlerin canına kıyan kanseverlerle iş birliği yaptılar!

“Hümanistiz!” dediler...

Diyarbakır'daki annelerin sesine sağır kaldılar!

“Hümanistiz!” dediler...

Savaştan kaçan mazlumlara zalim oldular!

“Demokratız!” dediler...

Sadece kendi özgürlüklerine önem verdiler…

“Demokratız!” dediler...

Fikirlerini açıkça beyan edenleri sosyal medyada linç ettiler!

Sözün kısası, “Geçin bunları,ey çok bilmişler-aklıeveller güruhu, geçin bunları… Size kimse inanmaz…"

NOT: Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan 30 büyük ilin Büyükşehir Belediye Başkanlarını “Külliye”de ağırladı...

Ayrıntılarını zaten tüm mecralarda okuduk…

Benim için ilginç olan olay Ekrem İmamoğlu'nun heyecanı ve sevinciydi…

Tam da okulların açıldığı şu günlerde okula yeni başlamış bir öğrenci gibi sevinçle korku arasında gibi geldi bana…

Tüm yazılarını göster