PKK sonunun başlangıcındadır…

Sevda Noyan noyansevda@gmail.com

Geçen gün sevdiğim, heyecanlı bir kardeşim aradı...

"Abla duan gerçek oluyor Allah icabet etti!” dedi…

“Hayırdır, hangi duam acaba?” diye merakla sordum…

"Bir çok kez yazdın, bu PKK’nın hakkından Kürt anneler gelecek diye, bak, gerçek oluyor!”

“Yazmışımdır… Yıllardır söylerim, evlatları kurban edilmiş anne ve babalarla birçok kez bir araya geldim, acılarına ortak oldum… Yalnızca feryad ediyorlardı… Amma ve lakin bu kez anneler doğru adreste çıkarıyorlar acı dolu seslerini! İnşaallah kardeşim, inşaallah… Ha, bu arada babaların da hakkını yemeyelim lütfen! Evlat deyince acı aynı… Annenin de, babanın da yüreği kan ağlıyor…"

Heyacanlı kardeşimle dualarla telefonu kapattık...

Diyarbakır’da HeDePe il başkanlığı önündeki bekleyiş sürüyor...

O acılı anne ve babalara destek vermek için her gün Türkiye'nin her yerinden gelen ziyaretçiler var… Allah hepsinden razı olsun!

Temennim, bu hareketin PKK için “sonun başlangıcı” olması...

FELAKET TELLALLIĞI

Almanya'da yaşayan Mısır asıllı bir akademisyen hanımın bir makalesini okumuştum yıllar önce… Maalesef ismini hatırlayamadım… Antropoloji alanında doktorası olan bu hanımefendinin analizleri şöyleydi:

"Toplumları felaket haberleri, kötülükler ve korkularla yönetmek daha kolay olduğu için, genellikle siyasetçilerin, çıkar odaklarının baş vurduğu ilk yöntem budur… Bu konuda ise en önemli mecra, medya ve sanal medyadır… Özellikle günümüzde haberlerin doğruluğuna bakılmaksızın tepki verilmesi ve sürekli umutsuzluk pompalanması, kapitalist sistemin tüketim ekonomisi için bulunmaz hint kumaşıdır… Aslında hem dünyada hem de tek tek bakıldığında ülkelerde bir çok olumlu ve umut verici gelişmeler olmasına rağmen, bu gelişmeler ve onların kahramanı olan kişiler medyalarda yer bulamamaktadır… İşte bu yüzden mümkün olduğunca kendimizi yalan haberlerden korumalı ve öncelikle çekirdek ailemizden başlayarak, etrafımıza güzel haberleri vermeliyiz..."

Makale aşağı yukarı bu minvalde devam ediyordu…

Gel de mubarek Hucurat suresinin altıncı âyetini ibretle hatırlama:

Siz ey Hakk Dîn’e îmân etmiş ve Hakk Dîn’e îmânlarının gereğince yaşamayı bir hayat tarzı ve ilkesi hâline getirmiş olanlar! Eğer bir fâsık, yâni Hakk Dîn’in emir, kural ve ölçülerini kabûl ettiğini söylediği hâlde bunların bir kısmını ya da tamamını hayatına geçirmeyi ihmâl ve/veya gözardı ettiği için yoldan çıkıp çok yalan söyleyen, Hakk Dîn’in günah olarak bildirdiklerini açıktan işleyen ve ALLAH’tan hiç utanmayan biri size bilinmesi mutlaka gereken, çok önemli, kaynağı itibâriyle kesinlikle doğru olduğunu iddia ettiği bir haber ile gelirse, o haberi iyice araştırdıktan sonra muhakemenizi kullanarak açıkça kavrayın! Yoksa bir topluma veya topluluğa, Hakk ve Hakîkat bilgisinden yoksun olanlara ya da, Hakk ve Hakîkat'in aslında Hakk ve Hakîkat olmadığına îmân edenlere ya da, Hakk ve Hakîkat’in gereği olan bir şeyi kendilerince farklı yapmayı doğru bulanlara özgü bir tavır ve tutum içinde zarar verici bir kötülükte bulunursunuz! Sonra o topluma veya topluluğa karşı bu yalan habere dayanarak ve artık düzeltilmesi, geri döndürülmesi imkânsız olan, bilerek-isteyerek yapıp-ettikleriniz yüzünden sabahın o en verimli ilk saatlerinde uyuya kalmışçasına kedere düşer, pişmanlık duyarsınız!

Son onbeş gündür ağır bir grip virüsü ile mücadele etmemin sonucu olarak evde ve yatakta bir yaşam sürüyorum… Bu süreçte zamanımı okuyarak, haber, dizi, film izleyerek ve arada örgü örerek geçiriyorum…

Okuduğum ve izlediğim haberlerin, dizilerin ve filmlerin büyük bir kısmı felaket olaylarına dayanıyor… Sağlıklı bir ruh halinde kalmak neredeyse mümkün değil! Bunun getirdiği sonuç ise özellikle gençlerde “Ye, iç, gez… Batsın bu dünya! Bana ne!” tavrına yol açması....

Özellikle son dönemlerde kendi kendime yapmaya çalıştığım bir “sosyal deney” var… Size de öneririm...

Karşılaştığınız kişilere sorun bakalım "Hayatından memnun musun?" diye…

Size garanti veriyorum, on kişiden sadece bir ya da iki kişi sözüne şükrederek başlayacaktır… Genel olarak her şeyden, herkesten şikayet edecekler ve olumsuzluk üzerine bir konuşma yapacaklardır...

Bu öyle yerleşmiş ki topluma, biraz neşeli, olumlu ve yapıcı olma gayreti içinde olanlara garip garip baktıklarına hattâ bu kişilerin “kafayı yemiş” oldukları sonucuna vardıklarını görüyorum...

BOŞ AĞAÇ RÜZGARA DAYANMAZ

Psikolojik lisans eğitimini bitiren çok sevdiğim komşumun kızı ile uzun uzun mesleği üzerine konuşurken, aklıma uzun süredir takılan bir soru geldi… Acaba ihtiyarlık psikolojisi üzerine uzman yetişiyor muydu?… Ebeveynlerimin yaşları ilerledikçe ve ben de bu sınıra yaklaştıkça kafama takılan bir soru oldu bu…

Özellikle ülkemizde ihtiyarlık ciddi ilgiye ihtiyaç olan bir alan…

Tatlı kızım Sueda bu konuda yeni yeni uzmanlık için çalışmalara başlandığını bana anlattı… Umudum kısa sürede bu konuda gelişme olması...

NOT: CeHePe ve HeDePe'nin artık ortak hareket ettiğini bilmeyen kaldıysa, ya uzayda yaşıyor ya da aklından zoru var! Cumhuriyet tarihini biraz olsun doğru kaynaklardan okuyan, resmi tarih yalanına inanmayan bizler iyi biliyoruz ki, CeHePe denilen zihniyetin bu ülkeye bir gram faydası olmamıştır! Bu çürümüş zihniyet bırakın ülkemize, insanımıza faydalı olmaya, fayda üretmeye çabalamayı, tam tersine, faydalı olan her iyi gelişmenin karşısındadır ve onu engellemek için canhıraş bir şekilde mücadele eder! İşte bu yüzden CeHePe'nin Diyarbakır annelerini ne şekilde köstekleyeceğini merakla bekliyorum...

Tüm yazılarını göster