Abdullah Gül "milat" olarak 1 Nisan’ı belirledi!

Demirören Medya Grubu CEO'su Mehmet Soysal'ın AK Parti içinden yeni bir siyasi hareket çıkarmak için pusuda bekleyenler olduğuna yönelik sözlerine Yeni Şafak gazetesi yazarı Hasan Öztürk'ten destek geldi. Hasan Öztürk, Abdullah Gül'ü işaret etti ve Gül'ün "milat" olarak 1 Nisan’ı belirlediğini yazdı

Demirören Medya Grubu CEO'su Mehmet Soysal'ın dün Türkiye'deki son siyasi gelişmelere ilişkin köşe yazısı kulislerde büyük yankı uyandırdı.

Yeni siyasi parti kurmak için "pusuda bekleyenler" olduğunu belirten Soysal'ın yazısını bir adım daha öteye taşıyan, Yeni Şafak gazetesi yazarı Hasan Öztürk 1 Nisan sonrası yaşanabilecek gelişmelere ilişkin bazı imalarda bulundu.

AK Parti içinden bazı isimlerin yeni parti hazırlığı içinde olduğunu dile getiren ve Abdullah Gül ismini işaret eden Öztürk, "Hem bir siyasi hareketin içinde yer alacaksınız, hem de o siyasi hareketin “yenilgisi” için var gücünüzle çalışacaksınız…. Nihayetinde o yenilgi üzerinden siyaset üreteceksiniz. İşte bu olmaz!" diye yazdı.

İşte o köşe yazısı;

- Parti kurmak için pusuda bekleyenler ne kadar daha bekler

Hürriyet’te Mehmet Soysal çok dikkat çekici bir yazı yazdı dün.

“Rabarba Siyaseti” başlıklı yazıda şunları söylüyor:

“Duyuyoruz ki Ankara’nın arka sokaklarında yeni siyasi defterler açılıyormuş.

Lakin sadece defterler yeni...

Ve duyuyoruz ki pusularda bekleyenler kalabalıklaşıyormuş.

Hesap kitap defterlerine adını yazdıranlar sessizce kuyruğa girmiş...

Kim olduklarına bakıyoruz.

Filmsiz kalan aktörler, yani bildiklerimiz...

Ve tanıdıklarımız...

Davanın neferleriydi güya...

Şimdi pusuda pusu siyaseti yapmaya çalışıyorlar...

Defterlerin etrafındaki isimlere bakıyoruz da...

Ya terk edenler ya da terk edilenler.

Pusuda birilerinin iktidardan düşmesi bekleniyor...

Şimdi de “yeni” bir dava etrafında toplanarak iktidar olmanın hayaliyle yaşanıyor...

(…) Devlet dışı aktörlerin hesapları...

Ve illegal örgütlerin ihanetleri...

FETÖ, PKK gibi gün ışığına çıkanların yaptıklarını biliyoruz.

Lakin yeraltında notlar yazarak defterleriyle yeryüzüne çıkmayı bekleyenler de var.

Rıhtımlar ıslanmış bir defa...

Ve zemini kaygan.

Ayak oyunları,

Çarpışmalar,

Çatışmalar bitecek gibi değil...

Çünkü rabarba siyaseti birilerinin ruhuna işlemiş.” (18.02.2019 Hürriyet)

Mehmet Soysal isim vermemiş, tarif etmiş. Yeni bir siyasi oluşumun hazırlığından söz ediyor. “Pusuda bekleyenler” olarak nitelendirdiklerinin bugünlerdeki hareketliliğine işaret ediyor.

Uzunca süredir biz de takip etmeye çalışıyoruz olan biteni ve bu sütunda yazmaya çalışıyoruz.

Evvela şunu söylemekte yarar var. Herkesin yeni bir siyasi parti kurma hakkı vardır. Siyasi Partiler Kanunu çerçevesinde kurulan her siyasi parti meşrudur. Makbuldür.

Buraya kadar hiçbir sorun yok.

Hatta, bir siyasi parti içerisindeyken “ayrılıp” yeni bir siyasi parti kurmak da meşrudur. Burada da sorun yok.

Lakin son dönemde duyduklarımız, gördüklerimiz haber kaynaklarından aldığımız bilgiler gösteriyor ki “yeni” bir dava etrafından toplanarak iktidar olma hayali kuranların ortak özelliği, tıpkı Soysal’ın da dikkat çektiği gibi “Ya terk edenler ya da terk edilenler” olması. Nedense açıktan siyaset yapmayı değil, “Pusuda beklemeyi” tercih ediyor olmaları. Sinsice davranıyor olmaları.

İşte itirazımız bunadır. Yani pusuda bekleyerek siyaset yapma biçiminedir.

Bu sütunda yazdım, 1 Nisan’ı bekleyenler var. Ak Parti içindeki bazıları bir değil 2 parti kurmaya hazırlanıyor diye.

Hem bir siyasi hareketin içinde yer alacaksınız, hem de o siyasi hareketin “yenilgisi” için var gücünüzle çalışacaksınız…. Nihayetinde o yenilgi üzerinden siyaset üreteceksiniz.

İşte bu olmaz!

24 Haziran seçim sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun gönlündeki “çatı aday” olacaksınız sonra süreç akamete uğrayınca sessizce çekilip “arkadaşlarım” dediklerinizin tökezlemesini bekleyeceksiniz.

Ya da 24 Haziran sürecinde partinizde hiçbir görev almayacaksınız, sonra bütün “birikim”inizi “yeni parti” için ortaya koyacaksınız.

Milat olarak da 1 Nisan’ı belirleyeceksiniz.

Beklerken de etki alanınızdakiler üzerinden “tek adamlık”, “karamsarlık”, “kötücül psikoloji” filan pompalayacaksınız!

Buna Soysal’ın deyimiyle tam da “Rabarba siyaseti” denir.

Bakalım, daha ne kadar pusuda beklemeyi sürdürebilecekler.

Takipteyiz.

Beşiktaş - Ankaragücü maçına Hollandalı hakem atandı İstanbul Fikirtepe’de iki metrobüs çarpıştı Türkiye'den ilk açıklama geldi: Kalıcı bir çatışmaya dönüşme riski var
Sonraki Haber