Gitme sana muhtacım gözümde nursun başımda tacım muhtacım...

Oysa daha yeni yeni ısınmaya başlamıştık birbirimize…

Beraber uzun geceler geçirmiş, çok defa sabahı birlikte etmiştik…

Reklamlara boğulmadığımız, sansürle yorulmadığımız, bir sonraki bölüm ne zaman yayınlanacak diye beklemek zorunda kalmadığımız harika zamanlardı…

Sabah ofise gelir gelmez aldım haberi…

Çocuklar mahzun, dizi kurtları suskun, müzmin müdavimleri içlerine kapanmış yapılacak açıklamayı bekliyorlardı…

Bu yepyeni televizyon platformuyla aralarında müthiş bir bağ kurulmuş, Netflix ülkemizden gitmesin diye adeta dua ediyorlardı…

Memo; ‘İzzet ne ayrılıklara dayandı yüreğim ama bunu kaldıramam’ diyor, acı kahvesine refakat eden yeni bıraktığı sigaraya tekrar başlamış, dalgın gözlerle karşıdaki parkın ağaçlarını seyrediyordu…

Dilara haber kanallarına kilitlenmiş, gelecek yeni bir haberi bekliyordu…
Berkay ‘Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak İzzet Bey’ diye söylenirken, var gücüyle alternatif dizi mecraları arayışına girişiyordu…

Kabul etmek lazım, televizyon izleme alışkanlığımıza level atlattı Netflix…

Belgeselinden filmine, stand up şovlarından dizilerine hepimize muazzam bir keyif yarattı…

Dilerim Türkiye’den çıkma kararı doğru değildir…

Umarım aramızdaki derin muhabbet tek mevsimlik yaz aşkı misali en güzel yerinde yarım kalmaz…

Hep beraber hasretle gelecek müspet bir açıklamayı bekliyoruz dostlar…

(İnşallah yine birileri bu yazıyı fazla ciddiye alıp abuk sabuk yorumlar yapmaz; umarım kimse hariçten gazel okuyup makaranın tadını kaçırmaz…)

Tüm yazılarını göster