Erdoğan’ın filmlere sahne olacak bir hatırası...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir dönem basın danışmanlığını yapan Ahmet Tek, tanıklık ettiği ilginç bir olayı yıllar sonra kaleme aldı... İşte Tek'in, "Erdoğan bile unutmuş olabilir. Öylesine güzel bir olaya tanıklık etmiştim ki, bir gün bunu yazacağımı biliyordum." diyerek bahsettiği o olay...

Türkiye'nin orman yangınları ile mücadelesinde 9'uncu güne girildi.

Yangın söndürme çalışmaları aralıksız devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan da katıldığı bir televizyon programında önemli açıklamalar yaptı.

Orman yangınlarını Covid-19'a benzeten Erdoğan, "Uluslararası bir tehdittir, hatta bir terör tehdididir" diye konuştu.

Diğer yandan Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde yangın bölgesini ziyaretinden esinlenerek bir köşe yazısı kaleme alan Ahmet Tek ilginç anılar paylaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde basın danışmanlığını yapan Tek "Ağrı Dağı efsanesi değil, gerçek öykü. Erdoğan’ın cıva gibi olduğu yıllardan, filmlere sahne olacak bir hatıra..." diyerek yazısını paylaştı.

Ahmet Tek'in "Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kır çiçekleri" başlığını taşıyan yazısı şöyle;

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığının ilk ayları. Tarih 30 Mayıs 2003. Gürbulak Sınır Kapısı’nın açılışı için Ağrı ve Doğubeyazıt’a gittik.

Başbakan Erdoğan, Ağrı şehir merkezinde uzunca bir yolu halkla beraber yürüdü. Korkudan eser yoktu, üstelik çok rahattı. Ondaki rahatlık herkese yetip artmıştı. Meşhur yürüyüşüne hayranlık duyulan dönemdi. Omuzlarını öne doğru çıkarıp geniş adımlar attığı yürüyüşünü Ağrı’da da yapmıştı. “Uzun adam herkes sana kurban”, “Uzun adam, yürüyüşüne can kurban” sözlerini herkesin ezbere bildiği günlerdi. Başbakan Erdoğan’a gösterilen ilgi ve sevgi olağanüstüydü. Sloganlar ve alkışlar hiç dinmedi.

Ağrı o gün normal nüfusunun üç katı kadar kalabalığa ev sahipliği yaptı. Erdoğan’ı görmek için yakın illerden akın akın insanlar gelmişti. Başbakan Erdoğan’ın, her nereye giderse, herkesle hep birlikte söylediği “Beraber yürüdük biz bu yollarda / Beraber ıslandık yağan yağmurda” şarkısının dillerden düşmeyeceği zamanların başlangıcıydı.

Başbakan Erdoğan, İpekyolu üzerinde Türkiye-İran sınırındaki Gürbulak Kapısı’nın yenilenmesi vesilesiyle düzenlenen törene katıldı. Erdoğan, açılışı İran Cumhurbaşkanı 1. Yardımcısı Muhammed Reza Aref ile birlikte yaptı.

Bu olay hiçbir yerde yayınlanmadı.

İşte o gün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir jestine tanık oldum. Bu olay hiçbir yerde yayınlanmadı, birkaç kişinin dışında kimsenin haberi olmadı. İhtimal vermiyorum ama, insanlık halidir, Cumhurbaşkanı Erdoğan bile unutmuş olabilir. Öylesine güzel bir olaya tanıklık etmiştim ki, bir gün bunu yazacağımı biliyordum.

Açılıştan sonra Başbakan Erdoğan şoförüne işaret etti, makam aracına bindi ve İpekyolu güzergahında 10 dakika kadar gitti. Takipte olan tek araç benim aracımdı. O günlerde Erdoğan’ın basın danışmanıydım.

Başbakan Erdoğan araçtan indi, yolun kenarında bir tarlaya daldı. Birkaç dakika içinde kucağında bir demet kır çiçeği; daha çok beyaz, kırmızı, mor çiçekler...Aralarında papatya da var, gelincik de... Baharın en güzel günlerinden bir gündü. İpekyolu’nun ortasında durdu, kucağında bahar çiçekleri olduğu halde bir elini havaya kaldırdı. Az sonra uzaktan bir tır göründü. Tır, yolda elini kaldırmış kişiyi fark edip önce yavaşladı, sonra durdu.

Başbakan Erdoğan’ın civa gibi olduğu yıllar; çevik ve atletik vücudu ve uzun boyu sayesinde tırın şoför mahallindeki kapısına uzandı. Tır şoförü kendisini durduran kişiyi tanımış olmalı ki, hemen araçtan indi. Başbakan’ın eline hamle yaptı, belli ki öpmek istemişti. Başbakan, elini öptürmedi, tır şoförünü kucakladı. İki üç dakika kadar konuştular.

Sonra Erdoğan, kır çiçeklerini tır şoförüne verdi. Şoför hem şaşkınlık hem heyecan içindeydi. Başbakan Erdoğan’a teşekkür ederek aracına bindi. Başbakan’ın el sallayıp uğurladığı araç birkaç dakika içinde gözden kayboldu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu jestin ardından açılış için Gürbulak’ta bulunan bakanlarla davetlilerin yanına döndü. Bir başbakan, sessiz, sedasız bir güzel jeste imza atmış, hiç bir şey olmamış gibi kaldığı yerden başlamıştı.

Hiçbir hayalin kurgulayamayacağı, hiçbir halkla ilişkiler çalışmasının başaramayacağı bu sahne dün gibi gözümün önündedir. O olay, film karelerine girecek denli özgün bir gerçeklikti.

O tır şoförü kimdi? İran sınırında kendisini durduran kişinin Başbakan Erdoğan olduğunu görünce neler hissetti? Bir kucak dolusu kır çiçeğini ilk kimlere gösterdi? İlk molayı verdiği tır parkında ve evine girdiğindeki ruh hali nasıldı? Olayı anlattığında kamyoncu arkadaşlarını inandırabilmiş miydi? “Vay be” diye hayret edenler mi, “Sallama” diye inanmayanlar mı çok olmuştu? O şoförün partisi hangisiydi? O günden sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında ne düşündü? Erdoğan’a hiç oy verdi mi? Tır şoförünün çocukları, babalarından dinledikleri bu öyküyü okulda öğretmenlerine ve arkadaşlarına nasıl anlatmışlardı? Tır şoförünün karısı, ele güne karşı kocasıyla bir kez daha övünme fırsatı mı bulmuştu?

Soruları çoğaltabiliriz. Ama bu soruların cevaplarını bilmemiz mümkün değil. Belki şoför bu yazıyı okuyup, adını ve iletişim numaralarını bildirirse tüm sorularımın cevaplarını ve daha fazlasını alabilirim. Belki tır şoförü de bir yerlerde “Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 yıl önce beni Gürbulak Sınır Kapısı yakınlarında durdurdu. Kendi eliyle topladığı rengarenk bahar çiçeklerini verdi. Beni kucaklayıp uğurladı” diye anlatıyordur. İnanan olsa da olmasa da anlatıyordur.

Bu olay, bir örneğine rastlanmayacak kadar ilginçtir. Acaba böyle bir jestte bulunan bir başka başbakan olmuş mudur? Acaba bir başbakandan böyle bir jest görmüş bir tır şoförü daha var mıdır?

Yine o gün bir de acı olay yaşandı. Bir taziye evine uğradık. Bakanlardan hatırladıklarım arasında Beşir Atalay, Ali Babacan ve Kürşat Tüzmen de vardı. Başbakan bu kez bir başka davranışıyla herkesi hem şaşırttı hem ağlattı. Ayrı bir yazıda anlatılmayı hak eden dramatik bir olaydır.

Bu yazı, anlatılması gereken bir hatıra olmakla birlikte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sık kullandığı şekilde ifade etmek gerekirse, “Nereden nereye?” sorusunu içermesi bakımından da önemlidir. Erdoğan’ın duygusal yanı fazladır. Hassas kalpli, yufka yüreklidir. Çocuklara hediyeler dağıttığını duymayan kalmamıştır. Belediye Başkanlığından itibaren çat kapı girip orucunu açtığı evlerde şahit olduğu gerçekleri onun kadar içselleştiren bir başka lider olmamıştır. İnşallah bunları yazmıştır da tarihe not düştüğü bu ve benzeri ilginç olayları bir gün okuma fırsatı buluruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, orman yangınları devam ederken, otobüsten halka çay paketleri fırlatmış. Bu konuyla ilgili haberleri ve yorumları okurken bu olayı hatırladım. Dedim ki “Nerden nereye?”

ABD ekonomisi yılın ilk çeyreğinde beklentilerin altında büyüdü Otomattan kahve içti, hayatından oluyordu Yapay zekada maliyet düşmezse geri zeka olacak
Sonraki Haber