Bir Üsküp sabahında Leyla Şerif Emin ile tanıştım

Sevda Noyan noyansevda@gmail.com

Çocukluğumda Balkanlar'ı sadece gelen soğuklarından tanırdım...

Yıllar sonra ilk kez Saraybosna'ya, Üsküp'e, Prizden'e gidince kendimden utandım...

Savaştan yeni çıkmış dostların acılarını dinlerken, akan gözyaşlarım utancıma eşlik etti...

Ne kadar uzak kalmışım yıllarca burada yaşayanlara ve acılarına...

O gün başlayan Balkanlar'a olan ilgim ve sevgim, yıllar içinde artarak devam ediyor...

Birçok kez, birçok olayı vesile kıldım kendime daha sık ziyaret etmek için bu toprakları...

Her gelişim bir sevinç ve hüzün sarmalı içinde geçiyor...

Dün, Üsküp'teki ikinci günümüzde, buradaki evimiz, dostlarımızı bulma yerimiz, Köprü Derneğinde toplandık...

Daha önce tanışmamıza rağmen sohbet etme fırsatı bulamadığım Yazar ve Şair Leyla Şerif Emin ve yoldaşı, hayat, dava arkadaşı Hüsrev Emin'le, nam-ı değer Seko ve Serhat ile, uzun saatler hasbihal etme şansımız oldu kahveler eşliğinde...

Bu gezimin bana ikramıydı Leyla Şerif Emin...

Bu toprakların acıları ile harmanlanmış edebiyatçı, düşünce ve eylem insanı olan şair ve yazarın satırlarını paylaşmak istedim sizlerle...

Hoyratlığın, özensizliğin, çıkarcılığın bir salgın hastalık gibi dünyalarımızı sardığı günümüzde, hoş bir meltem rüzgarı gibi esti gönlümde şairin mısraları...

Daha baskıdan yeni çıkan ilk şiir kitabından alıntı yaptım...

SAAT KULE

Ben ne kız kulesiyim ne de Galata

Ben zamana meydan okuyan Üsküp'ün saat kulesiyim,

Sultan Murat Camii'nin yanında

Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul Fethinden önce

Otağını kurduğu yerdeyim

Ve hala aynı yerdeyim,

Zamana meydan okuyan kuleyim...

Yanımda bir Sultan yatar hem de ne sultan

Beyhan Sultan...

Bir de Dağıstanlı Ali Paşa var

Ağırlığımı bilseydiniz saatiniz çatlardı

Yok benim saatim çalındı,

Çok hasar gördüm ve ne çok da savaşlara şahitlik ettim

Doğum tarihim 1566 Osmanlı dönemi ilk saat kulesiyim

Bulunduğum yerde Sultan Murad'ın naaşı kalmış bir gece

Nöbet yeri işte

Ve yüz yıllardır aynı nöbetteyim...

46 yıl saatsiz kaldım,

Öylesine boş durdum

Otlar sardı dört bir yanımı

Şimdi de tekrar yenileniyorum

Pek yakında anlı şanlı döneceğim

Saatlerinizi iyi ayarlayın yoksa enstitü kurarım.

2018

ÜSKÜPÇE BİR ŞİİR BU

Bakmayasın kusuruma ben manzume derim ona

Vardır bir muçkasi loçkasında

Üle demişidi doktoruna

Gel de yakma şimdi telleri

Sarmış pusto düşman dört tarafımi

Alti patlak da çare etmez şimdi

Paslandi sandıkta geçti onun modasi

Çaresi benzer nice bu sari duvara

Satmiş odunlarını çoktan eski pazarda

Kalmiş biraz noksan şimdi gezer nice haforoz

Agarmiş saçlari yolunmiş nice tebu horoz...

12 Eylül 2018

NOT: Gündeme dair söylenecek sözlerim, yazılacak öfkelerim olmasına rağmen, yukarıdaki bu naif sözlerle bezenmiş sayfada gürültü etmek istemedim...Balkanlar'dan gelen ılık kardeş esintisi haberi eşliğinde...

Tüm yazılarını göster