Balıkesir'de nereler gezilmeli? İşte Balıkesir'de gezilecek yerler!

Türkiye'nin tarihi yapılarıyla öne çıkan şehirlerinden biri olan Balıkesir'i vatandaşlar merak ediyor. Balıkesir'e giden insanlar nerelerin gezileceğini araştırıyor. Peki Balıkesir'de nereler gezilmeli? İşte Balıkesir'de gezilecek yerler!

Tarihi yapılarıyla dikkat çeken, Türkiye'nin en güzide şehirlerinden biri olan Balıkesir bu yıl da vatandaşların ilgisinde... Peki Balıkesir'de nereler gezilmeli? İşte Balıkesir'de gezilecek yerler!


1. ANTANDROS (EDREMİT-ALTINOLUK) ANTİK KENTİ - BALIKESİR

Antandros Antik Kenti, Edremit İlçesi Altınoluk Beldesi’ nin 4 km. doğusunda, İda Dağı (Kazdağı) eteklerinde, Pelasg’ lar tarafından kurulmuştur. Adramytteion (Burhaniye-Ören) – Assos (Behramkale) yolu üzerinde askeri bakımdan stratejik bir konuma sahip olan kentin, M.Ö. 10.yy’ da kurulduğu düşünülmekle birlikte, çok yakınında bulunan Assos’ un M.Ö.2.bin yıllarına kadar inen tarihinden Antandros’ un da bu tarihlerde iskan görmüş olması mümkün görülmektedir. Antik yazar Strabon, Leleg kavminin Bababurnu’ ndan (Lekton) İda dağına kadar olan bölgede yerleştiklerini belirtmektedir.

Önce Thrakialı Mysialılar’ ın yerleştiği bilinen bölge, M.Ö. 7.yy’da Limni üzerinden gelen Aioller tarafından iskan edilmiştir. Pelasgların da bu tarihlerde Antandros’a yerleştikleri antik kaynaklardan anlaşılmaktadır. Antandros’ un bir Pelasg kenti olduğunu, tarihteki Batı Anadolu İsyanı’ ndan (M.Ö. 499-494) sonra Pers Kralı Dareios’ un komutanı Otoneis’ in Antandros’ u zapt ettiğini ve Kserkeses ordusunun Yunan seferine giderken kentin yanından geçtiğini Heredot’ tan öğrenmekteyiz. Anadolu’ da araştırmalar yapan Henri Kiepert kitabında Antandros’ un akropolünün Altınoluk – Avcılar arasında Yarmataş olarak bilinen 215km. rakımlı tepede bulunduğunu ve kentin doğuya doğru yayıldığını ifade etmektedir. Kentin nekrolpolü ise Yarmataş Tepesi’ nin 2 km. daha batısında yer almaktadır. Nekropol alanı inşai faaliyetler sırasında ortaya çıkmış ve 1989-1996 yılları arasında kurtarma kazıları yapılmıştır.

2001 yılında Balıkesir Müze Müdürlüğü Başkanlığı’ nda ve Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Gürcan Polat’ın Bilimsel Danışmanlığı’nda başlatılan ve halen devam eden Müze kazılarında, M.Ö. 7-2. yy arasında kullanıldığı anlaşılan nekropolde, arazinin eğiminden faydalanılarak üst üste iki ve üç kat olarak yerleştirilen lahit mezarların yanı sıra kremasyon (ölü yakma) ve direk toprağa gömü şeklinde bir çok gömü yapıldığı görülmüştür. Bu mezarlardan çıkarılan mezar hediyeleri, Balıkesir Müzesi’ nde sergilenmektedir. Kaçak kazılar sonucu ortaya çıkan Roma dönemine ait bir taban mozaiği çevresinde yapılan sistemli kazılar sonucunda M.S. 1. yy. tarihlenen ve duvarlarında fresk bulunan, taban döşemeleri mozaikli bir zengin evi bulunmuştur.

2. DASKYLEİON ANTİK KENTİ - BALIKESİR

Bandırma’ nın 30 km. güneyinde herkes tarafından bilinen Kuş Cennetine çok yakın Ergili Köyü' nün 2 km. doğusunda Kuş Gölü' nün güney-doğu ucunda yer alıyor. M.Ö. 7.yy.' da Daskylos adıyla bilinen ünlü Lydia Kralı’ nın Sardis’ ten hanedan kavgaları nedeniyle buraya gelmesiyle kent Daskyleion adını almıştır. Daskyleion’ da doğan oğlu Gyges daha sonra Lydia’ ya geri çağrılıyor. Gyges Lydia’ ya kral olduktan sonra şehre Daskyleion deniliyor. Çünkü Daskyleion “Daskylos’ un yeri anlamındadır. Bu ismi M.Ö.650 yıllarında almıştır. Daskyleion’ da Troya gibi erken dönem yerleşimlerinin olduğu kenttir. Bazı antik yazarlara göre M.Ö.12. yy. Aoellerden bir grup Daskyleion’ a gelip yerleşmişler, ancak kenti daha önceki dönemlere (Kalkolitik döneme) götürecek buluntular yüzey araştırmalarında ele geçmiştir. Bölgede ilk araştırmayı 1952 yılında Kurt Bittel yapmıştır. Antik metinlerin verdiği coğrafi bilgileri de değerlendirerek Daskyleion’ un bugünkü adı olan Hisartepeyi belirlemiştir.

Daha sonra 1954 yılında Prof. Dr. Ekrem AKURGAL kazıya başlamıştır. 1960 yılına kadar devam eden kazı, 1988 yılında Prof Dr. Tomris BAKIR tarafından yeniden başlatılmıştır. Kuş Cenneti (Paradeisos) ve Daskyleion, doğal ve tarihi çevre kavramında ele alınan bütünleşmiş iki olgudur. Doğa güzellikleri ve yörenin güçlü bir Jeopolitik konuma sahip olması nedeniyle Daskyleion kuş gölünün (Daskylitis) güneyine kurulmuştur.Çünkü tüm antik yazarlar Daskyleion ve Paradeisos’ un güzelliğinden övgü ile bahsetmektedir. M.Ö.334 yılında Büyük İskender (Makedonyalı Alexandros) bir dünya imparatorluğu kurmuş olan Persleri ortadan kaldırmaya karar verdiği zaman Pers Satraplığı (Genel Valilik) merkezi olan Daskyleion’uda ününü ve güzelliğini duyduğu Paradeisos için ele geçirmeyi düşünmüştür. Büyük İskenderden önceki dönemlerde de Trakya, Boğazlar, Marmara Denizi, Propontis ve Küçük Frigya bölgelerinin hem kontrolünü, hem de siyasi ve ekonomik yönetimini ellerinde tutma yetkisine önem vermiş devletler, Anadolu' daki jeopolitik konumunun ciddiyeti nedeniyle Daskyleion’ da her devirde etkin olan bir kale ve yerleşimin varlığını korumuşlardır.

İşte bu amaca yönelik Daskyleion, sırayla Frig, Lydia, Akhaemenid, Makedonya ve Hatta Bizanslılar tarafından güçlü kale niteliği korunmuş bir merkez olarak özenle imar edilmiş, ekonomisi üst düzeyde tutulmuş ve ünlü idarecilerin yönetimine bırakılmıştır. Daskyleionda yaşamış olan bu devletlere ait maddi kalıntılar yapılan arkeolojik kazılarda yavaş yavaş gün ışığına çıkartılmıştır. Günümüzden yaklaşık beşbin yıl öncesine ait prehistorik çağlarda bu yöredeki yerleşimi kanıtlayan taş baltalar ve çakmak taşından dilgiler yanında M.Ö.1700-1800 yıllarına tarihlenen steatit’ten yapılmış bir Babil ürünü silindir mühür, hem yörenin, hem de Anadolu’ nun bu tarihlerde Ön Asya kültürleri ile olan ilişkilerine işaret etmektedir.

M.Ö.2 bin yılının ortalarından, bin yılın başlarına kadar Batı Anadolu’ nun tümünün yaşadığı ve nedeni bilinmeyen bir karanlık devrin arkasından M.Ö.1200 lerde Dorlar diye adlandırılan kavim kuzeyden önce kıta Yunanistan’a sonrada Trakya ve Boğazlar üzerinden geçerek Daskyleion’a gelmişler, ancak bu kavime ait herhangi bir buluntu ele geçmemiştir. Dor’lardan sonra ise Trakyadan Anadolu’ya göç eden Friglerin bu yörede yerleştiklerini gösteren hem yazılı belgeleri, hem de onların kullandıkları seramikler kazılarda gün ışığına çıkartılmıştır. Bir frig adak yazıtını içeren, kırık haliyle bile boyu bir metreyi geçen bir mermer blok Anadolu Eski Çağ tarihi coğrafyası ile birlikte frigya bölgesinin sınırlarını değiştirmiştir.

3. BALIKESİR SAAT KULESİ - BALIKESİR

Saat Kulesi 1829 yılında Girit’li Mehmet Paşa tarafından İstanbul Galata Kulesi’nin benzeri olarak silindir şeklinde yaptırılmış idi. 1897 yılındaki deprem nedeniyle yıkılınca, 1901 yılında bugünkü şekliyle yeniden yaptırılmıştır. Kare prizma şeklindeki bina, beyaz kesme taş ile yapılmış ve kabartma işçiliklerle de süslü hale getirilmiştir.En üst kat kubbe ile örtülmüş ve büyük bir çan eklenmiştir. Buranın hemen altındaki katta ise dört yöne de birer saat konmuştur.

4. KYZIKOS ANTİK KENTİ - BALIKESİR

Kyzikos, Kapıdağ eteklerinde Bandırma- Erdek karayolunun geçtiği yerde kurulmuştur. Yöre tarihi, Kurt Bittel tarafından yapılan araştırmalar sonucunda Neolitik (M.Ö. 6. bin) ve Kalkolitik (M.Ö. 5. bin) Dönem’ e kadar inmektedir. Mysia’ daki Olympos (Uludağ) yamaçlarında yerleşmiş olan, daha sonra Aisepos Ovası’na inen veya Thessalia’ dan bu yöreye (Aisepos / Gönen- Kocaçay ile Rindkos /Mustafa kemal Paşa-Atranos Çayı arasına) yerleşmiş olan Dolionlar, Kyzikos’ da yaşayan en eski kavimdir. Bu nedenle bu bölge aynı zamanda Dolionia veya Dolionis diye adlandırılır. Yunan mitolojisinde Gürcistan (Kolkhis)’ da var olan altın postu almak için, Yunanistan’dan yola çıkan Argonautlar yolda Dolionia (Kyzikos)’ ya uğrarlar.

Kral Kyzikos Argonlar’ı iyi karşılar. Onları yedirir, içirir ve yanlarına bol kumanya vererek uğurlar. Yola çıkan Argonautlar o gece fırtınaya yakalanırlar ve karaya çıkarlar. Gece karanlığında tekrar Dolonia topraklarına çıktıklarını fark etmeyen Argonautlar, Kral Kyzikos’u ve yanındakileri düşman zannederek çarpışırlar. Ancak bu çarpışmada Kral Kyzikos ölür ve Kyzikos’un ölümüyle şehir Kyzikos adını alır. Kyzikos’ un ölümünden sonra Tirrhenialı Pelesgoslar Kyzikos’ u işgal ettiler. Daha sonra M.Ö.1200’lerde Ege ve Balkanlar’ dan Anadolu’ya göç eden kavimlerle tanıştılar. Bir süre İonia şehirlerinin en önemlilerinden biri olan Miletos’ un (Söke- Balat Köyü) kolonisi olarak varlığını sürdüren Kyzikos Kenti, bağlı bulunduğu zengin Lydia Devleti’ nin M.Ö. 546 tarihinde Kyros tarafından yıkılmasıyla birlikte Pers egemenliğine geçmiştir. M.Ö. 364 yılında bağımsızlığını kazanmış olan Kyzikos M.Ö. 334 yılında Büyük İskender’ in Persler’ i yenmesiyle Makedonyalılar’ ın egemenliğine geçmiştir. M.Ö. 3. y.y.’ da Marmara Denizi’ nde ticaret yolları üzerinde olması nedeniyle büyük önem kazanmış olan Kyzikos, M.Ö. 2. y.y.’da Bergama ile de iyi ilişkiler içine girmiş, bir bilim ve kültür merkezi haline gelmiştir.

Bergama’ nın Romalılar’ ın eline geçmesiyle Bergama ile iyi ilişkiler içinde olan Kyzikos da Romalılar’ la dost olmuş, ancak daha sonra Romalılar’ ın egemenliği altına girmişlerdir. Konstantinus M.S.324 yılında Byzantion’ u Doğu Roma İmparatorluğu’ nun başkenti yapınca, Kyzikos önce donuklaştı sonra yavaş yavaş söndü. Kuvvetli surlarla çevrilen Bizans, kuzeyden gelecek bazı tehlikeleri önlemekteydi. Fakat buna karşılık başka yönlerden gelen akınlar daima Kyzikos’ dan geçti ve yıkılmasını çabuklaştırdı. M.S. 7.-8. y.y.’ larda Kyzikos artık idari veya askeri bölüm merkezi değildi. Vilayet darphanelerinin çoğu gibi darphanesi terk edilmiş, berzahtaki geçidi dolmuş, surlarının ve binalarının bir kısmı yıkılmış bulunan güzel Kyzikos bundan sonra Konstantinopolis üzerinden yapılan bütün akınlara açık kaldı. Birbirini kovalayan deprem ve istilalar Kyzikos’ u oturulacak halden çıkardı.

Temizleme ve bakım isteyen limanların dolması dolayısıyla mükemmel bir tabii limanı olan yakınındaki Arteke (Erdek) şehri, gemicilik ve liman faaliyetleri bakımından yavaş yavaş Kyzikos’ un yerini aldı. Ancak o da deprem ve akınlarından hayli zarar gördüğü için bir varlık gösterememiştir. Gerek İstanbul’ u zaptetmek için Kyzikos’ a gelen Araplar, gerekse depremler yüzünden zarar gören Kyzikos 23 Eylül 1063’de olan korkunç deprem neticesinde baştan başa yıkıldı. Sağ kalanlar ise şehri terk etmeye başladılar. Kapıdağ Yarımadası’ nı, anakaraya bağlayan berzah, ilk çağda dolmadan önce bu kent,üç limanı, Hadrian Tapınağı ve amphitheatırı ile ünlü bir ticaret şehri ve şarap, zeytinyağı, buğday,mermer, parfümeri ile ünlü bir koloniydi. Üç büyük deprem, berzahtaki limanın dolması ve bataklığın sıtma yaratması, halkının bu günkü Erdek’ e göç etmesine yol açtı.

5. AYIŞIĞI MANASTIRI - BALIKESİR

Alibey (Cunda) Adasının kuzey yönündeki Pateriça yarımadasının en uç noktasında yer alan Ayışığı Manastırı, dik bir tepenin (299 rakım) denizle birleştiği noktada yer almaktadır. Ayışığı Manastırının inşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. (1771 ve 1795 tarihlerinin iki taş üzerinde yazılı olduğu söylenmektedir. Fakat Ayvalık halkının 1771 tarihinde şehirden çok uzak olan bu manastırı inşa edebilecek gelişmişlikte olmadığı göz önünde tutulduğunda bu tarih pek gerçekçi görünmemektedir.

1795 tarihi daha olası gelmektedir. Zeytin tevziatı yapıldığı dönemde, Katerinli Fahrettin Bey’ e verilen zeytinliklerin sınırları içerisinde olması, kapalı tutularak yazlık olarak kullanılması ve bakım görmesi manastırın ayakta kalmasını sağlamıştır. Fahrettin Bey’ in vefatından sonra şuursuz defineciler tarafından harap edilmiştir. Ayışığı Manastırı' nın çevresi duvarlarla çevrili olup diğer manastırlarda olduğu gibi avlu ortasında kilisesi yer almaktadır.Manastıra su, dağdan künkler ile yalaklara getirilmekteydi.Zamanında manastırda hayvan beslenmekte, manastırın batı kısmındaki tarlalarda ise tarımcılık yapılmaktaydı.

Avlu içerisinde yer alan kilise doğuya bakacak şekilde kubbeli (dört kemerli) olarak dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiş. Kilisenin giriş kapısı sarımsak taşından inşa edilmiştir. Kilisede kullanılmış olan sarımsak taşı dikkate alındığında kilisenin çeşitli zamanlarda restorasyona tabi tutulduğu ve 1850’li yıllarda yıkılarak yeniden inşa edildiği anlaşılmaktadır. Patikadan girişte, hemen deniz tarafında iki katlı bina yer almaktadır. Günümüzde ikinci kata çıkışı sağlayan merdivenin basamaklarının tamamına yakını kırılmış olup ikinci katın üst döşemesinin büyük bir kısmı tahrip olmuştur.

Ayışığı Manastırı' nın doğal ve insani etkilere açık olması zaman içerisinde büyük bir kısmının yıkılmasına neden olmuştur.

6. ADRAMYTTEİON ANTİK KENTİ - BALIKESİR

Adrmytteion antik şehri bölgesindeki 1950 ve 1960’larda konut yapımı sebebiyle oluşan yıkıma karşın hakkında erken bilgi sahibi olunan bölgenin önemli antik şehirlerinden biridir. Antik çağ tarihçilerinden özellikle Strabon, sonrasında Heredot ve Stephanos Byzantinos’un eserlerinde görkemli yerleşimleri bahis konusu edilen bölgede odak noktasını Adramytteion şehri oluşturuyordu. Bugünkü Ören bölgesinde kurulu olan eski şehrin önemli bir liman şehri olduğu antik çağ tarihçileri tarafından vurgulanmaktadır.

Şehrin kuruluş tarihi ile ilgili çeşitli antik bilgiler ve savlar vardır. Adramytteion’un Lidya döneminde, M.Ö. 6’ınca yüzyılda Lydia kralı Alyates’in oğlu Adramys tarafından kurulduğu tezi olduğu gibi, şehrin bölgede Lidya döneminden yaklaşık bin yıl önce yaşamış Anadolu halklarından Luwi’ler tarafından kurulduğu ve isminin “Adra-Mudra” olduğu tezi de ileri sürülmektedir. Kalkolitik dönemden başlayarak, Helen, Roma ve Bizans dönemlerinde yani çok uzun bir tarih sürecinde varlığını sürdüren Adramytteion şehrindeki arkeolojik kazı çalışmaları Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Murat Özgen danışmanlığında sürdürülmektedir.

2012 yılından beri sürdürülen kazılar Bergaz Tepe, Ören Meydanı ve Antik Liman olmak üzere üç ayrı noktada yoğunlaşmaktadır. Bergaz tepede yapılan sondaj çalışmaları sonucunda, tepede Bizans döneminden tarih öncesi döneme kadar uzanan kültür katlarını içeren nitelikte bir tabakalaşma olduğu anlaşılmıştır. Kazılarda ortaya çıkarılan Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait mimari parçaların yerinde sergilenmesi amacıyla Burhaniye Belediyesi sponsorluğunda yapılması planlanan Ören Arkeoloji Parkı bölgenin kültür turizmine canlılık getirecek, geç de olsa önemli bir arkeolojik alan hak ettiği değere kavuşacaktır.

7. ARKEOLOJİ MÜZESİ - BALIKESİR

Kyzikos antik kenti ve Daskyleion ören yeri buluntularının sergilenmesi amacıyla Bandırma Müze Yaptırma ve Yaşatma Derneği tarafından kurulan ve Kültür Bakanlığı' na devredilerek yeniden inşa edilen müzede iki teşhir salonu, bir laboratuar, kütüphane ve konferans salonu bulunmaktadır. Kataloğun hazırlandığı tarihte ziyarete açılmamış olan müzede, Daskyleion' a özgü Anadolu Pers sanatının özelliklerini taşıyan antemionlu ve frig yazıtlı mezar stelleri, kazılarda çıkarılan Pers etkili pişmiş toprak kaplar ile Kyzikos antik kendinden ve civardan elde edilen mezar stelleri sergilenecektir.

7. ŞEYTAN SOFRASI VE ADALAR - BALIKESİR

Şeytan Sofrası, Ayvalık ilçe merkezinin 8 km güneyinde bulunan hakim büyük kayalık tepelerin üzerindedir. Mevkiden tüm Ayvalık Adaları ve Midilli Adası’nın manzarası gözükmektedir. Üzerinde Şeytan’ın ayak izi bulunduğuna inanılan, halkın madeni para atarak dilek dilediği eski bir lav birikintisidir. Sönmüş bir volkandan arda kalan lav birikintileriyle oluşmuş tepe, yuvarlak sofra biçimini andırır.

Demir kafes içine alınan ayak izine benzeyen şekil turistlerin özellikle uğradığı yerlerden biridir.Ayrıca gün batımını seyretmek içinde gidilir. Özel olarak işletilmekte, tepede bir lokanta bulunmaktadır.Gün batımını seyretmek için Şeytan Sofrasına gitmek isteyenler Cumhuriyet alanından dolmuşlarla veya Çamlıktan sonra Sarımsaklı yoluna devam edildiğinde bir kilometre sonra sağa işaret levhasını görüp döndüklerinde dar asfalt yolu takip edilerek ulaşabilirler. Tavşan Kulakları Tepesi: Şeytan Sofrası’ nın yanı başındaki tepe. Tepeye çıkıldığında, tavşan kulağı biçiminde, 3 insan boyu yüksekliğinde iki kaya ile karşılaşırsınız. Dipleri toprakta değil, yatay plakamsı bir kayanın üzerinde durmaktadır.

8. PORDOSELENE KULESİ - BALIKESİR

Pordoselene Uygarlığı’nın yeri olarak gösterilen Maden Adasının tepesindeki kuledir. Midilli Adası, etrafındaki adalar ve Edremit Körfezini gözetlemek için yapılmıştır. İ.S. VIII. Yüzyılda tekrar inşa edildiği kaydedilmektedir. Pordoselene aslında Pirgos Keneti’ ni sembol eder. Yapıldığı dönemde düşmanları görebilmek için yapılan bu kule Kilikya korsanları tarafından yıkılmıştır.

Ankara’da fabrika yangını! İtfaiye ekipleri müdahale ediyor Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 ülkenin büyükelçisini kabul etti Fahiş fiyatla mücadele! Ambalaj üzerine tavsiye fiyat
Sonraki Haber