Alın, alın Suriyeli mazlumların ahını!!!

Sevda Noyan noyansevda@gmail.com

Acayip ve karmakarışık bir ülke olma yolunda ilerliyoruz…

Duygularımız da karmakarışık...

Her olaya siyaset gözlüğü ile bakıp vicdansızlıkta tavan yaptık...

Kardeşim, sen iktidara olan nefretini niye Suriyeli göçmenler üzerinden kusuyorsun?

O akıl almaz insanlık dışı söylemlere niye hep bir siyasi kılıf uyduruyor ve intikam derdine düşüyorsun?

Ey gafiller sürüsü, siz hiç savaş gördünüz mü?

Hiç çocuğunuz paramparça olup onu toplamak zorunda kaldınız mı?

Sizin kocanız savaşmak için dağlara çıktı mı?

Kocanızdan sadece sağlık haberini almak için günler boyunca beklediniz mi?

Kocanız savaştan bacağı kopmuş halde geldi mi?

Çocuklarınıza yedirecek bir parça ekmek bulamadığınız için kahrınızdan hasta oldunuz mu?

Bu korkunç savaştan kaçmak için çocuklarınızla birlikte gece vakti gizlice, öldürülme korkusuyla Türkiye'ye doğru yürüdünüz mü?

Türkiye'ye geldikten sonra sığanacak bir ev, bir tas çorba, bir parça ekmek için saatlerce, günlerce beklediniz mi?

İyi bir mesleğiniz olduğu halde sadece az bir para karşılığı tarladan havuç topladınız mı?

Kocanızın ölümü kalbinizi dağlamışken, çocuklarınıza bir parça dahi olsa yemek alabilmek için sokaklarda dilenmek zorunda kaldınız mı hiç?

Ahırdan bozma yerlerin içine, üstelik de fahiş fiyatlar ödeyerek “ev” diye sığınmak zorunda kaldınız mı hiç?

Bir hayırseverin verdiği boş bir depoda, kocası savaşmak için Suriye'de kalmış on çaresiz kadın ve kırk çocukla bir arada yaşadınız mı?

Çocuğunuz ateşlendiği zaman ona verecek bir ilacınız olmadığı için sabaha kadar ağladınız mı?

Tıp doktoru olduğunuz halde mesleğinize uygulama izniniz olmadığı için küçük bir lokantada komi ya da bulaşıkçı olarak boğaz tokluğuna çalıştınız mı?

Tüm geçmişinizi, tüm varlığınızı ülkenizde bırakıp bilinmeyen bir geleceğe doğru umutsuzca yürüdünüz mü?

Sığındığınız ülkede, bir kısım vicdansızlar tarafından sürekli aşağılanıp ikinci sınıf insan yerine kondunuz mu?

Kendi ülkenizden kaçarken yanınızda getirdiğiniz ve bir iş kurmak çocuklarınıza gelecek sağlamak için sakladığınız parayı dost görünümlü dolandırıcılara kaptırdınız mı?

Her sabah ağlayarak uyanıp, çocuklarınız görmesin diye gözyaşlarınızı sakladınız mı?

İş buldum diye sevinip, canla başla çalıştığınız iş yeri aybaşı geldiği zaman maaşınızı gasp etti mi?

Çalıştığınız iş yerinde, aynı işi yaptığınız halde sırf Suriyeli olduğunuz için, diğer çalışanların aldığı paranın yarısını aldınız mı?

Bütün umutlarınız tek tek elinizden alındı mı?

Bu yazdıklarımın çok daha vahim ve korkunç olanları yaşanıyorken, siz bir takım vicdansız gafiller korkunç intikam duygularınızı niye bu mazlumlar üzerinden tatmin ediyorsunuz?

Sizler ne acayip insanlarsınız!

Çok çok dikkatli olun! Mazlumlar bizle Allah tarafından emanetir!

Ve Allah'ın intikamı sizinkine benzemez!

Ama vicdanınız betonlaşmışsa, sizler başınıza gelenlerin, bu tavır ve tutumlarınızın karşılığı olan bir ceza olduğunu bile anlamaz, faturasını yine başkasına çıkarırsınız...

Yazık gerçekten çok yazık!

İnsani yardım konusunda tüm dünyada ilk sırayı almış bu ülkeye hiç ama hiç yakışmıyor bu vicdansızlar...

BÖYLESİ YALAN MAKİNASI İLE İLK KEZ KARŞILAŞIYORUZ

CeHePe adayı gerçekten tam bir klinik vaka!

Önce bir olay buluyor, sonra bu olay hakkında korkunç bir yalan ortaya atıyor, sonra bu yalanın hedefindeki kişiler bu yalanı ortaya çıkarmak için uğraşıyorlar…

Böylece gündemi sürekli meşgul ediyor, enerji tüketiyor, sonra da oturup hiçbir şey olmamış gibi yeni bir yalana geçiyor…

Bu kişilik çok tehlikeli!

Burada en ilginç olan ise, gözleri “Tayyibofobi” hastalığı ile kör olmuş kişilerin, yalana inanmayı tercih edip, yalanın yalanlanması bölümünü es geçmeleri!

Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın işte bu kişilere yapılabilecek hiç bir şey yok…

16 Haziran gecesi yapılacak olan açık oturumun bana göre bu kişiler üzerinde hiçbir etkisi olmaz...

Onlar kararlarını çoktan vermişler zaten!

Bu açık oturum sadece aklısıra iktidara ders verme derdine düşmüş kişilerin belki gözünü bir nebze dahi olsa açabilir diye düşünüyorum...

Seçime az bir süre kalmışken artık sabırlar iyice taşmaya başladı...

Ülke geleceği için çok önemli olan stratejik olaylardan bile kopmuş vaziyette, bu yalan dolanla uğraşıyoruz...

Dünya buz dağları gibi büyük kütleler halinde kopuyor…

Artık çok daha görünür olan bir kaos dönemine çoktan girdik…

Güç savaşı herkesi yakıyor ve daha da büyüyerek yakmaya devam edecek…

“Medeniyet Savaşları” diye bir olgunun artık esamesi okunmuyor…

Sadece ve sadece ekonomik güç için tüm medeniyetlerin yerle bir edildiği bir dönemdeyiz…

İnsanlık sefil bir halde…

Sözde Müslümanların çoğunluğunu oluşturduğu ülkeler de bu sefilliğin başrolü için adeta yarışıyorlar…

Her dönemde söylenen kıyametin yakında kopacağı söylemi belki de hiç bu kadar somutlaşmamıştı…

Ancak bu kıyamet toplu bir kıyamet değil, münferit…

Ülkeler kendi kıyametlerini yaşarken, o ülkelerde yaşayan insanlar da bireysel kıyametlerini yaşıyorlar…

Özellikle Allah’ın son mesajı olan Kur’ân-ı Kerim'de geçen cehennem azabları insanlarda bir bir tezahür ediyor...

Şöyle çevrenize dikkatli bakınca çok net görüyorsunuz...

Bunların bana göre en korkunçlarından biri olan "UMUTSUZLUK" meyvesı yeme cezası…

Kiminle konuşursanız konuşun, hep bir umutsuzluk ve şikayet etme havasındalar…

Bu dünyada kendilerine cehennem azabını çektirmeyi tercih eden kişiler zaten kendi kıyametlerini yaşıyorlar gibime geliyor…

Allah sonumuzu hayırlı kılsın!

Ya da daha doğru bir deyişle, aklımızı Hakk ve Hakîkat doğrultusunda düşünmek için doğru kullanmayı nasip etsin...

NOT: Sadeleşmenin zenginliğini yaşamayı tavsiye ediyorum sevgili okurlarım...

*Hoşlanmadığınız kişilerle görüşmeyin…

*Kullanmadığınız, artık göz zevkinize uymayan, evinizde kalabalık yapan eşyalarınızı elden çıkarın…

*Kalabalık ortamlara  mecbur olmadığınız sürece gitmeyin…

*Zaman zaman telefonunuzu kapatın ve kitap okumaya daha uzun zaman ayırın…

*Gereksiz konuşmalardan kaçının…

*Mutlaka birkaç hobi edinin…

*Tek başınıza sinemaya gidin…

*Kendinizle başbaşa kalın ve kendinizi tekrar gözden geçirin…

*Kendinizi ne kadar gerçekleştirdiniz, bununla hesaplaşın…

*Gücünüzü toplayıp kendinizi gerçekleştirme çabası içine girin...

Sakın ha bunları akıl veriyormuş gibi algılamayın, tecrübe etmeye başlamış ve bunun keyfini yaşayan biri olarak yazıyorum…

Gerçekten çok iyi geliyor...



Tüm yazılarını göster