Ahlaksız trol

Veda Kılıç

Veda Kılıç

İskandinav kültürüne ait efsanelerde, karanlıkta yaşayan ve insana kötülük yapan mistik yaratıklara “trol” deniyor. Ayrıca balıkçılığa ait bir avlanma tekniği de aynı ada sahip.

Sanal âlemde, gerçekte sarf edemeyecekleri yıkıcı söz ve davranış gösterenlere isim olarak, şimdilerde ünlü bir sözcük.

Misal; örtülü bir bayanın fotoğrafı ile sahte hesap açıp, karşıtı hedef alan kışkırtıcı paylaşımlarla insanları birbirine düşürenler troldür. Ya da kedinin üzerine benzin döküp yakarak izleten hasta ruhlar… Kişi ve kurumlara yönelik yalan haberler paylaşıp, itibar suikastı yapanlar da öyle. Veya rahatsız eden, cinsel içerikli paylaşımcılar; insanların özel bilgilerini gasp edip yayanlar da. Elbette tehditkâr-şantajcı ikilisi de listeye dâhil.

Zihinsel hesap ve hastalıklı fantaziler ölçüsünce açılır bir yelpaze bu.

Yabancı ellerce programlanıp yaşamımıza giren dijital platformları, belleğini henüz kaybetmemiş Asyalılar olarak kullanırken, sakat zihinlerin sakil paylaşımlarına sarsıladuruyoruz.

Yani, çevrimiçinin modern zorbalığı trolleme ile!

83.88 milyon nüfusu olan ülkemizde, mevcudun % 64.37’si aktif, sanal medya kullanıcısı. Bu sayıdan en az yarısının örfe aidiyet taşıdığını düşünürsek, ağların görünmezliğine gizlenip kötülük üretenlere karşı ciddi rahatsızlık duyan büyük bir kesimin varlığından kuvvetle söz edilir ki, ben de onlardanım.

Kullanıcıların, kadın aşağılanmasıyla gelişmiş küfür kalıpları kullanarak sosyalleşmesi(!) hayâ duygusunu örseleyen kompozisyonlar, farklılığı kutuplaştırma amaçlı paylaşımlar ve yalan haberlerle baş başa kalışı çirkin ötesi bir dayatma!

Buna teslim olmak, münferit ahlaksızlıklardan çok daha kötü; kat kat tehlikeli benzerlerinin yerleşimine yol açar.

Örneğin aynı mihvalde cepheleştirilen klavye savaşçılarınca kilit hedeflere, fikir ya da aidiyetlere sistematik saldırılar; siyasal itibarsızlaştırma ve toplumsal kopuşların dizayn edilebilir olması gibi.

Taşkın tahrip gücü ile siber ortamda kök salacak, mafyalaşmalar da bir diğeri.

Cinsel sapkınlıkların çoğaltılması yollu, toplum ahlakının baltalanması ve insanın bir ürün olarak pazarlanabilir kılınması gibi daha niceleri.

En kötüsü de “Arap Baharı” örneklerinde daha bariz gördüğümüz; robot hesaplarla destekli manipülasyon ve provokasyonlar kullanılarak yapılan toplum mühendisliği hamleleri.

Geldiği nokta itibarı ile sosyal(!) medya diye adlandırılan platformların, iletişim veya eğlence amacını aşıp birer savaş aleti haline geldiği inkâr götürmez.

 29.07.2020 tarihinde TBMM’de kabul edilen sosyal medya ile ilgili yasa düzenlemeleri, bireysel veya organize trolleme suçlarına bir nebze gem vuracak inşallah.

Yasanın Twitter, Facebook, Instagram gibi sanal uygulamaları düzenleme altına alması ve Türkiye kullanıcısı üzerinden elde ettikleri devasa kârlara rağmen yasal sorumluluk almayan şirketlere, ülkemizde bir temsilci atama zorunluluğu getirmesi oldukça önemli bir gelişme.

Düzenleme yerli yerine oturduğunda uygulamanın mukavemeti ortaya çıkacaktır.

O zamana değin, yükselen trol öfkesinin sergilediği yakışıksız paylaşımları görmeye devam edeceğiz!

Ne diyelim! Herkes kendine yakışanı yapacak.

Diğer Yazıları