Yasak bahane, ABD çıplak fotoğraflarımızın peşinde!

Aralarında İstanbul’un da bulunduğu 8 ülkedeki 10 havalimanından ABD’ye doğrudan sefer yapacak uçaklarda yolcular, yolcu kabinine cep telefonundan büyük elektronik cihaz sokamayacak.

Türk Hava Yolları, uygulamanın bugün tebliğ edilmesiyle birlikte yürürlüğe girdiğini bildirerek ABD’ye uçacak yolcularını uyardı.

Konuyla ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme alan Habertürk yazarı Oray Eğin, "TSA’in derdi sadece valizlerdeki muhtemel bombalar değil. Bütün terör kuramları patlayacak bir bombanın önünde hiçbir şeyin durmayacağını defalarca kanıtladı zaten... Ama asıl hedef çantamızdayken yanımızdan hiç ayırmadığımız ve hayatımızın birer uzantısı olan bilgisayar." diye yazdı.

Eğin, bu yasak ile, Amerikalı yetkililerin yolcuların özel bilgilerine direkt ulaşabileceğine değindi.

İşte o köşe yazısı;

- Havacılık değil istihbarat savaşı

Apple tarikatının sadık bir üyesiyim. Evde ve okuldaki ofisimde birer 27 inch iMac var. Seyahatlerde MacBook Air kullanıyorum, zaman zaman yatakta film izlemeye de yarıyor. iPad Mini’mi ise hemen hemen hiç elimden düşürmüyorum; artık basılı dergi aboneliğim yok, her ay belli bir ücret karşılığında hemen hepsini “Texture” isimli bir app’ten okuyorum. Seyahatlere iPad’imi götürerek kitap taşıma zahmetinden de kurtuluyorum. İki tane iPhone’um var, biri ABD biri de Türkiye numaram. İki de Beats kulaklığım var ama bunların konuyla henüz ilgisi yok.

Sahip olduğum Apple ürünlerinin bir önemli özelliği, hepsinin “bulutlar” üzerinden birbiriyle bağlantılı olmaları. Apple’ın yakın tarihli bir güncellemesi sayesinde iCloud kullananlar farklı bilgisayarlarda tek bir masaüstü görüyor. Ev, iş ve yoldaki bütün bilgisayarlar ben müdahale etmeden aynı dosyaları barındırıyor, bilgisayarı açınca masaüstünde sakladığım dosyalar, hatta duvar kâğıdı da aynen karşıma çıkıyor.

Bu müthiş kolaylığın şöyle bir olumsuz tarafı var: Tek bir Apple ürü- nüm hack’lense kurduğum bütün sistemim çökebilir.

DEVLETE KARŞI TEDBİR

Teknolojinin kolaylıklarından faydalanırken riski de göze alıyorum tabii.

Dosyalarımı şifreliyorum, uzaktan silebilme seçeneğini kullanıyorum falan...

Ama bütün bunlar benim sıradan hırsızlara karşı tedbirlerim. Büyük bir istihbarat devinin karşısında yetersiz tabii ki. İsteseler kolaylıkla verilerimizi ele geçirebilirler.

Amerika’ya uçanlar valizlerini açtıklarında içinde illaki küçük dikdörtgen bir kâğıt bulmuştur bir kere bile olsa. Uçuş güvenliğinden sorumlu kuruluş TSA valizi açıp incelediklerini bu kartlarla yolculara bildiriyor. Bir keresinde yedek pil paketi vardı valizimde, atmışlardı. Yıllardır valizlerin kilitleri kırılıyor zaten.

ABD’nin (ve onun peşinden gitmezse kendini devrik hissedecek düşük imparatorluk İngiltere’nin) uyguladığı “kabine akıllı telefon cihazlarından büyük aygıtları sokmama” yasağının günümüzdeki veri avcılığı ve büyük biraderin doymak bilmez takip etme iştahıyla ilgisi var. Havayollarının rekabeti, yeni hub’ları öldürme girişimleri de etkilidir kuşkusuz. Ama ortada dünyanın en önemli akçesine sahip olma savaşı var: Bilgiyi kontrol altında tutma çabası.

Wikileaks’ten Snowden’a dünyada gerçek savaş, veritabanları üzerinden yönetiliyor artık; Rusya’nın, Çin’in hacker’ları geçmişin tek yöntemi bomba patlatmak olan teröristleri kadar büyük tehdit oluşturuyor artık Batı dünyasına.

ÇIPLAK FOTOĞRAFLAR

TSA’in derdi sadece valizlerdeki muhtemel bombalar değil. Bütün terör kuramları patlayacak bir bombanın önünde hiçbir şeyin durmayacağını defalarca kanıtladı zaten...

Ama asıl hedef çantamızdayken yanımızdan hiç ayırmadığımız ve hayatımızın birer uzantısı olan bilgisayar. Uyku dışında en son bilgisayarınızdan 10-12 saat ne zaman uzak kalmıştınız, bir düşünün.

Bilgisayarlarımızdan kopamamamızın nedeni sadece hayatımızı kolaylaştırmaları değil, içinde kiminle seviştiğimizden işyerindeki yeni bir projeye, kitap taslaklarından tatil anılarına, kredi kartı bilgilerinden yazışmalarımıza, hatta çıplak fotoğraflarımıza kadar hayatımızın tamamını barındırması.

Şimdi devletlere bu değerli hazineyi ele geçirme fırsatı doğdu. Göz önünden ayırdığımız bilgisayarlar kolaylıkla kopyalanır, hack’lenir, içeriği incelenebilir. Sınır kapılarında sosyal medya hesaplarına bakma âdeti geliştiren Amerikan devleti, valizlerdeki hazineye dokunmadan durabilir mi?

KENDİNİZİ NASIL KORUYABİLİRSİNİZ?

- Kaybetmeyi göze alacağınız yedek bir dizüstü bilgisayarla seyahate çıkmak tercih edilebilir. Uçağa binmeden önce bu bilgisayarın bulutla bağlantısını kesebilirsiniz.

- Verileri şifreleyen çeşitli yazılımlar var, FileVault ve BitLocker gibi. Daha yoğun kullanılacağı kesin.

- New York Times’a konuşan Citizen Lab isimli teknoloji ve siyasi politikaları araştırma derneğinden Bill Marczak, bilgisayarları delil torbalarıyla valize koymayı öneriyor. Yolculuk sonunda basit bir şekilde herhangi birinin bu torbaları açıp açmadığını anlamak mümkün.

Yasak bahane, ABD çıplak fotoğraflarımızın peşinde! ile ilgili etiketler ABD kabin yasağı
GÜNÜN VİDEOSU

Cansız bedeni bulunan eski Bakan Mehmet Ali Yılmaz'ın olaylı TS-FB maçı sonrası verdiği röportaj!

Spordan sorumlu eski Devlet Bakanı ve Trabzonspor Onursal Başkanı Mehmet Ali Yılmaz'ın evinde cansız bedeni bulunmasının ardından olaylı Trabzonspor-Fenerbahçe maçından sonra verdiği röportaj ortaya çıktı.