Türkiye'ye racon kesenler

Mete Yarar

Mete Yarar

Zafer Çağlayan için de ABD'de tutuklama kararı çıktıktan sonra konunun detaylarına ayrıca bakmak için genel bir tarama yaptım.

Konuyu en iyi özetleyenlerden biri de Sözcü gazetesinden Zeynep Gürcanlı olmuş. Kısaca dosyanın içeriğini hap olarak vermiş;

"ABD, nükleer programı nedeniyle yıllardır İran’a yönelik ambargo uyguluyordu. ABD’nin ambargo kararları Temsilciler Meclisi ve Senato’dan geçerek 'yasa' haline geldi. Reza Zarrab hakkındaki iddianame bu çerçevede, 'ABD yasalarının ihlal edilmesi' anlamına geliyor. İddianamede Zarrab hakkında dört ayrı suçlama var; ABD’yi dolandırmak, İran ambargosunu ihlal etmek, bankacılık sahtekarlığı ve karapara aklama. Bu suçlardan dolayı Reza Zarrab toplamda 75 yıl hapis cezası istiyor. (ABD dolandırmaktan 5 yıl, İran yaptırımlarını ihlal etmekten 20 yıl, bankacılık sahtekarlığından 30 yıl ve karapara aklamaktan 20 yıl). İddianamede Zarrab’ın İran devleti ve İran kurumları adına çalışarak, kurduğu komplo şebekesi ile İran’a yönelik yaptırımları, İran lehine ihlal ettiği iddia ediliyor."

Yazdığına göre iddianame böyle... Peki daha sonraki gelişmelerde neler oluyor?

Önce Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla ABD'ye iş seyahati için gittiğinde tutuklanıyor. Ardından eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan için de tutuklama kararı çıkartılıyor.

Ayrıca tam tabiri ile sanık bölümü kapatılmadan "yeni sanıkların olabileceği" ifadesi bile iddianamenin içine konulabiliyor!

Bu yaşanan sürecin adının nasıl konulması gerektiği konusunda Türkiye'de bir konsensus olduğunu düşünmüyorum. Kimisi davanın içeriğinin "yolsuzluk davası" olduğunu düşünüyor, kimiside uluslararası komplo olduğu görüşünde...

Ama bir konuda herkes hemfikir; işin içinde ABD'de yerleşik FETÖ var...

Çünkü dosyanın içeriği 17-25 Aralık'a benzer malzeme ile donatılmış durumda. Son dönemde ABD'de yerleşik bazı Türk şirketlerine FBI soruşturmalarını da bu çetenin yaptığı konusunda kuvvetli bilgiler mevcut.

İşin içine duygusallık katmadan bazı soruları soralım biz de ne olduğunu anlayalım...

Biz ABD yasalarına uymak zorunda mıyız? Çünkü ilk iki madde direkt bununla ilgili. Düşünün; ABD'yi dolandırmak ve İran ambargosunu delmek bize göre nasıl suç oluyor? ABD bu işte nasıl dolandırılmış oluyor?

İkincisi ise "bankacılık sahtekarlığı" ile suçlanmak. Bunun ne demek olduğunu ben açıkcası anlamış değilim? Bilen birisi varsa gerçekten anlatmasını istiyorum.

Üçüncüsü ise karapara aklama kapsamına bu iş nasıl sokuldu... Yine en fazla tartışılan konu burası, muğlak alanın siyasete kurban edilmesi.

Dördüncüsü de, İran lehine yapılan bu işte neden Rıza Zarrab dışında İran kökenli kişi ve devlet kurumları yok. Hedefte yalnızca Türkiye var!

Ben soruları sormaya başlayayım, çünkü önümüzdeki dönem ABD-Türkiye ilişkilerinde asıl sorun burada başlayacakmış gibi görünüyor.

Çünkü ABD'deki hukuk sistemi bizden oldukça farklı ve sert yaptırımları da içerebiliyor.

Buradan çıkabilecek olumsuz kararların Türkiye için maddi ve manevi sonuçları olabilecektir.

Her zaman yaptığımız gibi "zamanı geldiğinde bakarız" konumunu çoktan geçmiş bir süreç Türkiye için başlatılmış durumdadır.

Resmî olarak Türkiye'ye racon kesemeyenler acaba bundan sonra hukuk üzerinden mi (kendi yasalarına göre) Türkiye'ye racon kesecekler?

Eğer bunu başarırlarsa daha sonra da sözde Ermeni Soykırımı gibi davalar açarak Türkiye'yi alaşağı etmeye çalışabilirler mi?

Vallahi geçmişteki karnelere bakınca sonuç net olduğunu için cevap verme gereği bile hissetmiyorum.

Ama hükümetin bu yaşanan süreçle ile ilgili hepimize bir açıklama yapma zorunluluğu var.

Yapsın ki biz de ne olduğunu anlayalım. Yapsın ki biz de soru sormaktan öteye geçip insanlarımızı aydınlatalım.

Diğer Yazıları