Orman yangını meteorolojisi

Mikdat Kadıoğlu

Mikdat Kadıoğlu

Türkiye’de orman yangınlarının büyük bir bölümüne her ne kadar insanlar bilerek veya bilmeyerek neden oluyorsa da, bu yangınların gelişerek yayılmasını meteorolojik şartlar kontrol etmektedir.

Böylece ülkemizin büyük bir bölümünün yazları sıcak ve kurak bir iklim kuşağında yer alması nedeniyle ormanlarımız yılın sıcak döneminde büyük yangın tehlikesi altındadır.

Özellikle Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerimizin kıyılarındaki ormanlarımızda, yaz aylarında günde ortalama 20-30 orman ve fundalık yangını meydana gelebilmektedir. Yangın sayısının %46’sı ve yanan alanın % 83’ü Temmuz ve Ağustos aylarını kaplamaktadır. Bu aylar içerisinde Temmuz ayı çıkan yangın sayısı bakımından Ağustos ayına nazaran az olmasına karşın yanan alan bakımından % 55’lik kısmı daha yoğun bir aydır.

Orman yangınları ile mücadelede erken müdahale de esastır. Bunun için, güvenilir ve uzun vadeli özel hava tahminleri ile değişik bölgelerdeki yangın söndürme ekiplerinin, özel meteorolojik indeksler ile belirlenecek olan, yangın potansiyeli ve olasılığının yüksek olduğu yerlere önceden gönderilebilmesi ve bazı önlemlerin alınması yoluna gidilmektedir. Böylece, OGM’nin son yıllarda erken uyarı ve müdahale çalışmalarına önem vermesiyle birlikte yangın başına düşen saha miktarının uzun yıllar ortalaması 18.29 hektar iken, 2001-2010 yıllarında yangın başına isabet eden kayıp saha ortalaması yaklaşık 4.3 kat azalarak 4.24 hektara kadar inmiştir.

Ülkemizdeki yangınların %83.3’ü Haziran - Ekim ayları arasında meydana gelmekte, ayrıca çıkan yangınların %32 gibi önemli bir kısmı 12:00 – 15:00 saatleri arasında yani yakıt nem kapsamının en düşük olduğu dönemde meydana gelmektedir. Ayrıca orman yangınların en az yarısı ihmal ve dikkatsizlikten kaynaklanmaktadır. Bu durumda en çok yangın görülen illerdeki orman yangınlarının kontrol altına alınması ve ihmal-dikkatsizliğe yönelik yoğun bilinçlendirme eğitimleri ile ülkemizdeki orman yangınları riskinin yarı yarıya azaltabilecektir.

Bu nedenle, 23.01.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 104’üncü maddesi yeniden düzenlenerek Türkiye’de 01 Haziran–31 Ekim tarihleri arasını kapsayan 5 aylık yangın mevsimi 01 Mayıs–30 Kasım olarak değiştirilip 2 ay uzatılmıştır. Böylece artık özellikle orman yangınlarına hassas bölgelerde daha erken önlem alınması ve bu önlemleri daha uzun süre devam ettirebilmesi mümkün olabilmektedir.

Bu nedenlerden dolayı, ülkemizde orman yangınları ile erken mücadele edebilmek için, ormanlarımıza özel orman meteoroloji istasyonlarının kurulması ve ormanlara yaklaşan yıldırımlı fırtınaları takip edebilen, bunların ormanlarda çarptığı noktaları otomatik olarak belirleyip gösterebilen “Yıldırım Detektörleri” ağının ve yangın yerindeki rüzgar değişimlerini gösteren küçük meteoroloji radarlarının Türkiye’de de en azından Ege ve Akdeniz Bölgelerinde daha yaygın bir şekilde kurulup işletilmesi gerekir.

Diğer bir deyişle yangın yerinde ve esnasında, rüzgarın yönü ve şiddetindeki anlık değişimlerin tespit edilmesi, yangın söndürme çalışmalarını yönlendirmek için hayati önem taşır. Bu nedenle noktasal rüzgar tahminleri için bilinen yangın bölgelerinin, kompleks arazi simülasyon ve model çalışmalarına da önem verilmelidir.

Ayrıca, orman yangını oluşturabilecek potansiyele sahip alanlarda yanıcı madde olarak bulunan çeşitli ormanaltı bitkilerinin ya da kurumuş̧ yaprak, ot ve çeşitli organik artıkların toplanması ve ormanlık alanların bu maddelerden temizlenerek orman yangınlarının başlamasına neden olacak etmenlerin ortadan kaldırılması gerekir. Buna ilave olarak, orman yangınları kurak koşulların etkisi altında oluştuğu için, ormanlık alanların iklim özellikleri iyi bir şekilde incelenerek orman yangını riski bulunan bu alanlarda kurak dönemlerin belirlenmesi sağlanmalıdır

Özetle, orman yangınının çıkmasına engel olmak veya çıkabilecek yangınların sayılarını olabildiğince azaltmak için halkı bilgilendirmek, riski azaltmak, erken uyarı ve acil müdahale ile birlikte üniversitelerde her disiplinden bilim insanı ile ekip çalışılmasına daha fazla önem vermek zorundayız.

Diğer Yazıları