Önkibar'in Bahçeli düşmanlığı nereden kaynaklanıyor?

İlhami Yangın

İlhami Yangın

Aydınlık gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar'ın uzun süredir MHP Lideri Devlet Bahçeli aleyhinde yazılar yazdığını, Ulusal Kanal'da sunduğu programında Bahçeli'yi seviyesiz bir üslûpla eleştirdiğini, medyayı yakından takip edenler iyi bilir.

Sabahattin Önkibar'ın Devlet Bahçeli hakkında yazdığı kitap ise Bahçeli'nin suç duyurusu üzerine geçtiğimiz hafta piyasadan toplatıldı.

Medya dünyasının iç yüzünü pek bilmeyen okuyucular için, bir ön bilgi aktararak konuya başlayayım; büyük gazetelerin ve televizyonların Ankara temsilcisi demek, o kurumların bağlı olduğu holdinglerin Ankara'daki işlerini yürüten temsilci demekle eşdeğerdir.

Bu kurumların Ankara'daki ticari işlerini temsilciler sürdürür. Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, genel müdürler vb. ile meslek icabı görüşebilen temsilciler, genellikle patronun çıkarlarını kovalar; bazı temsilciler ise sadece kendi gruplarıyla yetinmeyip, başkalarının işini de takip ederek, ekstra gelir sağlar.

Sabahattin Önkibar 1990'lı yılların başında İstanbul'dan Ankara'ya gelerek Türkiye gazetesinde haber müdürü oldu. Daha sonra Türkiye gazetesinde siyasi kulis yazmaya başladı. Bir müddet sonra Türkiye gazetesi Ankara temsilcisi oldu. TGRT televizyonu yayına başlayınca televizyonun da Ankara temsilcisi oldu. Ayrıca TGRT'de alternatif adında bir program yapmaya başladı.

Türkiye gazetesinin ve TGRT'nin Ankara temsilciliğini yürüten Sabahattin Önkibar'ın siyasetçiler ve bürokratlarla yakın ilişkisi vardı. İhlas Holding'in Ankara'daki işleri ile Sabahattin Önkibar ilgileniyordu.

***

DSP-MHP-ANAP koalisyonu dönemi.

Ecevit başbakan, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz başbakan yardımcıları.

Koalisyon hükümeti çok önemli bir karar alma arefesindedir.

Bankacılık sektörünün art niyet taşıyan patronlarca batırıldığı, bankaların içinin boşaltıldığı müfettiş raporlarıyla belirlenmiştir. Hükümetin bu saatten sonra başvuracağı tek çare, batık durumdaki bankalara ve finans kurumlarına el koymaktır. Aksi halde açık büyüyecektir.

Haberi duyan İhlas Holding sahibi Enver Ören'in paçaları tutuşur, İhlas Finans'a el konulmasını önlemek için harekete geçer.

Türkiye gazetesi ve TGRT o güne kadar hep sağ partiler lehine yayın yapmış, Ecevit'i ise sürekli eleştirmişti. Yani, başbakan Ecevit'ten hayır gelmezdi.

Mesut Yılmaz o güne kadar Türkiye gazetesi ve TGRT tarafından desteklenmişti.

Ancak, Mesut Yılmaz'ın İhlas Finans'ın kapatılmasını önlemeye tek başına gücü yetmezdi.

Hükümetin büyük ortağı Devlet Bahçeli de Mesut Yılmaz'la birlikte hareket ederse, İhlas Finans kurtarılabilirdi.

Yani, İhlas Finans'ın dolayısıyla İhlas Holding'in ayakta kalabilmesi MHP Lideri Bahçeli'nin ikna edilmesine bağlıydı.

Şükür ki, Ankara temilcisi Sabahattin Önkibar eski Ülkücülerdendi ve Bahçeli ile çok yakın ilişki içerisindeydi(!)

Aslında böyle bir yakınlık yoktu ancak Enver Ören öyle olduğunu sanıyordu.

Enver Ören, o tarihte TGRT Ankara temsilcisi olan Sabahattin Önkibar'ı arayarak, Devlet Bahçeli ile bir randevu ayarlamasını istedi.

Sabahattin Önkibar'ın Demirel'den Özal'a, Mesut Yılmaz'dan Çiller'e kadar önemli siyasilerle yakın ilişkisi iyi olmuştu; Ankara bürokrasisini iyi tanımaktaydı.

Ancak, Bahçeli o tarz bir siyasetçi değildi, gazetecilere karşı mesafeliydi. Hatta herkese karşı mesafeliydi.

BAHÇELİ'DEN RANDEVU TALEBİ

Bahçeli'nin özel kalemine telefon açan Sabahattin Önkibar randevu talebini iletir.

Ancak uzun süre cevap alamaz.

Bu defa TGRT ve Türkiye gazetesi muhabirlerini araya sokar, yine cevap gelmez.

Kendisi gider, özel kalemle görüşür, yine cevap gelmez.

Tabii, bu günlerde TGRT ve Türkiye gazetesinde Bahçeli lehine haberlerden geçilmemektedir.

Sabahattin Önkibar alttan girer üstten çıkar, aracı olmaları için MHP yöneticileriyle, milletvekilleriyle, bakanlarla görüşür; uzun uğraşlar sonunda Bahçeli'yi görüşmeye razı eder.

Eder de nasıl razı eder?

Enver Ören, seçim başarısı ve hükümet ortaklığını “Hayırlı olsun” ziyaretine gelecektir!

İstanbul'a telefon açan Önkibar, Enver Ören'e müjdeyi verir.

İhlas Finans'ın kurtulduğunu düşünen Enver Ören koşarak Ankara'ya gelir, Bahçeli'yi ziyaret ederler.

Tokalaşıp oturdukları andan itibaren Enver Ören neşe içinde konuşmaya başlar.

“Rahmetli Başbuğ'u” ne kadar sevdiğini, ne kadar değer verdiğini, onun da kendisini nasıl sevdiğini anlatmaya başlar.

Sonra, “Başbuğ'la bir hatırasını” nakleder.

Bu arada kahkahalar atarak eliyle Bahçeli'nin dizine dokunur.

Bahçeli, “Hoşgeldiniz” dışında, daha tek kelime etmemiştir.

Enver Ören'in dizine dokunmasına ise çok acayip sinirlenir.

Ancak, Enver Ören bu durumu kavrayamaz. Halen, “Bir keresinde Başbuğ” diye, anılarını anlatmayı sürdürmekte, bu arada kahkahalar atmaktadır.

Anlattığı bir anıdan sonra Bahçeli'nin dizine bir kez daha dokunur.

Bahçeli "poker surat" olduğu için tepkisini yine belli etmez. Halen tek kelime etmemiştir, üstelik gergindir.

Enver Ören bir başka anıya geçer, anlattıktan sonra da kahkahalar atarak elini Bahçeli'nin dizine götürerek bu kez şaplak vurur.

Bahçeli, “Enver Bey dizime dokunma” dedikten sonra hışımla ayağa kalkar ve “Görüşme sona ermiştir” diyerek, kapıyı gösterir.

Ankara'daki görüşmeden kısa süre sonra iki önemli gelişme yaşandı...

Birincisi: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından İhlas Finans'a el konuldu.

İkincisi: Enver Ören, Sabahattin Önkibar'ı işten attı.

Diğer Yazıları