Olağanüstü dönemlerde yayıncılık

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Geçen Cuma günü Konya’da, TRT Akademi Dergisi’nin “Olağanüstü Dönemlerde Yayıncılık” sayısını konu alan bir panel gerçekleştirildi. Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel Konferans Salonu’nda Mehmet Acet, Fatih Atik, Aysun Torun ve ben konuşmacı idik. TRT Genel Müdür Yardımcısı değerli Erkan Durdu ve Dekan Ahmet Kalender’in açılış konuşmaları sonrasında başlayan panele öğrenci ilgisi ise zirvedeydi.

TRT Akademi dolayısıyla, Başta Genel Müdür Şenol Göka olmak üzere, her aşamasıyla bizzat ilgilenen ve dergiyi saygın bir mesleki akademik buluşma noktasına taşıyan Erkan Durdu ve çalışma arkadaşlarına tebriklerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum.

Afetler, savaş halleri, terörist saldırılar, darbe girişimleri gibi olağan dışı durumlarda yayıncılık gerçekten çok zor ama önemli bir iştir. Bilgi ihtiyacı ve merak bu tür durumlarda insanlarda en yüksek noktaya çıkar. Bu anlarda, topluma doğru, eksiksiz ve panige, yılgınlığa, karmaşaya neden olmayacak, sorunu daha da içinden çıkılmaz hale taşımayacak şekilde bilgilerin aktarılması gerekir.

Yayın kuruluşları kuşkusuz ki varlıklarını devam ettirebilmek zorunda olan bunun için de bilgi ve enformasyon sağlayan ticari işletmelerdir. Bu işletmeler de tıpkı diğer işletmeler gibi karlılık ve verimlilik esası üzerine iş görürler.

Medya işletmelerinde karlılık ve verimlilik ölçütleri tiraj ve rating kavramları etrafında şekillenir. Çünkü bu işletmelerin gelirleri ilan ve reklamlara bağlıdır. Kim daha fazla izleniyor, dinleniyor veya okunuyor ise reklam ve ilan pestasından aslan payı ona gider.

Herkesin aslan payının, mümkün olmadığı halllerde de kendi kısmetinin peşinde koştuğu bu av sahasında zaman zaman insanların içinde bulundukları mağduriyetler, afet de olsa, terör de olsa, şiddet de olsa ticari bakımdan çok önemli zamanlara istinat eder.

Derler ya, koyun can derdinde, kasap et derdinde… Tam da öyle bir durum…

Gazeteci haber, olay, ilgi uyandıracak büyüklükte aksiyon peşindedir. Olağanüstü hallerde meydana gelen her hadise, durum doğal olarak haberdir. Mutlaka merak edeni, arzulayanı bulunmaktadır. Dolayısıyla, oturduğumuz yerden bu hallerde haber ve içerik üretiminde sıkı bir denetim olmasını, kamunun aşırı müdahalesini savunamayız.

İnsanların geneli olan biten hakkında bilgiye, malumata ihtiyaç duymaktadır. Öncelikle bu ihtiyacın karşılanması elzemdir. Ancak, burada ihtiyaç karşılıyoruz derken toplumu içinde yaşanılamaz bir noktaya da taşımamak, yaşanılan felaketi daha da yoğunlaştırmamak gerekmektedir.

Bir şekilde tansiyonun düşmesini, insanların yeniden kendilerine, çevrelerine, topluma ve devlete güvenebilmesini temin edecek kanallar açık bırakılmalıdır.

Konkunun, paniğin, telaşın, acelenin ve sistem yoksunluğunun faturası yine topluma çıkacaktır. Hadisenin ağırlığı kat be kat ağırlaşabilecektir.

Bu bakımdan gazetecilik mesleğinde bulunan profesyonellerin belirli kurallar bütünü içinde hareket etmesi ve toplumun ve bireylerin olumsuzluklardan en az etkiyle sıyrılabilmesinin yollarına başvurması şarttır.

Deneyimli gazetecilerin, kendi mesleklerinin güvenirliği ve saygınlığını korumak için kendi öz denetim mekanizmalarını yoğun olarak işletmeleri gereken en önemli alan da olağanüstü dönemlerdeki yayıncılık faaliyetleridir.

Bu sansür değildir. Bu özdenetimdir, dışşal müdahalenin yollarını kapatmaktır. Mesleğin meslekten olmayanlarca denetlenmesi ve bu denetim neticesinde yayınlanıp yayınlanmayacağına karar verilmesi olayı sansürdür. Çoğulculğun, çok sesliliğin, demokrasinin düşmanıdır. Çok şükür Türkiye bu kötü zamanları çok geride bırakmıştır.

15 Temmuz kanlı darbe girişimi göstermiştir ki, Türkiye artık eskiye dönmeyecektir ama aynı zamanda medyamız da eski medya değildir. Pek çok imkan ve kabiliyetini darbe sürecinin başarısız olması için kullanmış, pek çok mensubu darbecilere karşı direnmiştir.

Dolayısıyla, Türk medyası için, kahraman ve başarılı insanlardan oluşuyor, biçiminde bir genelleme hiç de anlamsız olmayacaktır.

Kesinlikle tarih bu halleri kaydetmiştir, darbe girişimi esnasında ve sonrasında medya mensuplarımızın tutum ve davranışlarının önemi zamanla daha açık ve anlaşılır olacaktır.

Diğer Yazıları