Mhp, Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanlığı seçimi…

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, geçtiğimiz günlerde bir kahvaltılı basın toplantısı yaptı ve gazetecilere 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayacağını, MHP’nin aday çıkarmayacağını ve aday olduğu takdirde “Yenikapı ruhuna” sadık kalarak, Recep Tayyip Erdoğan’a destek vereceğini açıkladı.

Açıklamanın akabinde merhum Yücel Hacaloğlu’nu ebedi aleme yolcu etmek üzere Kocatepe Camii’nde buluşmuştuk. Muvafık, muhalif, ayrılmış pek çok MHP’li de orada idi.

En keskin ve galiz konuşmalar ayrılmış ve başka partiye geçmiş MHP’lilerden geldi. Muhalif olarak MHP’de kalmayı tercih edenler ise muhtemelen benim olduğum ortamda daha temkinli veya daha edepli konuşmayı tercih ettiler. Parti içinde bulunanların ise gördüğüm kadarıyla Genel Başkan tarafından açıklanan bu Parti kararını savunmak için henüz yeterli bilgileri yoktu…

Burada çok önemli anahtar sözcükler “Yenikapı ruhu” dur.

Türkiye, malum önce PKK yığınaklarıyla, hendeklerle, çukurlarla, kurtarılmış şehirler yaratma girişimleri ile mücadele etmiş; akabinde 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ile karşı karşıya kalmıştır.

Her iki hadisede de Devlet Bahçeli, hükümetin yanında yer almış, herhangi bir beklenti içine girmeden devletin tüm unsurlarıyla bu badireleri atlatması için kayıtsız ve şartsız destek vermiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin “Cizre, Sur raporları” hazırlayıp PKK terör örgütüne nefes aldırmaya uğraştığı günlerde, Bahçeli tavrını açıkça devletten ve bekadan yana koymuştur.

15 Temmuz’a CHP Kanlı bir darbe girişimi olarak bakmayıp hala “Kontrollü darbe gişirimi” derken MHP yine FETÖ karşısında ve devletin ve milletin yanında olmuştur.

Yani Türkiye’nin bekası ve milli menfaatleri konusunda iki parti çok farklı yerde durmaktadır.

CHP açıkça ve çekinmeden PKK ile işbirliğini, FETÖ ile dirsek temasını tercih edebilmektedir.

Hal böyle olunca, CHP cenahından bir başka partinin duruşuna yönelik son derece seviyesiz, terbiye sınırlarını aşan, haddi zorlayan açıklamalar geliyor.

Bunu söyleyenlere de, “Açılım politikaları ile PKK’yı kim büyüttü? Veya “FETÖ’yü bu kadar devletin kılcal damarlarına kadar hangi iktidar soktu?” gibi güya haklı olduklarını isbat için sorular yöneltiyorlar…

Evet. İşte mesele de tam da burada. Açılım politikaları varken Devlet Bahçeli AK Parti’ye en keskin muhalefeti yapıyordu. Bundan vazgeçmeleri, yanlış olduğu, Türkiye’yi uçuruma sürüklediği uyarılarını dile getiriyordu. Teröristle müzakere değil, mücadele edilir, diyordu. AK Parti vazgeçti. Mücadeleye başladı. Şimdi bu mücadeleye destek vermeyip de ne yapacak?

CHP neden PKK ile mücadeleye destek vermek yerine işbirliğini seçiyor?

AK Parti FETÖ ile işbirliği yaparken, MHP ve Devlet Bahçeli “Okyanus Ötesi” diyor ve mücadele edilmesi gereken en önemli tehlike ve tehdit olarak bu yapıya işaret ediyordu. AK Parti’yi uyarıyordu. Eleştiriyordu.

Niyahetinde 17/25 Aralık yargısal darbe girişimi ve akabinde 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ile AK Parti ne kadar büyük bir hata içinde olduğunu gördü ve mücadeleye başladı. Şimdi buna MHP’nin tam destek vermesinin neresini eleştiriyorsunuz?

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde MHP’nin aldığı karar tam da bunlar içindir. Bu iki mücadele devam etsin, devlet de, millet de bu büyük tehlike ve tehditlerden kurtulsun diyedir. PKK ve FETÖ ile mücadele akamete uğramasın diyedir.

Şimdi CHP’nin de, birtakım odakların da Cumhurbaşkanlığı seçiminde birtakım farklı isimler üzerinden Türkiye’yi yeniden kaosa götürme hesapları Devlet Bahçeli’nin çıkışı ile yer ile yeksan olmuştur.

Birtakım terbiye bilmez isimler üzerinden haddi açan açıklamaların nedeni de işte tam budur…

MHP yerli yerindedir. Türkiye için vardır. Türkiye için de kıyamete kadar varlığını muhafaza edecektir.

Diğer Yazıları