Kur'an'ın din tanımı

Erdem Uygan

Erdem Uygan

Her insan kendisi de dahil tüm kainatı Allah’ın yarattığını bilir. Bazı insanların bunu kabul etmediklerini söylemeleri onların bu bilgiye sahip olmadıkları anlamına gelmez. Çünkü insan doğru bildiğini söylemeyi her zaman tercih etmeyebilen, hatta bir takım menfaatleri gereği çoğu zaman bile bile yanlışı tercih eden bir yapıya sahiptir.

Yine her insan Allah’ın tek ilah olduğu konusunda şüphe götürmeyecek bir bilgiye sahiptir. Bazı insanların Allah’tan başkasından yardım talep etmeleri, kainatı yaratan asıl ve tek ilah olarak kabul ettikleri Allah’ı kendilerine uzak kabul etmeleri sebebiyledir. Yoksa Allah’ın büyüklüğü ve birliği konusunda hiçbir şüpheleri yoktur:

Bil ki Allah’ın dini, katkısı olmayan dindir. Allah ile aralarına evliyayı (Allah’a yakın gördükleri kişileri) yerleştirenler şöyle derler: “Bizim bunlara kulluk etmemiz, sırf bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diyedir.” Allah, onların tartışıp durdukları her konudaki hükmünü, onların yüzüne karşı verecektir. Allah, yalancı olan ve âyetleri görmezlikte (kâfirlikte) direnen birini yoluna kabul etmez. (Zümer 39/3)

Allah’tan başkasından yardım ve kurtarılma bekleyen (müşrik) kişi de aslında en güçlünün tek ilah olan Allah olduğunu çok iyi bilmektedir. Ancak bu bilgisi onu müşrik olmaktan kurtarmaz. Kur’an’da Rabbimizin “müşrik” dediği kişilerin Allah tasavvurlarında bir problem yoktur:

De ki; biliyorsanız söyleyin; “Bu yer ve üstündeki canlılar kimindir?” “Allah’ındır” diyeceklerdir. De ki: “Bilginizi kullanmayacak mısınız?” Onlara bir de; “Yedi kat göğün ve yüce Arşın sahibi kimdir?” diye sor. “Onlar Allah’ındır” diyeceklerdir. De ki: “Hiç çekinmeyecek misiniz?” De ki, biliyorsanız söyleyin: “Her şeyin yönetimi elinde olan, koruyan ama korunmaya ihtiyacı olmayan kimdir?” “Allah’tır” diyeceklerdir. De ki: “O halde nereden büyüleniyorsunuz?” Yok; biz onlara o gerçeği getirdik ama onlar kesinlikle yalancıdırlar. (Mü’minûn 23/84-90)

Görüldüğü üzere Rabbimizin “müşrik” olarak tanımladığı kişilerın Allah’ın üstünlüğü, gücü, yaratıcılığı, ilahlığı, sahipliği, hakimiyeti konularında hiç bir şüpheleri yoktur. Buna rağmen müşrik olarak adlandırılmaktadırlar. Çünkü kişiyi müşrik yapan Allah inancı değil, Allah ile arasına koyduğu kurtarıcı ve yaklaştırıcı inancıdır.

Oysa kendilerine filanca kişi ya da kurumun şefaat edeceğini, kurtaracağını, Allah’a yaklaşmasında vesile olacağını söyleyen kişiler kendilerini müşrik saymazlar. Zaten kim kendini müşrik kabul eder ki?

O zaman, ya bize din diye sunulan bilgiler yanlış olmalı ya da Kur’an’da yazanlar. Eğer Kur’an’da yazanlarda bir problem varsa o zaman o Allah’tan gelmiş olamaz. Yok eğer bizim klasik dini bilgilerimiz yanlışsa o zaman atalarımızın dini kendilerine Müslüman deseler bile Allah’ın dini değildir.

Aslında Allah’tan başkalarını Allah ile aramıza koyup onlardan bizi Allah’a yaklaştırmalarını beklemenin yanlış olduğu herkes tarafından bilinir. Çünkü bu durum yaratılışımıza yani fıtratımıza aykırıdır. Kur’an da dini fıtrat olarak tarif etmektedir:

Sen yüzünü dosdoğru bu dine, Allah’ın fıtratına (doğal düzenine) çevir. O, insanları da ona göre yaratmıştır. Allah’ın yarattığının yerini tutacak bir şey yoktur. İşte sağlam din bu dindir. Ama insanların çoğu bunu bilmezler. (Rum 30/30)

Ayette de görüldüğü üzere Kur’an Allah’ın dinini “Allah’ın fıtratı” olarak tanımlamakta ve Allah’ın insanları da o fıtrata göre yarattığını bildirmektedir. Yani bu kitap Allah’tan geliyorsa içindekiler okuyan herkesin fıtratına yani doğasına, yaratılışına, fabrika ayarlarına uygun olmak zorundadır.

Şirk konusunda geleneksel din algımızdaki bilgilerin değil, Kur’an’ın verdiği bilgilerin doğruluğunu fıtratımızın da onayladığını sanırım hepimiz kabul edebiliriz.

Kur’an’ın din tanımına daha yakından bakmaya devam edeceğiz...

Diğer Yazıları