İstanbul nelere kadirmiş

Hüseyin Kaya

Hüseyin Kaya

Uzun zaman üzerine İstanbul’a gitmek nasip oldu.
Bir ay civarında bir zaman diyelim.
İstanbuldan ayrı kalmak için uzun bir zaman.
Biz İstanbullu olmadan sevdiğimiz için payitahtı bir heyecan duyuyoruz.
Bir anlam yükleniyor üzerimize.
Surlar.Ulubatlı Hasan’ı arıyor gözlerimiz.
Eyyübel Ensarı,Akşemsettin hayal dünyamızdan gönlümüze doğru iniyor.
Birde o muhteşem insanı çeken güzellik.
Bugün köprüden geçerken şöyle bir baktım İstanbul’a
Ve dedimki mırıldanarak.
Sanki İstanbulun üzerine çamur atmışlar.
Yapılaşmanın İstanbulu getirdiği durum üzerine.
Şöyle bir yıkanıverse İstanbul;çamurundan kurtuluverse.
Bu duygumu anlam ve güzelliğiyle değiştiren İstanbul yeni duygulara sebep oldu.
Ve şunlar döküldü gönülden.
“Al bayrağa sarılanların şehri.
Hilale sığınanların şehri.
Diri olarak dirilenlerin şehri.
Bayrağa sarın atın beni İstanbul’a”
Ve yine bulutlarla kaplı İstanbul için devam ettim söylemeye.
“Yaşarmış gözleri İstanbulun.
Kabahat senin Ey İstanbul.
Beklemedin ki beni
bir bunun bir şunun şimdi de bilmem kimin.
Bak bana ve şimdi O'nun de.”
Yavaş ilerleyen Beşiktaş Kuruçeşme hattını Sorti yaparak geçtim.
Çeşmesi kurumuş mektepi çıkmaz sokaktan sonra bir dost meclisinde soluğu aldım.
Ah neler neler.
İstanbul’un ileri gelenleri sohbet ederlermiş.
Karısının yüzüğü ile ilgili İslam tarihinde var mıymış bir delil diye.
Yada imarı fazla plazalarla ilgili İmam Ebu Yusuf nasıl bir fetva verimiş.
Ebussuud Efendinin davet usulu işlerdeki tutumu konusunda yazılmış bir makalesi mi varmış.
Yüksek yüksek teperlere ev kurmasınlar türküsünü dinlerken dua eden iş adamlarından da haberdar oldum.
İki ucunu kıvırınca eşkenar üçgen doğruların da işlerinin hala tıkırında olduğunu da anlatmama gerek var mı bilmem.
Ha bir de evlere şenlik mimari harika Haliç metro köprüsü.
Neredeyse payitahtı görmeyelim diye yapılmış.
İstanbul’un silüetini bozan bir yüksek binanın hala yıkılması gereken katları duruyor.
Ah bu dertler üzerine kalınır mı İstanbulda.
Apar topar geri döndüm.
Yazımı bile orda yazmaya elim varmadı yani.
Kavurmacıdan bir tabak yiyemeden bir muhallebi ile ağzımızı tatlandırmadan geri döndük Ey İstanbul.
Söyle şimdi İstanbul.
Sana kimler kadirmiş.

Diğer Yazıları