Görünenler

Hüseyin Kaya

Hüseyin Kaya

Yarın, Sayın Cumhurbaşkanı başkanlığında Bakanlar Kurulu toplanacak.Büyük ihtimalle 15 Temmuz darbe girişimi,PKK terör sorunu,FETÖ soruşturması ve OHAL kapsamında alınması gereken tedbirler yapılacak yeni düzenlemeler Bakanlar Kurulu’nun gündemini oluşturacak belli başlı konular.

İlk defa Genel Kurmay Başkanı bir Bakanlar Kurulu toplantısına katılmış olacak.Yine 7 Ağustos Yenikapı mitingine katılıp konuşma yaptığı gibi.Bir taraftan yeni kararlarla TSK yı sivil iradeye bağlarken diğer yandan askerin sivil karakterli bir misyona dönüştürülmesi demokratik bir çelişkiyi barındırmaktadır.Yenikapı mitinginde Genel Kurmay Başkanının performansı ve iletişim becerisi düşünüldüğünde emeklilik sonrası siyasetin aktif aktörlerinden olması mümkün.OHAL nedeniyle makul karşılanacak bu durumun bir başka şekilde gerçekleştirilmesi demokratik teamüller açısından daha sağlıklı olacaktır.

Darbe sürecinde muhalefetin katkısını hep birlikte yaşadık ve en sonda milli birlik ve beraberlik toplumsal uzlaşamaya katkı anlamındaki Yenikapı mitingine katılımları takdire şayan bir sağduyudur.Bu itibarla en azından OHAL sürecinde muhalefetin bu birlikteliğe katılımının devam ettirilmesi unutulmamalıdır.Belki de Bakanlar Kurulu toplantısından önce veya Bakanlar Kurulunda gündemdeki konularla ilgili düşünceleri alınması iyi olurdu.

Yine sivil insiyatifin bu süreçte yönetim mekanizmasına görüş bildirmesi sağlanırsa büyük oranda faydalı olacaktır.BakanlarKurulunun gündeminde olan konularla ilgili olarak aynı anda görüşlerin bildirilmesi yeni ve fakat anlamı bir katılım olsa gerek.

En azından yarınki toplantı için yukarıda yazdıklarımızı ve aşağıda arz edeceğimiz önerilerimizi böyle bir toplantıya katılmış bir sivil olarak değerlendirmiş olalım.

FETÖ örgütü başının Amerikadan istenmesi olayı yeniden değerlendirilmelidir.Müttefikimiz ABD’nin bu konuda “Fetö’nün iadesi yada Türkiyenin dostluğu şeklinde “kibir ikileme mecbur bırakılması yararlı olmayacaktır.Bu mukayese devletimiz açısından dengeli bir mukayese değildir.Bildiğim kadariyle 17/25 Aralıktan 15 Temmuza kadar ABD’ye somut olarak ulaşmış bir acil iade talebi yoktur.Bu nedenle darbe girişimi sonrası yapılan istek özellikle ABD’nin bağımsız yargı karar verecektir.yaklaşımına takılacaktır.Kanaatim ABD seçimleri öncesinde her ne olursa olsun FETÖ’nun iadesi mümkün görünmemektedir.Belki ülkemizdeki yargılamanın hızlıca sürdürülmesi açısından FETÖ’nun ifadesinin alınması mümkün olabilecektir.Daha öncede “FETÖ GELMESİN”başlıklı yazımda bu durumun manevi,tarihi nedenlerine ilişkin düşünce ve hislerimizi paylaşmıştık.Ayrıca ABD seçimlerinin olası etkilerini de hesaba katmak gerekir.

OHAL sürecinde yürütülen FETÖ soruşturmasında bir çok hükümet yetkilisi ve ilgilinin de işaret ettiği gibi suçluyla suçsuz arasındaki ayırıma dikkat edilmeli.Burdan kastım kurunun yanında yaşın yanmaması değil sadece.Aynı zamanda hiç bir suçlunun yargıdan kaçamamasıdır.Bir suçlunun arzı endam etmesinin vebalini şehitlere ve millete izahı mümkün olamaz.

Yargısal faaliyet dışında devletimizin başkaca tedbirler alması ve bu tedbirlerle de örgütün sosyolojik ve tarihsel olarak ortadan kaldırılması gerekmektedir.Bunun için ehil ve güvenilir kişilerden oluşan yapılar kurulmalıdır.

Yine siyaset dünyasının,iş dünyasının ve sosyal cemiyetin de örgüt tasallutundan arındırılması için gerçekçi yöntemler ortaya konmalıdır.Medya ve basın dünyası da bundan nasibini almalıdır.Bakıyoruz da bir çok siyasi ve medya insanı bu örgütü yere göğe sığdıramazken bugün tamamen vurdumduymaz bir aymazlık içindeler.Görevlerine hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorlar.Aslında kendileri vicdan muhasebesi yapıp gereğine ilişkin bir eylem içinde olmalılar.Bu maşeri vicdanın tatmin ve sukunu için gereklidir.Cumhurbaşkanımızın göstermiş olduğu mücadeleye ve özleştiriye taa darbenin atlatılmasına kadar ses çıkarmayan en azından bir bakan bir belediye başkanı bir bürokrat göstermiş olduğu basiretsizlik nedeniyle istifa etmeliydi.Bu kendilerinden talep edilmeden yapılması gereken bir davranıştı.Milletin canını feda ederek gidermiş oluna basiretsizliğin bir küçük karşılığı da mı olmayacaktır?

FETÖ soruşturmaları darbe girişimden önce devam etmekteydi ve çatı iddianamesi mahkemece kabul edilmiş idi.Şimdi darbe girişimiyle bu örgütün yargılama süreci daha bir kolaylaşmıştır.Bir noktada Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği gibi bir bir musibetten bir de lutuf ortaya çıktı.

Yargılamanın inşa edilecek bir mahkemede yapılacağı açıklandı.Darbe girişimi on ayrı iddianame şeklinde hazırlanacak.İşte bu yargılamayı parçalar ve uzatır hatta verimli bir sonucun oluşmasını engeleyebilir.Her unsuruyla hücresine kadar birlikte hareket eden bir yapının bölünerek yargılamasının yapılması usul ekonomisi,sağlıklı ve gerçekçi bir kararın ortaya çıkması açısından güçlüklere belkide beklenmeyen zaaflara yol açabilir.Bu açıdan en azından darbe girişimi tek bir iddianame şekilinde hazırlanmalı diye düşünmekteyiz.Ve en önemlisi de milletimizin ve devletimizin karşılaşmış olduğu en büyük ihanetin yargılamasında başkaca usuller olmalıdır.Kanaatimizce bu yargılamada jüri sistemi uygulanmalıdır.Gazi,şehit yakını,avukat,emekli yargıçlar din alimleri vb.seçilecek bir jürinin de huzurunda yapılmalı ve jüri kararda söz sahibi olmalıdır.Milletin adına yapılan yargılamayı bir noktada doğrudan millet yapmış olacaktır.

FETÖ yapılanmasının sinsice bir planı da kendi yöntemlerinin uygulanmasını sağlayarak fitnenin devamını arzulamalardır.Yapılan FETÖ tasfiyesinde asla bu iğrenç yapının huyları ve yöntemleriyle hareket edilmemelidir.

Bakıp gördüğümüz budur.

Diğer Yazıları