Fıtrat-Tatbiat ve hakikat ilişkisi

Hüseyin Kaya

Hüseyin Kaya

Çocuk yaşta 115 kızımız hamilelik üzerine hastaneye başvurmuştur.

Dün bugün gündem bununla çalkalanıyor.

Konu her zaman ki gibi açıklığa kavuşturulmadan bir toz bulutu gibi tartışılıp çözülmeden kapanacak.

Yazı yazılırken Diyanet İşleri Başkanımızı AFAD’ın toplantısında mütebessim bir ifade ile oturuyordu.

Bu ve benzeri çok önemli konuda doğru tavır gösteremiyoruz.Görev alanı dışında ne kadar yetkin olmayan kişi varsa konuşup durur görevli olanlar her nedense suskun kalır.

Kanunlarımız temyiz yaşını(çocukluktan çıkma) 18 olarak belirlemiş.

Bazen mahkeme kararıyla ve ebeveyn izni ile bu geriye çekilebiliyor.

Yani modern kanunlar sorunu çözemiyor.

Din, zaman, toplum bu konuda neyi emrediyor bir türlü sorunlarımıza çözüm bulamıyoruz.

Problemlerimiz sadece bu konuda değil.Demokrasi de milletin yapısına tarihsel birikimine uygun bir yapıyı ortaya koyamıyor.

İnsan hak ve özgürlükleri konusunda da bir türlü gereğini yapamıyoruz.

Ekonomi, israf, milli gelir,faiz, dayanışma,bilimsel üretim her konuda zihinimiz karışık.

Yaşama şuuru, sevme biçimimiz her ne oluyorsa yani hepsinde başka bir formatla belirsizleşmiş bir hal ve tavır.

Ey İnsanlar, Ey Milletimiz!

Ey içinde doğmuş olmak yaşamaktan büyük sevinç duyduğum halkımız;

Sorunumuz bir bütün olarak “fıtrat,tabiat ve hakikat” ilişkisi konusundaki cehaletimiz körlüğümüzdür.

Zaman ve şartlar değişmiştir. Yaşama biçimlerimiz değişmiştir.Başkaca millet ve toplumlardan farklıyız.Bize göre “fıtrat-tabiat-hakikat”ilişkisini yeniden düşünüp akli yöntemlerle çözüm üretmeliyiz.Aksi halde çelişkilerden kurtulamayacağız.

Hadi şimdi somut konumuz “hamile kız çocukları meselesi”değerlendirmeye devam edelim.

Laik ve çağdaşlık görüntüsü olan insanlarımız bu zamanda böyle bir durumun çağdışı olduğunu yüksek sesle söylüyorlar. Muhafazakarlar veya daha geleneksel tutum gösteren insanlarımızda bu konuda muallakta bir durum sergiliye gelmişler.

Sorunlarımızdan eleştirilmek adına kaçıyoruz. İnancımıza ters düşer diye araştırmıyor hükmünü veremiyoruz hayatın.Ve arz ettim donuk bir yaşam sürdürüyoruz.

Neler yapılmalıdır.

Devlet akıl rüzgarlarının estiği bir ortamı inşa etmelidir.

Çok yetkin alimler yetiştirmeliyiz.

Şehit kanları ilim adamlarının mürekkebi olarak mirastır bize.

Fıtrat diyor ki; ”Çocuk doğurma yetisi başlayınca çocukluk biter.”Ana olma hali çocukluğu oradan kaldırır.

Tabiat bu oluşun ortamına dair ilkeleri gözümüze sokarcasına haykırıyor.

Peki şartlar,zaman ve imkanlar ne diyor.Evet buna bakmalıyız.

Ekonomik, eğitim, psikolojik, sosyolojik ortam fıtrata ve tabiata uygun bir hakikati olumluyor mu?

Elbette hayır. Gelişim düzeyimiz 18 yaşını geçmiş nice çocuklarla dolu.İradesinin bilincinde olmayan, sorumluluk hali bulunmayan yaşları kırkları aşmış nice ana baba ile dolu toplumumuz.

O halde ne demeliyiz?

Biyolojik gerçekliğe uygun sosyolojik gerçeklikler inşa edene kadar, fıtrata ve tabiata uygun olanı yeniden yorumlayıp hükmümüzü vermeliyiz.

Ardına kadar açık içtihat kapısından girecek babayiğit ilim adamlarına ihtiyacımız var.Zamanındaki İmamı Azam gibi, Şafi gibi Maliki ve Hanbeli gibi.

İşte bu ilim sahiplerinden beslenen bir toplum ve millet dünya insanlığına da onurlu bir gelecek sunabilir.

Diğer Yazıları