Facebook ve Twitter istihbaratçıların projesi mi?

El Bab'a ABD tarafından şok bir müdahale yapıldığı ortaya çıktı! Fırat Kalkanı harekatında DAEŞ ile göğüs göğüse çarpışan bir askerin Twitter'ı etkin kullanan bir "fenomen" olduğu öğrenildi. Bu askerin operasyon sırasında Twitter'a gönderdiği bir mesajın nasıl sansürlendiğini sosyal medya uzmanı Tuğrul Yılmaz, SuperHaber yazarı İzzet Çapa'ya anlattı. İşte o çarpıcı röportaj...

Sosyal medya uzmanı Tuğrul Yılmaz ile haftalık olağan görüşmelerimizden ikincisini dün gerçekleştirdik.

İletişimin tamamen siber aleme kaydığı bu çağda mevzuya en hakim isimlerden biridir Tuğrul.

Henüz ben ağzımı açmaya fırsat bulamamıştım ki, o ilk soruyu patlattı; “Dünyanın en büyük ülkesi hangisi biliyor musun?”

Gayri ihtiyarı “Çin” diyecek oldum, bizimki bastı kahkahayı...

Ben “Amerika, Rusya” diye sıralamaya devam ediyordum ki; “Dur dur, hiç nefesini boşa yorma. Ben sana söyleyeyim” dedi ve “Artık günümüzde dünyanın en büyük ülkesi, 1.6 milyar kullanıcısıyla Facebook” diyerek kesti sohbetin kurdelesini...

“WhatsApp 1 milyar, Instagram 400 milyon, Twitter ise 340 milyon kullanıcıya ulaşmış durumda. Sorarım sana bunlardan daha büyük ülke var mı? Evet belki bayrakları, dilleri, dinleri, milliyetleri yok ama inan dünyanın kaderini tayin etme konusunda Amerika’dan bile çok daha güçlüler...”

15-20 yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz bir dünyanın şifrelerini anlatmaya başlamıştı Tuğrul. Peki sonra da nasıl olmuştu da Mark Zuckerberg gibi bir ‘genius’un sırf eski kız arkadaşına atar yapmak için kurduğu sosyal medya ağı bugün ‘Dünyanın en büyük ülkesi’ haline gelebilmişti?

“Ben de seni akıllı sanırdım, meğer çok safsın be İzzet” dedi. “Eğer arkasında uluslararası bir istihbarat örgütü olmasa, bu kadar kısa zamanda üniversite kampüsünde kurulan küçücük bir sosyal medya ağının milyarlarca kullanıcıya ulaşması ve gündelik hayatımızın vazgeçilmezi haline gelmesi mümkün olabilir miydi?

Bu işin perde arkasındaki kuklacı, 20 yaşındaki o sevimli çocuğu vitrine çıkartıp, arkadan kurguladığı sinsi operasyonu müthiş bir süratle hayata geçirdi. Ne Mark Zuckerberg, ne de Jack Dorsey bu hikayenin asla asıl kahramanları değil; onlar sadece birer figüran.

040120171401429986574_3.jpg

Bu işin arkasında öylesine kötücül bir zeka var ki; Facebook ve Instagram üzerinden aile albümlerimizin mahrem karelerini, Twitter üzerindense en yakınımıza bile söylerken iki kere düşüneceğimiz fikirleri deşifre ettirdi.

Hatta bu şeytani yapı en son, adını Snapchat koyduğu yeni uygulamayla gönüllü olarak kendi ellerimizle servis ettiğimiz bir yüz tanıma sistemiyle muazzam bir dataya sahip oldu.

Hani son dönemde sıkça terennüm edilen ‘üst akıl’ lafı var ya, işte tüm dünyayı bu kadar kısa zamanda siber iletişim ağıyla birbirine geri dönülmez şekilde bağlayan zekadır o üst akıl.”

Dur dur Tuğrul daha ‘merhaba’ bile demeden aldın sazı eline ve benim naçizane mikro kozmos dünyama makro komplo teorileri saçıp durdun. Peki bu sınırlarını tasavvur dahi edemediğiz, akıllara seza dünyanın gerçek patronları kim o halde?

İşte asıl sorun da burada. Dünyada her şirketin, her ülkenin bir yöneticisi var ama bunların yok. Görünürde, vitrin önünde birileri var ama emin ol karar vericiler onlar değil. Dolayısıyla yöneticilerini asla keşfedemeyeceğimiz bir alem burası. O yüzden de diyorum ki, 3. Dünya Savaşı çıkacaksa sosyal medya yüzünden çıkacak.

Ne yani insanların fikirlerini özgürce paylaşabildiği bu mecralar, biz farkına bile varamadan birileri tarafından savaş çıkarmak için mi kullanılacak? Kusura bakma ama über ütopik geldi bana.

Yine son dönemlerin çok popüler bir kelimesiyle cevap vereyim sana; algı operasyonu. Elbette savaşı sosyal medya çıkarmayacak ama oralarda öylesine algı operasyonları yapılacak ki korkarım ‘kaos çağı’ denilen dönem başlayacak. Zaten son zamanlar ayak sesleri iyice hissettiriyor.

Peki biz ülke olarak neresindeyiz bu dünyanın?

Aslına bakarsan 15 Temmuz’da çok önemli bir şey yaşandı. Cumhurbaşkanımız, bir sosyal medya uygulaması olan FaceTime üzerinden miletine çağrı yaparak ülkeyi kurtardı. Darbe yapmaya kalkanların da hesap edemediği şey de buydu zaten. Sözün özü, eğer doğru kullanırsan bir ülkeyi belalardan korur sosyal medya. Yok, eğer algı operasyonlarına müsaade edersen en karanlık zihinlerin kabuslarında bile göremeyeceği felaketlerle yüz yüze kalırsın.

Ben de sıkı bir sosyal medya kullanıcısıyımdır ama gerçekten de bu kadar belirleyici olabilir mi hayatımızda bu zamazingo?

İnan senin ne zaman tuvalete gittiğinden bile haberdarlar. Artık Amerika, vize verirken işin, gücün, malın, mülkün kadar; sosyal medyayı nasıl kullandığına da bakıyor. Eskiden banka hesabının, kredi kartı limitin kıymeti vardı. Şimdilerde ise sosyal medya onların yerini aldı. Niye biliyor musun? Çünkü artık Batı her şeyden korkar oldu. Dolayısıyla da kendi güvenlik angajmanlarını sosyal medyadaki duruşun üzerinden tarif etmeye başladılar. Bu yazıyı okuyan bütün arkadaşlara da tavsiyem şudur; sosyal medyada yazdığınız her cümleye dikkat edin. Çünkü yarın bir gün bu mecrada söylediğin her cümleyi çıkartıp, önünüze koyabilirler.

040120171401569981914_3.jpg

Beynimde decoder yok, bana bu kadar şifreli konuşma. Daha açık bir dille tarif et, bir zahmet.

O kadar tehlikeli bir oyun ki, ben sana en basitinden bir örnek vereyim. Artık gerisini de sen anla... Her ne hikmetse Beşiktaş’ta o elim terör saldırısının yapıldığı akşam, en yakın otelde bir BBC kameramanı görüntü almaktaydı. Ve orada patlayan bu bombanın da NATO envanterine dahil olduğu belgelendi akabinde. Hani İzzet, “hayatta tesadüf diye bir şey yoktur” denir ya, derin güçlerin dünyasında hiç yoktur.

Tuğrul sen anlattıkça içim karardı.

Dur dur karartma gönlünü, sana son bir örnek daha vereyim. Dünyanın başına bela olan bu IŞİD var ya, nasıl adam topluyor biliyor musun? Militanlarının yüzde 85’i Facebook üzerinden kurduğu iletişim ağıyla örgüte katılıyor.

* EL BAB OPERASYONUNDA BİR TWITTER FENOMENİ

Tekrar şu vize olayına dönmek istiyorum. Sosyal medyayı takip etse ne olacak, kimse açıkça ben teröristim demez ki?

Adamlar senin hangi ideolojiye yakın olduğunu bile birebir takipteler. Mesela, Türkiye’nin en ünlü Twitter fenomenlerinden biri, şu an El-Bab’da ülkemiz için savaşıyor. Ama “El-Bab’da zafer geliyor” diye bir görüntü paylaşıp binlerce kez RT edilince Twitter’ın ABD’deki merkezi bundan rahatsız olup bir taramayla bunu ilk paylaşan hesabı bulunuyor ve anında askıya alınıyor... Adı bende saklı kalsın ama Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu bu kahraman subayımızın fenomen hesabı hala kapalıdır. Bu da herkese nasıl uluslararası bir istihbarat ağı tarafından takip edildiğimizin en büyük belgesi.

Neden böyle bir şey yapsınlar ki?

Orada savaştığını anlatan bir fenomenin hesabı kapanıyor ama gel gör ki Türk askerlerine yapılan zulmün görüntüleri hiç sansürsüz yayınlanabiliyor. İşte yaman çelişki de burada İzzet. Adamların ulusal çıkarlarına hizmet eden ne varsa serbest, aykırı olan her şeye anında sansür!

Peki hükümet sence devlet, sosyal medya konusunda üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yapıyor mu?

Kimse kusura bakmasın ama bu konuda eksiklerimiz çok. Zürih’te bir camiide terör eylemi olduğunda şehrin güvenlik güçleri yazılan her soruya anında cevap verdi ve herkesle birebir iletişim kurdu. Elbette İsviçre gibi küçük bir ülke olmadığımızın farkındayım ama insanların yalana itibar etmemeleri için kimse bizim devletimizin de bu organizasyonu kurması boynunun borcudur. Eğer biri çıkıp işin doğrusunu anlatmazsa ortalık maalesef böylesi asparagaslara kalır. Almanya’da da başbakanlık, sosyal medya araştırma ofisi kurdu. Umarım aynı ofis ülkemizde de kurulur. Özellikle böyle kriz durumlarında vatandaşlarımızı bilinçlendirir.

Peki meseleye son Reina trajedisi üzerinden bakarsan bir sosyal medyacı olarak ne söylersin Tuğrul?

Her zaman söylediğimi tekrar edeyim. Yaşanan terör olayları kadar algı terörizmine de dikkat etmemiz gerekiyor. Ne yazık ki Türkiye’de sosyal medya, terör örgütlerinin hızla yuvası haline geliyor. Sosyal medyada terörizm taktik değiştirdi. Türkçü, ulusalcı, Atatürkçü Türk bayraklı sosyal medya profillerinden ırkçı söylemler yaparak laik- antilaik ayrışması yapılmaya çalışılıyor halkımız arasında. Tanımadığımız, emin olmadığımız hesapları mümkün olduğunca paylaşmamak lazım. Çünkü biliyorsunuz ki sadece yazmak değil bu hesapların çoğalımına paylaşımına katkı yapmakta suç. Ayrıca kaynağı belli olmayan hesaplara itibar etmeyelim ve içinde terörün T’sini destekleyici bir algı varsa onları da ihbar edelim. / SuperHaber - Röportaj: İzzet Çapa

Facebook ve Twitter istihbaratçıların projesi mi? ile ilgili etiketler Haber
GÜNÜN VİDEOSU

Cansız bedeni bulunan eski Bakan Mehmet Ali Yılmaz'ın olaylı TS-FB maçı sonrası verdiği röportaj!

Spordan sorumlu eski Devlet Bakanı ve Trabzonspor Onursal Başkanı Mehmet Ali Yılmaz'ın evinde cansız bedeni bulunmasının ardından olaylı Trabzonspor-Fenerbahçe maçından sonra verdiği röportaj ortaya çıktı.