Bu millet düştüğü yerden kalkmayı bilir

Metehan Demir

Metehan Demir

DARBE girişimi sıfatı bile iltifat olur o nedenle onu bile söylemeyeceğim. Ancak, Cumhuriyet tarihinin en büyük alçaklığı en büyük ihaneti ile karşı karşıya kaldık.

Zaten terörle acılarla kavrulmuş iç kavgaları ile yorgun düşmüş millet, kendine, meclisine, polisine kurşun sıkan, bomba atan, havadan saldıran hainler çetesinin hücumuna uğradı.

MİLLETİN AKLINDAN ÇIKMAYACAK

161 şehit, 1440 yaralı. Başta Meclis bombalanan binalar, kirli suikast planları, medyayı susturma girişimleri, halkı sindirme ve daha onlarcası bu milletin asla aklından çıkmayacak.

KİMSE KİMSEYİ SEVMEK ZORUNDA DEĞİL AMA

Bu ülkede kimse kimseyi sevmek zorunda değil. Ben de, burada okuyanlar şahittir, yanlış gördüğümde iktidarı açıkça eleştiririm. Ama, en kötü hükümet bile askeri yönetimden iyidir. Kimin gidip kimin iş başına geleceğine halk karar verir. Bu nedenle, her kesimden herkesin demokrasiye ülkesine sahip çıkması şart. Biz içeride birbirimizi en ağır şekilde eleştiririz, kavga ederiz. Ama mesele ulusal güvenlik meselesi olunca tek yumruk olmayı öğrenmeliyiz.

ÖRNEK OLUR

İnşallah, tüm siyasi parti liderlerinin Meclis'te tek yürek olması bundan sonra bu birlik sürecinin başlangıcı olur.

HAFIZALARDAN ÇIKMIYOR

Dünden beri bu milletin askerinin polise kurşun sıktığı, milletin askerinin polisinin çatıştığı, sivil insanlara ateş açıldığı, meclisin bombalandığı ve 16 yaşında bir çocuk dahil onlarca insanın katledilme görüntüleri aklımdan çıkmıyor. Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum.

BU ÜLKE BUNLARI HAKETMİYOR

Bu güzelim ülke bunları haketmiyor. Maalesef şunu anladık ki, bu ülkenin üç tarafı denizlerle çevrili ama dört tarafı da hainlerle dolu.

BANA DA OLDU; KAYITLARA GEÇSİN DİYE ANLATIYORUM

Bana da oldu. Zamanında özel kuvvetlerin dinlendiğine dair duyumlarım üzerine tepki gösterdim. Haberlerle ihanetin üzerine gittiğimde önce askerin içinden beni tehdit ettiler. Ardından da, 17 Aralık'ta değil, o tarihten 11 ay önce kaydedilip depolanmış üç dört konuşmayı karıştırıp servis ettiler. Hem de benim, ne o zamanki süreçle ilgim vardı, ne dinden rant sağlayan bir gazeteciydim. Sadece, dine saygım olmakla birlikte dinin istismarına karşı oldum. Herhangi bir siyasi cepheye yakınlığım hiçbir zaman olmadı. O zaman da yanlış ne ise, kim olursa tv'de söylüyordum. Böylece amaç beni taraf çukuruna düşürerek korkutarak susturmaktı. Hayatım boyunca bu güzel ülkenin haricinde kimsenin tarafı olmadım. Olmayacağım da. Beni çok sevenler hala benimle. Ama beni gerçeği bilmediği için bu nedenle yanlış anlayanlardan yine özür dilerim. O zaman tv'de anlatmama bile izin verilmediği için bunun bugün kayıtlara geçmesi için özellikle söylemek istedim bu özgür satırlarda.

BU ÜLKENİN GÜCÜ

İnsan ekmeğini yediği, suyunu içtiği, kıt imkanları ile kendini yetiştiren Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu bu güzelim ülkeye nasıl ihanet eder. Bazen gerçekten bu ülkenin bu kadar ihanete zorluğa rağmen hala ayakta durmasının aslında ne kadar güçlü olduğunun kanıtı olduğunu bir kez daha anlıyorum.

DAHA NE KADAR ACI YAŞAMAK LAZIM

Bu ülke ne içindeki ne de dışarıdakilerle yıkılmaz ama tek gereken artık hangi kesimden olursak olalım, zor günlerde el ele tutuşmayı öğrenmemiz lazım. Hep söylüyorum, zor günlerde bir ve beraber olmamız için daha ne kadar acı yaşamamız lazım.

HERKESE HESAP SORMALI

Ancak, devletin bu hainlere en ağır şekilde hesap sorarken, medenice protesto edenlerin haricinde 'darbeyi önlüyoruz' diye yollarda erleri linç edenlere de hesap sorması gerekiyor. Adaleti sadece devlet sağlar.

BAŞBUĞ HAKLI

Kendisi de zamanında büyük haksızlıklara ithamlara maruz kalan Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ aslında son durumu çok güzel özetledi: “Kendi Meclisini bombalayan, kendi halkına ateş açanlar Türk askeri olamaz. Bunlar birilerinden ve bir yerlerden emir alan teröristlerdir. Bu olayların sonucunda sevindiğimiz noktalardan bir tanesi Türk Silahlı Kuvvetlerinin büyük çoğunluğu 15 Temmuz 2016 günü yaşanılan olaylar karşısında gösterdiği davranış ile başta Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar olmak üzere demokrasinin yanında yer aldılar. Hepsini yürekten kutluyorum. Dün gece Türk Silahlı Kuvvetlerinin büyük çoğunluğu ile beraber omuz omuza örnek davranış gösteren polisimize teşekkürlerimi sunuyorum kutluyorum, canları pahasına görevlerini yerlerine getirdiler.''

Evet bu terörizmdir. Ve polislerin bu fedakarlığı unutulmayacaktır.

BUZDAĞI ŞÜPHESİ

Ancak, şimdi önemli bir nokta var. O da tehlikenin daha tamamen geçmediği. Çünkü, böylesine bir darbe girişimi beklenmiyordu. Bu kadar düşman hain bir yapının bu derece milletine saldıracak kadar gözü dönmüş bir saldırı yapacağı öngörülmüyordu. Yine de devletin bunu nasıl atladığını da araştıracağını düşünüyorum.

Hala başta TSK olmak üzere devlet içinde her yerde hala ihanet çetelerinin uyuyan hücreleri olduğu şüphesi var. Bugün gözaltına alınan binlerce devlet görevlisi ile iş bitecek mi yoksa hala geride kendini göstermeyenler var mı? İşte buna çok dikkatli bakmak gerekiyor. Ama bu cadı avına dönmemeli. Mağdurlar yaratmamalı. İstismara açık olmamalı. Ve en önemlisi kendine fırsattan istifade zemin bulacak 'hiçbir yapıya' izin vermemeli.

DERİN BİR ARAŞTIRMA GEREKLİ

Ama ben bu işte paralel yapı söylemlerinden de öte daha derin bir araştırma gerektiği kanaatindeyim. Mesele, 'yolda barikat kur geçene izin verme' diye emir alan 19 yaşındaki erler meselesi değil. Bu emirleri verenler, planlayanlar ve perde arkası çok daha derin bir buzdağına bizi götürebilir.

F-16 ŞİFRESİ ÇOK ŞEY ANLATIYOR

Düşünsenize, o bomba yüklü F-16 uçakları 'öyle babasının arabasını çalıp kontağı çevirip kaçan çocuk' misali kalkmaz. Arkasında uçakları hazırlayanlar silahları yükleyenler vardır. Hava Kuvvetleri Komutanı düğüne gitti diye sadece bir Şura üyesi olan generalin emri ile bu hareketlilik sağlanamaz. Daha da büyük bir koordinasyon gerekir. Aynı şekilde helikopterler. Bu hazırlıkta görev yapanlara ne denildi, nasıl bunlar olabildi bakmak lazım en basitinden. İş sandığımızdan karışık olabilir. Yabancı servis dahline bile bakmak gerekiyor.

SONUÇ OLARAK

Sonuç olarak; herkesin görüşü ne olursa olsun bir ülküsü olmalı: O da en başta bu ülkenin gelecek nesillerine güzel ve yaşanabilir bir ülke bırakmak.

GELİN ŞUNU DENEYELİM

Herkes diğerinin vatan sevgisini, görüşünü yok saymadan birbirine saygı duyarak yaşamayı öğrenmeli artık. Yoksa inanın bizi yaşatmamak için birileri hiç boş durmuyor. Gelin bunların artık ekmeğine yağ sürmeyelim birbirimizi yiyerek. Burada siyasetçisinden medyaya büyük rol düşüyor. Yeri gelecek siyasetçi adım atacak özür dileyecek, toplumun her kesiminin düşünce ve hassasiyetlerine saygı gösterecek, yeri gelecek devlete saygı olacak. Ama güçlü olan diğerine baskı kurmayacak.

ÜLKENİN GERÇEK SAHİPLERİ KAZANDI

Evet tekrar hatırlayalım: 161 şehit, 1440 yaralı...Devletin silahı ile askerini, polisini, halkını vuranlar PKK'dan,IŞİD'den de beterdir. Türkiye böyle hainlik görmedi. Ama, siyasi parti liderlerinin, demokrat komutanların iradesi ve halkın sağduyusu ile demokrasi kazandı. Ülkenin sahibi halk kazandı.

ASIL ÖNEMLİ OLAN

Ülkede bu acı günler yaşandı diye terör ara vermeyecek. Yine askerimiz polisimiz siz şu an bu satırları okurken bile zorlu coğrafyalarda görevinin başında olacak. İçinde kendini bilmez hainler çıktı diye tüm TSK'ya bu süreç bir saldırı yıpratma vesilesi olmamalı.

TSK'NIN MORALE İHTİYACI VAR

Şu an aslında halkın güveninin seslendirilmesi adına en çok morale TSK'nın kahraman evlatlarının ihtiyacı var. İçlerinde TSK'nın adının bu işe karışmasından kahrolan bildiğim yüzlerce komutan var. Asker ve polisin moralinin yüksek tutulması hayati.

İKTİDARA DÜŞEN

İktidarın da halkta yerle bir olan moralin geleceğe ait umutların yeşermesi adına yeni bir söylem yeni bir çıkış yakalaması gerekiyor. Bana dünden beri herkes,'nereye gidiyor bu ülke, artık her gün bu yaşananlara dayanamıyoruz çok üzülüyoruz' diyor.

UMUDU KAYBETMEK YOK

Umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Ama bu umudun canlı kalması için de devletin herkesin yanında olduğunu hissettirmesi şart...

TEK RİCAM

Sizden tek ricam, herkes kitap okusun yakın geçmişi, iç savaşların acılarını, Suriye'yi,Pakistanı 3 kere okusun.

Kucağında çocuğuyla kendine vatan ararken çelme yiyen o Suriyeli babayı hatırlasın.

Atatürk ve silah arkadaşları ve halk bu ülkeyi çok zor kurdu. Üç beş haine bırakmayalım.

İnanın; Birbirimizi yerken bu savaşın kazananı olmaz ama tek kaybedeni halk olur.

Güzel günlerde görüşmek üzere...

Diğer Yazıları