Belki de şimdi tam zamanı

Metehan Demir

Metehan Demir

ADANA'da öğrencilerin hayatını kaybettiği acı haberin şoku tüm ülkeyi kapladı. Sanki bir acı sarmalı boğazımıza çöktü.

Ardarda isyan ettiren haberlerin içinde nefes almaya çalışıyoruz.

Her yaşanandan ders almak yerine her olayı bir siyasi kamplaşma vesilesi olarak görür hale geldik.

Baktım yine herkes birbirine girmiş. Kimi tarikatları savunuyor, kimi karşı çıkıyor. Hiçbir yetkili sorumluluğu almıyor. Herkes kendi tribününe oynuyor. Belediye Başkanı ayrı nefretle gazetecilere ekranda saldırıyor.

Ama sonuçta, olan, yanan çocuk yaşta geleceklerine veda eden güzelim çocuklarımıza oluyor. Tartışmalarda onların masum cansız bedenlerinin üzerinden acımasızca geçip gidiyor. Ne kalıcı tedbir ne de bir somut adım. Bugüne dek adımlar atılsa bu kadar benzer facia yaşanır mıydı?

Tv'de Prof. ünvanlı biri bu katliama 'kader' demiş. Nedense bu tür katliamlar yıllardır bu tür yurtlarda oluyor ve hiçbir tedbir alınmıyor. Ve bu da sadece bizde oluyor.

Kader tanımlaması da, işini düzgün yapmayanların, insanların duygularını istismar ederek sorumluluktan kaçmasında kullanılıyor.

Aşırı tarafgirlere şiddetle tavsiye ederim, bir yerlere tribünlere oynamayın. Kimsenin değil sadece Türkiye'nin tarafını tutunca vicdanen ve zihnen kendinizi çok iyi hissediyorsunuz.

Dünyanın en huzurlu insanı oluyorsunuz. Herkesin bir tarafı olacaktır elbette ama belki ortak tarafımızın Türkiye olmasını deneyebiliriz. Rakibimiz de olsa, uzaktan kıskansak da bir kez olsun birbirimizin yaptığı şeyleri alkışlayabilelim.

Ya da, birşeyler söylerken iyiye iyi, kötüye kötü demeyi becerebilelim. İyi dedikten sonra haset çengeli olan ' 'Ama'sız bir cümle kurabilelim. Takıntılarımızdan, tabulardan ve düşünsel törelerden kurtulalım.

Hangi konumda olursak olalım, bizi eleştirenlere tavsiyede bulunanlara kulak verelim, yanlış adım atarsak özür dilemeyi bilelim. Önyargılarla ve nefretlerle insanları konuları yargılamaktan vazgeçelim.

Karşı tarafın fikrine de saygı gösterelim. Kendi düşüncemizi tek doğru sanmayalım. Aksini söyleyenlere hain yaftası ile saldırmayalım. Hainleri bu ülke 15 Temmuz'da gördü.

Birisi birşey yaptığında ya da aldığında, 'keşke şunu yapsaydın' diye masumane görünümlü sinsiliklerle laf sokmak yerine, 'hayırlı olsun'demeye çalışalım. Hayırlı olsun müessesini oturtalım.

Sadece işimizi iyi yapalım. Hem iş yapmayıp, hem gıybet yapıp hem de diğeri nasıl iş yapamasın diye sürekli kafamızda hinlik tasarlamayalım.

İnsanlara duymak istediklerini söylemenin danışmanlık değil, yalakalık olduğunu unutmayalım. Bunun aslında hatalarını görmede körleştiren bir sarhoşluk yaratmaktan başka birşey olmadığını aklımızdan çıkarmayalım.

Konjonktürel yanaşıcı, stratejik yalaka ve popüler söylemcilerden uzak duralım.

Ülkemizin sürekli en doğrusunu yaptığını ve herkesin bize düşman olduğunu düşünmekle birlikte, acaba bizim de hatalarımız olabilir mi diye arada kendimizi de gözden geçirmek gerektiğini unutmayalım...

Bu yazının herhangi bir cümlesinde kendinizden küçücük bir parça da bulmadıysanız sorun yok. Ama birşeyler hissettiyseniz ya da aklınıza gelen örnekler olduysa belki bir ufak özeleştiri ile muazzam bir ilerleme sağlayabiliriz. Çünkü çevremizde kötü örnekler o kadar çok ki.

Her yazının bir konusu olur ya, işte bu yazının konusu da bir kez bunu denemek olsun.

Yoksa bu durumumuz ve ruh halimizin gidişatı gidişat değil.

- Ölmek bu kadar kolay olmamalı

Erdal Tosun.... Hani bazen bazı haberler vardır. Daha en başında okumaya dayanamayıp direksiyon hakimiyetinizi kaybedersiniz. İşte Erdal Tosun'un acı haberinde de en baştan taklalar atmaya başladım.

Çok iyi çok güzel adamdı. Hangi rolünü anlatsam ki... Erdal Tosun, son bir kaç beyaz attan birine de sen bindin gittin. Aramızdan giden Türkiye'nin iyi insanlarına katıldın.

Manyağın biri sabah 6.30'da sen diyaliz tedavisine giderken üzerine taklalar atarak arabası ile çarptı ve seni bizlerden sevenlerinden kopardı.

O kadar çok böyle sevdiğim tanıdığım var ki kaybettiğim...Kanal D'den sevgili arkadaşım Harun vardı. Ankara'da onu da benzer bir kazada kaybetmiştik. O törene bir tane bile insan gelmemişti İstanbuldan.

Allah rahmet eylesin hepinize... Güzel adam... İçimiz çok acıdı... Adana'da çocukların katliamı sonrası senin acın. Ve öncesindekiler... Bu acı sarmalında daha ne kadar nefes alırız bilemiyorum...

Ölümler bu kadar kolay olmamalı bu ülkede...Sevenleri sevdiklerinden ayırmak bu kadar olmamalı bu ülkede...

Ve buna da bu kuralsızlıklara da kimse kader dememeli...İnadına yaşamak yaşatmak adına...

..Sana son bir notum var... Bir yerde yanılmışsın...Hani demişsin ya, 'Ne var yani büyük adam olamadıysak; hayallerimizi satmadık ya..'....diye....

Bizim hayallerimizi sattılar seni bizden alanlar...

Ve sen çok büyük adamdın...

Diğer Yazıları